Kütüb-i Sitte'den Alıntılar
99.Bölüm


10-467 / 3678 - İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ)'ın anlattığına göre, Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ı secde halinde uyurken görmüş ve hatta Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) horlayıp solumuş, sonra kalkıp (abdest almadan) namaz kılmıştır.İbnu Abbâs der ki:

"Ey Allah'ın Resulü dedim, siz uyudunuz, (abdestiniz bozulmuş olmalı değil mi)?"

Bana şu açıklamayı yaptı:

"Abdest, yatarak uyuyana gerekir. Zira yatarak uyuyunca mafsalları rehâvet basar."

10-477,478 / 3689- Ebû Dâvud ve Tirmizî'de Berâ (radıyallahu anh)'nın rivayetlerine göre Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) şöyle demiştir:

"Deve ağıllarında namaz kılmayın, çünkü onlar şeytandandır.Koyun ağıllarından soruldu:

"Oralarda kılın, çünkü onlar  berekettir" buyurdular."

10-481 / 3691 - Ebû Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor:

"Bir adam izarını salmış olarak namaz kılarken, Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) ona:

"Git, abdest al!" ferman buyurdu. Adam gitti abdest aldı, sonra gelip tekrar  namaza  durdu. [Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) tekrar]:

"Git abdest al!" emretti. Adam gitti, abdest aldı, geri geldi. Bir adam:

"Ey Allah'ın Resûlü, ona niye abdest almasını emir buyurdunuz?" diye sordu.

"O, dedi, izârını sarkıtmış olarak namaz kılıyordu. Allah, izar ını sarkıtan erkeğin namazını kabul  buyurmaz.!"

AÇIKLAMA:

İzâr: Belden aşağı giyilen libasa denir. Kadınların eteği gibi, veya banyodan çıkınca belden aşağıya örtmek üzere sarılan uzunca havlu. Erkeklerde bu alt giysinin uzunluğu baldır ortalarına kadar uzamalıdır.

10-484 / 3695 - Ebû Dâvud'un rivayetinde:

"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) mestleri üzerine meshetmişti; ben:

"Ey Allah'ın Resulü! yoksa unuttunuz mu?" dedim.

"Bilakis, dedi, belki sana unutturuldu. Aziz ve celil olan Rabbim, bana böyle emretti.

10-484 / 3693 – Rasûlullah Efendimizin "Mestlerini çıkarmada yardımcı olmak için eğildim. Bana:

"Bırak onları, zira ben, abdestli olarak mestlerimi giyindim" buyurdu ve üzerlerine meshetti."

10-498 / 3713 - Huzeyme İbnu Sâbit (radıyallahu anh) anlatıyor:

"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

"Mest üzerine meshetmenin müddeti yolcu için üç gündür. Mukim için bir gün bir gecedir!"

10-499,500 / 3714 - Hz. Âişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor:

"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'la bir seferde beraber idik. Beydâ nam mevkiye veya Zâtu'l-Ceyş denen yere gelmiştik ki benim bir kolyem kop(up kaybol)du. Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) onu aramak için kaldı, O'nunla birlikte herkes orada kaldı. Bir su başında da değillerdi. Üstelik beraberlerinde su da yoktu.Halk Hz. Ebû Bekr (radıyallahu anh)'e uğrayıp:"Âişe'nin yaptığını gördüm mü! Hem Resulullah'ı, hem de herkesi burada oyaladı. Bir su başında değiller, beraberlerinde su da yok!"  demişler.

Resulullah başını dizlerimin üzerine koymuş uyurken Ebû Bekr (radıyallahu anh) çıkageldi.

"Sen Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ı da halkı da,  burada  hapsettin. Bir su başında değiller, beraberlerinde su da yok!" diyerek, babam beni azarladı ve Allah'ın  dilediğince başka şeyler de söyledi. (Öfkesini daha da yenemeyip) eliyle böğrüme böğrüme dürterek (canımı yaktı). Resulullah'ın başı dizimin üzerinde olduğu için kımıldamamaya çalıştım.Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) sabaha kadar, susuz olarak uyudu. Sabah olunca Allah Teâlâ Hazretleri, teyemmüm âyeti'ni inzâl buyurdu:

"...Su bulamazsanız temiz toprağa teyemmüm edin, yüzlerinizi ve ellerinizi onunla meshedin. Allah size zorluk yapmak  murad etmez, bilakis sizi temizlemek, ve üzerinizdeki nimetini tamamlamak ister, ola ki şükredersiniz" (Mâide 6).

Üseyd İbnu Hüdayr -ki (Akabe biatına katılan) nakiblerden biridir- dedi ki:

"Ey Ebû Bekr âilesi! Bu, sizin ilk bereketiniz değildir.

"(Hz. Âişe) sözüne devam ederek) dedi ki:

"Bindiğim deveyi dürtüp kaldırdım. (Kaybolan) kolye altında çıktı."

10-505 / 3717 - Ebû Dâvud'un bir diğer rivayetinde şöyle denmiştir:

"Ashab, Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'la birlikte sabah namazı için, toprakla meshlendiler. Bu maksadla avuçlarını toprağa vurup toprakla yüzlerine bir defa meshettiler. Sonra tekrar dönüp avuçlarını toprağa bir kere daha vurup, ellerinin tamamı ile ellerinin içlerinden koltuk altlarına, omuzlarına kadar meshettiler.

"Ebû Dâvud'un bir diğer  rivayetinde, İbnu'l-Leys: "Dirseklerinin yukarısına kadar..." demiştir.

10-513.Sayfa : "Ebû Zerr Hazretleri anlatıyor:

"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)' ın yanında bir miktar zekat malı (koyun ve deve) toplanmıştı. Bana:

"Ey Ebû Zerr, bunları kıra götür otlat!" emrettiler. Ben Medine'ye üç mil mesafedeki Rebeze'ye gittim. (Yanımda ailem de vardı.) Orada cünüb oldum. İçmeye yetecek kadar suyum vardı. Namazlarımı yıkanmaksızın kılıyordum. (Bu şekilde) beş veya altı gün geçirdim. Sonra Medine'ye Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın yanına döndüm.

"Bu, Ebû Zerr midir?" buyurdular, sükut ettim, cevap vermedim. Tekrar:

"Bu, anasız kalasıca Ebû Zerr değil mi?" buyurdular. Ben:

"Evet ey Allah'ın Resulü, ancak helak oldum!" dedim.

"Niye helak oldun, sebep ne?" diye sordular.

"Ben (kırda) suyu içmede kullandım. Beraberimde ailem de vardı. Cünüb oldum, yıkanmadan namaz kıldım" dedim. Bunun üzerine Aleyhissalâtu vesselâm benim için su emretti. Siyah bir câriye, büyükçe bir tas içerisinde su getirdi. Tas dolu değildi, su, içerisinde çalkalanıyordu. Ben bir devenin gerisinde kuytulanıp yıkanarak Resulullah'a geldim.

"Ey Ebû Zerr, buyurdular, on yıl boyu su bulamasan bile, toprak temizdir. Suyu bulunca, vücudunu onunla meshet."

İstanbul -05.09.2007  
http://sufizmveinsan.com


Üst Ana sayfa e-mail