10-467 /
3678 - İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ)'ın anlattığına göre, Resulullah
(aleyhissalâtu vesselâm)'ı secde halinde uyurken görmüş ve hatta
Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) horlayıp solumuş, sonra kalkıp
(abdest almadan) namaz kılmıştır.İbnu Abbâs der ki:
"Ey
Allah'ın Resulü dedim, siz uyudunuz, (abdestiniz bozulmuş olmalı değil
mi)?"
Bana şu
açıklamayı yaptı:
"Abdest,
yatarak uyuyana gerekir. Zira yatarak uyuyunca mafsalları rehâvet
basar."
10-477,478
/ 3689- Ebû Dâvud ve Tirmizî'de Berâ (radıyallahu anh)'nın
rivayetlerine göre Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) şöyle demiştir:
"Deve
ağıllarında namaz kılmayın, çünkü onlar şeytandandır.Koyun
ağıllarından soruldu:
"Oralarda
kılın, çünkü onlar berekettir" buyurdular."
10-481 /
3691 - Ebû Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor:
"Bir
adam izarını salmış olarak namaz kılarken, Resulullah (aleyhissalâtu
vesselâm) ona:
"Git,
abdest al!" ferman buyurdu. Adam gitti abdest aldı, sonra gelip
tekrar namaza durdu. [Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) tekrar]:
"Git
abdest al!" emretti. Adam gitti, abdest aldı, geri geldi. Bir adam:
"Ey
Allah'ın Resûlü, ona niye abdest almasını emir buyurdunuz?" diye
sordu.
"O,
dedi, izârını sarkıtmış olarak namaz kılıyordu. Allah, izar ını
sarkıtan erkeğin namazını kabul buyurmaz.!"
AÇIKLAMA:
İzâr:
Belden aşağı giyilen libasa denir. Kadınların eteği gibi, veya
banyodan çıkınca belden aşağıya örtmek üzere sarılan uzunca havlu.
Erkeklerde bu alt giysinin uzunluğu baldır ortalarına kadar
uzamalıdır.
10-484 /
3695 - Ebû Dâvud'un rivayetinde:
"Resulullah
(aleyhissalâtu vesselâm) mestleri üzerine meshetmişti; ben:
"Ey
Allah'ın Resulü! yoksa unuttunuz mu?" dedim.
"Bilakis,
dedi, belki sana unutturuldu. Aziz ve celil olan Rabbim, bana böyle
emretti.
10-484 /
3693 – Rasûlullah Efendimizin "Mestlerini çıkarmada yardımcı olmak
için eğildim. Bana:
"Bırak
onları, zira ben, abdestli olarak mestlerimi giyindim" buyurdu ve
üzerlerine meshetti."
10-498 /
3713 - Huzeyme İbnu Sâbit (radıyallahu anh) anlatıyor:
"Resulullah
(aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Mest
üzerine meshetmenin müddeti yolcu için üç gündür. Mukim için bir gün
bir gecedir!"
10-499,500 / 3714 - Hz. Âişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor:
"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'la bir seferde beraber idik.
Beydâ nam mevkiye veya Zâtu'l-Ceyş denen yere gelmiştik ki benim bir
kolyem kop(up kaybol)du. Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) onu
aramak için kaldı, O'nunla birlikte herkes orada kaldı. Bir su başında
da değillerdi. Üstelik beraberlerinde su da yoktu.Halk Hz. Ebû Bekr
(radıyallahu anh)'e uğrayıp:"Âişe'nin yaptığını gördüm mü! Hem
Resulullah'ı, hem de herkesi burada oyaladı. Bir su başında değiller,
beraberlerinde su da yok!" demişler.
Resulullah başını dizlerimin üzerine koymuş uyurken Ebû Bekr
(radıyallahu anh) çıkageldi.
"Sen
Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ı da halkı da, burada hapsettin.
Bir su başında değiller, beraberlerinde su da yok!" diyerek, babam
beni azarladı ve Allah'ın dilediğince başka şeyler de söyledi.
(Öfkesini daha da yenemeyip) eliyle böğrüme böğrüme dürterek (canımı
yaktı). Resulullah'ın başı dizimin üzerinde olduğu için kımıldamamaya
çalıştım.Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) sabaha kadar, susuz
olarak uyudu. Sabah olunca Allah Teâlâ Hazretleri, teyemmüm âyeti'ni
inzâl buyurdu:
"...Su
bulamazsanız temiz toprağa teyemmüm edin, yüzlerinizi ve ellerinizi
onunla meshedin. Allah size zorluk yapmak murad etmez, bilakis sizi
temizlemek, ve üzerinizdeki nimetini tamamlamak ister, ola ki
şükredersiniz" (Mâide 6).
Üseyd
İbnu Hüdayr -ki (Akabe biatına katılan) nakiblerden biridir- dedi ki:
"Ey Ebû
Bekr âilesi! Bu, sizin ilk bereketiniz değildir.
"(Hz.
Âişe) sözüne devam ederek) dedi ki:
"Bindiğim deveyi dürtüp kaldırdım. (Kaybolan) kolye altında çıktı."
10-505 /
3717 - Ebû Dâvud'un bir diğer rivayetinde şöyle denmiştir:
"Ashab,
Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'la birlikte sabah namazı için,
toprakla meshlendiler. Bu maksadla avuçlarını toprağa vurup toprakla
yüzlerine bir defa meshettiler. Sonra tekrar dönüp avuçlarını toprağa
bir kere daha vurup, ellerinin tamamı ile ellerinin içlerinden koltuk
altlarına, omuzlarına kadar meshettiler.
"Ebû
Dâvud'un bir diğer rivayetinde, İbnu'l-Leys: "Dirseklerinin
yukarısına kadar..." demiştir.
10-513.Sayfa : "Ebû Zerr Hazretleri anlatıyor:
"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)' ın yanında bir miktar zekat malı
(koyun ve deve) toplanmıştı. Bana:
"Ey Ebû
Zerr, bunları kıra götür otlat!" emrettiler. Ben Medine'ye üç mil
mesafedeki Rebeze'ye gittim. (Yanımda ailem de vardı.) Orada cünüb
oldum. İçmeye yetecek kadar suyum vardı. Namazlarımı yıkanmaksızın
kılıyordum. (Bu şekilde) beş veya altı gün geçirdim. Sonra Medine'ye
Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın yanına döndüm.
"Bu, Ebû
Zerr midir?" buyurdular, sükut ettim, cevap vermedim. Tekrar:
"Bu,
anasız kalasıca Ebû Zerr değil mi?" buyurdular. Ben:
"Evet ey
Allah'ın Resulü, ancak helak oldum!" dedim.
"Niye
helak oldun, sebep ne?" diye sordular.
"Ben
(kırda) suyu içmede kullandım. Beraberimde ailem de vardı. Cünüb
oldum, yıkanmadan namaz kıldım" dedim. Bunun üzerine Aleyhissalâtu
vesselâm benim için su emretti. Siyah bir câriye, büyükçe bir tas
içerisinde su getirdi. Tas dolu değildi, su, içerisinde
çalkalanıyordu. Ben bir devenin gerisinde kuytulanıp yıkanarak
Resulullah'a geldim.
"Ey Ebû
Zerr, buyurdular, on yıl boyu su bulamasan bile, toprak temizdir. Suyu
bulunca, vücudunu onunla meshet."
İstanbul
-05.09.2007
http://sufizmveinsan.com
|