10-70,71 / 3300 - Ebu
Sa'îd (radıyallahu anh) anlatıyor:
"Safvân İbnu Muattâl
(radıyallahu anh)'ın hanımı, yanında Safvân'da bulunduğu bir anda
Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a gelerek:
"Ey Allah'ın Resulü,
namaz kıldığım zaman kocam beni dövüyor, oruç tuttuğum zaman da
orucumu bozduruyor, güneş doğuncaya kadar da sabah namazını
kılmıyor!"dedi. Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), hanımının bu
söyledikleri hakkında Safvân'a sordu. Safvân:
"Ey Allah'ın Resulü!
"Namaz kıldığım zaman dövüyor" sözüne gelince, o zaman (bir rekatte
uzun) iki sûre okuyor. Halbuki ben bunu yasakladım" dedi. Resulullah
kadına:
"İnsanlara tek surenin
okunması yeterlidir" buyurdu. Safvân devam etti:
"Oruç tuttuğum zaman
bozduruyor" sözüne gelince, "Hanımım oruç tutup duruyor. Ben
gencim, hep sabredemiyorum." dedi. Aleyhissalâtu vesselâm:
"Bir kadın kocasının
izni olmadan (nafile) oruç tutamaz!" buyurdular. Safvân devamla:
"Güneş doğuncaya kadar
sabah namazı kılmadığım sözüne gelince, biz (gece çalışan) bir
âileyiz, bunu herkes biliyor. (Sabaha yakın yatınca) güneş doğuncaya
kadar uyanamıyoruz" diye açıklama yaptı. Aleyhissalatu vesselam:
"Ey Safvân, uyanınca
namazını kıl!" buyurdular."
10-72,73 / 3301 -
Ebu'l-Verd ibnu Sümâme anlatıyor:
"Hz. Ali (radıyallahu anh)
İbnu Ağyed'e dedi ki:
"Sana kendimden ve
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın kızı Fâtıma (radıyallahu
anhâ)'dan -ki o, babasına, ailesinin en sevgili olanı idi- bahsedeyim
mi?"
"Evet, bahsedin!" dedim.
Bunun üzerine:
"Fâtıma radıyallahu anhâ
değirmen çevirirdi; elinde yaralar meydana gelirdi. Kırba ile su
taşırdı. Bu da boynunda yaralar açtı. Evi süpürüyordu. Üstü başı
toz-toprak oldu. (Bu sıralarda) Resûlullah'a bir kısım köleler
getirilmişti. Fâtıma'ya:"Babana kadar gidip bir köle istesen!" dedim.
Gitti. Aleyhisselâtu vesselâm'ın yanında bazılarının konuşmakta
olduklarını gördü ve geri döndü. Ertesi gün Resulullah Fâtıma'ya
gelerek:
"Kızım ihtiyacın ne idi?"
diye sordu. Fâtıma sükût edip cevap vermedi. Ben araya girip:
"Ben anlatayım Ey Allah'ın
Resûlü" dedim ve açıkladım:
"Fâtıma'nın değirmen
kullanmaktan elleri yara oldu, kırba ile su taşımaktan da omuzları
incindi. Köleler gelince ben kendisine, size uğramasını, sizden bir
hizmetçi istemesini ve böylece biraz rahata kavuşmasını söyledim. Bu
açıklamam üzerine Resulullah:
"Ey Fâtıma, Allah'tan kork,
Allah'a olan farzlarını eda et, âileyin işlerini yap. Yatağına girince
otuzüç kere sübhanallah, otuzüç kere elhamdülillah, otuzdört kere
Allahekber de. Böylece hepsi yüz yapar. Bu senin için hizmetçiden daha
hayırlıdır.." buyurdular. Fâtıma (radıyallahu anhâ):
"Allah'dan ve Allah'ın
Resulünden razıyım" dedi. Resulullah ona hizmetçi vermedi."
10-94,95.Sayfa :
Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) bir bayram günü (Kurban veya
Ramazan), hutbe sırasında musallânın kadınlar kısmına geçerek,
kadınlara hususî hitapta bulunur:
"Ey kadınlar topluluğu!
Sadaka verin, zira bana cehennem ehlinin ekseriyetini kadınların
teşkîl ettiği gösterildi!" Kadınlar:
"Niye ey Allah'ın
Resûlü!" diye sorarlar.
"Siz laneti fazla
yapıyor, kocalarınıza nankörlük ediyorsunuz. Ben azim sahibi erkeğin
aklını çelmede aklı ve dini noksanlardan sizin kadar ileri olanı hiç
görmedin" buyurdu. Kadınlar:
"Ey Allah'ın Resûlü
aklımızın ve dinimizin noksanlığı nedir?" dediler. Aleyhissalatu
vesselam:
"Kadının şehâdeti
erkeğin şehadetinin yarısı değil mi?" dedi. Kadınlar,
"Evet!" deyince:
"İşte bu onun aklının
noksanlığıdır. Hayız olduğu zaman namaz ve orucu terk etmiyor mu?"
buyurdu. Kadınlar yine,
"Evet!" dediler.
"İşte bu da dinlerinin
noksanlığıdır" buyurdular."
10-97 / 3308 - Üsâme İbnu
Zeyd (radıyallahu anhümâ) anlatıyor:
"Resulullah (aleyhissalâtu
vesselâm) buyurdular ki:
"Erkeklere kendimden sonra
kadınlardan daha zararlı bir fitne bırakmadım."
10-99 / 3311 - Hz. Aişe
radıyallahu anhâ anlatıyor:
"Resulullah
(aleyhissalâtu vesselâm), bana:
"Ben senin bana kızdığın
ve benden razı olduğun zamanları biliyorum" buyurdular. Ben:
"Bunu nereden
anlıyorsunuz?' diye sordum.
"Benden râzı oldun mu
bana: "Hayır Muhammed'in Rabbine yemin olsun!" diyorsun. Bana öfkeli
olunca: "Hayır! İbrahim'in Rabbine yemin olsun!" diyorsun" dedi. Ben:
"Doğru, ey Allah'ın
Resulü, ben sadece senin adını terk ederim?" dedim."
10-103.Sayfa : Rasûlullah
Efendimiz buyurdular ki :
"En hayırlınız kadınlar ına
ve kız çocuklarına karşı en hayırlı olanınızdır…"
10-104,105 / 3312 - Hz.
Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor:
"Resulullah
aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Sakın zanna yer
vermeyin. Zira zan, sözlerin en yalanıdır. Tecessüs etmeyin, haber
koklamayın, rekâbet etmeyin, hasedleşmeyin, birbirinize buğzetmeyin,
birbirinize sırt çevirmeyin, ey Allah'ın kulları, Allah'ın emrettiği
şekilde kardeş olun.
Müslüman müslümanın
kardeşidir. Ona (ihânet etmez), zulmetmez, onu mahrum bırakmaz, onu
tahkîr etmez.Kişiye şer olarak, müslüman kardeşini tahkir etmesi
yeterlidir. Her müslümanın malı, kanı ve ırzı diğer müslümana
haramdır.
Allah sizin
suretlerinize ve kalblarınıza bakmaz, fakat kalplerinize ve
amellerinize bakar. Takva şuradadır-eliyle göğsünü işaret etti :
Sakın ha! Birinizin
satışı üzerine satış yapmayın. Ey Allah'ın kulları kardeş olun. Bir
müslümanın kardeşine üç günden fazla küsmesi helâl olmaz."
10-106. Sayfa : Rasûlullah
Efendimiz buyurdular kim :
“Üç şey vardır, kimse
onlardan sâlim değildir: Uğursuzluk, zan, hased..."
Resulullah'a bunlardan
kurtuluş yolu nedir? diye sorulunca şu cevabı verdi:
"Uğursuzluk içinden geçince
hoşlandığın işi bırakma, zanna düşünce araştırmaya kalkma, hased
duyunca da gereğiyle amel etme."
İstanbul
-04.07.2007
http://sufizmveinsan.com
|