Kütüb-i Sitte'den Alıntılar
93.Bölüm


10-196 / 3397 - Yine Ebû Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor:

"Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)  buyurdular ki:

"Allah hapşırmayı sever, esnemeden hoşlanmaz. Öyleyse sizden biri hapşırır ve Allah'a hamdederse, bunu işiten her müslüman üzerine, yerhamukâllah demesi hak (bir vazife)dir. Ancak esnemeye gelince, işte bu, şeytandandır. Biriniz namazda esneyecek olursa, imkân nisbetinde kendini tutsun ve hah diye ses çıkarmasın. Zira bu, şeytandandır, şeytan kendisine gülüyor demektir."

10-199 / 3400 - Hz. Ali (radıyallâhu anh) anlatıyor:

"Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)  buyurdular ki:

"Kim bir hastayı akşam vakti ziyaret ederse onunla mutlaka yetmişbin melek çıkar ve sabaha kadar onun için istiğfarda bulunur. Ona cennette bir bahçe hazırlanır. Kim de hastaya sabahleyin giderse, onunla birlikte yetmişbin melek çıkar, akşam oluncaya kadar ona istiğfarda bulunur. Ona cennette  bir bahçe hazırlanır."

10-203 / 3409 - İbnu Abbâs (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor:

"Hastayı ziyaret ederken az oturmak ve az gürültü yapmak sünnettendir."

10-205 / 3413 - Ebû'l-Müleyh, bir adamdan naklen demiştir ki:

"Ben  Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) 'ın terkisinde idim. Hayvanın ayağı kaydı, Ben,

"Kör şeytan!" demiş bulundum. Bana:

"Böyle söyleme, zira böyle söylersen o büyür, hatta ev kadar olur ve "kendi gücümle onu yere attım!" der. Fakat sen: "Bismillah!" de, zirâ böyle söylersen o küçülür ve sinek kadar olur."

10-206 / 3415 - Hz. Âişe (radıyallâhu anhâ) anlatıyor:

"Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)  buyurdular ki:

"Hz. Cebrâil Aleyhisselâm bana komşu hakkında o kadar aralıksız tavsiyede bulundu ki, komşuyu vâris kılacağını zannettim."

10-210 / 3418 - Yine Ebû Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor:

"Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

"Kim Allah'a ve âhirete inanıyorsa misafirine ikrâm etsin. Kim Allah'a ve âhirete inanıyorsa komşusuna ihsanda (iyilikte) bulunsun. Kim Allah'a ve âhirete inanıyorsa hayır söylesin veya sükût etsin."

10-210,211.Sayfa : "Ya Resulullah, komşunun komşuda hakkı nedir?" diye sorulmuştu; şöyle açıkladı:

"Senden borç isterse borç vermen, yardım dileyince yardım etmen, hastalanınca ziyaret etmen, muhtaç olunca ihtiyacını görmen, fakirleşince yardım etmen, bir hayra kavuşunca tebrîk etmen, musîbete uğrayınca taziyette bulunman, ölünce cenâzesine katılman, izni olmadıkça

binanı onun binasından daha yüksek yapıp rüzgârına mâni olmaman, çorbanda az da olsa ona da göndermek sûretiyle tencerenin kokusuyla onu rahatsız etmemen. Bir meyve satın alınca ona da hediye et, eğer bunu yapmazsan meyveyi evine (komşuna göstermeden) gizlice taşı. Onu, çocuğun da dışarı götürüp, komşunun çocuğunu gayza [hiddet , kin , öfke , gadap , dargınlık , hınç] atmasın."

10-214,215 / 3422 - Semüre İbnu Cündeb (radıyallâhu anh) anlatıyor:

"Ensâr' dan bir zâtın bahçesinde benim bodur bir hurma ağacım vardı. O zât ailesiyle beraberdi. Semüre, kendi ağacına gitmek üzere bahçeye girerdi. Bu girişten bahçe sâhibi rahatsız oluyordu. Kendisine o ağacı (bir başka yerdeki ağaçla) değiştirmeyi taleb etti. Ama  Semüre kabul etmedi. Bunun üzerine Ensârî (radıyallâhu anh) Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) 'a gelip durumu anlattı. Resûlullah Semüre'ye o ağacı satmasını taleb etti; fakat o kabul etmedi. Bu sefer (bir başka yerdeki ağaçla) değiştirmeyi teklif etti, o bunu da kabul etmedi. Resûlullah: "ağacı ona bağışla!" dedi ve buna rağbet etmesi için "şöyle şöyle ecir var!" buyurdu. Semüre yine kabul etmedi. Bunun üzerine Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) :

"Sen muzır birisin!" dedi. Sonra Ensârî zâta dönüp:

"Git, onun hurmasını sök!" buyurdu."

10-216 / 3425 - Ebû Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor:

"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

"Bir mü'minin diğer bir mü'mine üç günden fazla küsmesi helâl olmaz. Üzerinden üç gün geçince, ona kavuşup selâm versin. Eğer o selama mukabele ederse ecirde her ikisi de ortaktır. Mukabele etmezse günah onda kalmıştır."

Bir diğer rivâyette şöyle buyrulmuştur:

"Kim üç günden fazla küs kalır ve ölürse cehenneme girer. 

10-219 / 3427 - Hz. Ebû Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor:

"Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

"Ameller her perşembe ve pazartesi günü arzedilir. Aziz ve Celîl olan Allah o gün, Allah'a hiçbir şirk koşmayan kulun günahını affeder. Bundan sadece kardeşiyle arasında düşmanlık olanı istisna eder, (onu affetmez) ve der ki: "Bu ikisini barışıncaya kadar terkedin."

10-219 / 3428 - Hz.Âişe (radıyallâhu anhâ) anlatıyor:

"Safiyye Bintu Huyeyy'in devesi hastalandı. Zeyneb Bintu Cahş'ın yanında fazla deve vardı. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) ona:

"Safiyye'ye bir deve ver!" buyurdu. Zeyneb:

"Ben bu yahudi kızına deve  mi verecek mişim?" diyerek (red cevabı verdi). Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) ona kızıp, Zilhicce ve Muharrem ayları ile Safer ayının bir kısmı boyunca küstü."

10-221 / 3429 - Hz.Abdullah İbnu Ömer (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor:

"(Bir gün) Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) minbere çıkıp yüksek sesiyle şöyle nidâ etti:

"Ey diliyle müslüman olup da kalbine iman nüfuz etmemiş olan (münafık)lar! Müslümanlara eza vermeyin, onları kınamayın, kusurlarını araştırmayın.  Zira, kim müslüman kardeşinin kusurunu araştırırsa, Allah da kendisinin kusurlarını araştırır. Allah kimin kusurunu araştırırsa, onu, evinin içinde (insanlardan gizli) bile olsa rüsvay eder.

"İbnu Ömer bir gün Ka'be'ye nazar etti ve:

"Şânın ne yüce, hürmetin ne yüce! Ancak mü'minin Allah yanındaki hürmeti senden de yüce!" dedi."

İstanbul -24.07.2007  
http://sufizmveinsan.com


Üst Ana sayfa e-mail