Hz. Enes (radıyallâhu anh) anlatıyor:
"Resülullah (aleyhissalatu vesselam) bir ihtiyaç sebebiyle,
kendilerine Kurrâ denilen yetmiş kişiyi yola çıkardı. Süleym
aşiretinden Ri'I ve Zekvân adında iki kabîle Bi'r-i Ma'üne (Ma'üne
Kuyusu) denilen bir suyun yanında bunların önünü kesti. Hey'et
bunlara: "Biz size gelmedik. Biz Resülullah (aleyhissalâtu
vesselâm)'ın bir ihtiyacı için gidiyoruz" dediler. Ancak öbürleri
bunları dinlemeyip öldürdüler.
Resülullah (aleyhissalâtu vesselam) (duruma muttali olduktan sonra)
sabah namazlarından sonra bir ay boyu onlara bedduâ etti. Bu hadise
namazda kunüt okumanın başlangıcı oldu. Biz kunut yapmıyorduk."
Abdülaziz İbnu Süheyb der ki: "Bir zât Enes (radıyallâhu anh)'e
Kunüt'dan sorarak:
"Bu, rüküdan sonra mı yoksa kırâatın tamamlanmasından sonra mı?" dedi.
Enes:
"Hayır, kıraatin bitiminde" diye cevap verdi."
Bir başka rivayette (Enes) şöyle dedi: "(Resulullah (aleyhissalâtu
vesselâm) bir ay boyu) rükudan sonra (kunut yaparak bazı Arap
kabilelerine beddua etti.)"
( KÜTÜB-İ SİTTE /2587)
Bir başka rivayette: "Resulullah
(aleyhissalâtu vesselâm) sabah namazından sonra bir ay boyu kunüt
yaptı" denmiştir."( KÜTÜB-İ SİTTE /2588)
Müslim'in bir rivayetinde: "Resulullah
(aleyhissalâtu vesselâm), bir ay boyu sabah namazında rüküdan sonra
kunüt yaparak Useyye (kabîlesi)ne bedduâ etti" denir."
Buhâri nin bir rivayetinde: "Kunüt, akşam ve sabah namazındaydı"
denir."
Ebü Dâvud ve Nesâi'nin bir rivayetinde: "Bir ay kunüt yaptı sonra
terketti" denir."(KÜTÜB-İ SİTTE /2589)
İbnu Abbâs (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor:
"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) tam bir ay boyu, hiç aralık
vermeden her namazın peşinde, öğle, ikindi, akşam, yatsı ve sabah
namazlarında Kunüt yaptı. Şöyle ki: Son rek'at'te semi'allahu li-men
hamideh deyince Süleym aşiretinden Ri'l, Zekvân, Useyye kabîlelerine
bedduâ ediyor, namazda kendine uyanlar da âmîn diyorlardı."( KÜTÜB-İ
SİTTE /2590)
Hufâf İbnu İmâ el-Gıfârî (radıyallâhu
anh)ş anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselâm) rükü'ya gitti,
sonra başını kaldırdı ve "Gıfâr kabîlesini Allah mağfiret etsin, Eslem
kabîlesine Allah selâmet versin, Useyye Allah'a ve Resulüne isyan
etmiştir. Allahım, Benî Lihyan'a lanet et. Ri'l ve Zekvân'a da lânet
et" deyip secdeye gitti."( KÜTÜB-İ SİTTE /2591)
İbnu Ömer (radıyallâhu anhümâ)'in
anlattığına göre, Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın sabah
namazının son rekatinin rükusundan başını kaldırınca semi'allâhu
limen-hamideh Rabbenâ ve leke'l-hamd dedikten sonra şöyle söylediğini
işitmiştir: "Allahım falancaya falancaya lânet et." Allah Teâlâ
Hazretleri bunun üzerine şu meâldeki âyeti indirdi: "(Kullarımın)
işinden hiçbir şey sana ait değildir. (Allah) ya onların tevbesini
kabul eder, yahud onları, kendileri zâlim (kimse)ler oldukları için,
azablandırır" (Al-i İmrân 128).( KÜTÜB-İ SİTTE /2592)
Hasan Basri (rahimehullah) anlatıyor:
"Ömer İbnu'l Hattab (radıyallâhu anh), halkı, Übeyy İbnu Ka'b üzerinde
topladı. O, bunlara ramazanda yirmi gece namaz kıldırdı. Bu esnada
(vitirlerde) sadece son yarıda kunüt yaptı, daha önce hiç kunüt
yapmadı. Son on kalınca cemaate gelmedi, teravihi evinde kıldı. Halk:
"Übeyy (cemaatten) kaçtı" dedi."(KÜTÜB-İ SİTTE /2593)
Hasan İbnu Ali İbnu Ebî Tâlib (radıyallâhu
anhümâ) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) bana vitirde
okuduğum bir dua öğretti. Şöyle ki: "Allahım! Beni hidayet
verdiklerinden kıl, âfiyet verdiklerinden eyle, beni, işlerini üzerine
aldıkların arasına koy. (Ömür, mal, ilim, v.s.'den) verdiklerini
hakkımda mübârek kıl. Vuküuna hükmettiğin şerlerden beni koru. Sen
dilediğin hükmü verirsin, kimse seni mahkum edemez. Sen kimin işini
üzerine aldıysan o zelîl olmaz. Rabbimiz! Sen münezzehsin,
muallâsın."(KÜTÜB-İ SİTTE /2594)
Hz. Ali (radıyallâhu anh) anlatıyor:
"Resulullah (aleyhissalatu vesselâm) vitrinin sonunda şunu okurdu:
"Allahım! Senin gadabından rızana sığınırım, cezandan affına
sığınırım. Senden sana sığınırım. Sana (layık olduğun) senayı saymaya
gücüm yetmez. Sen, kendini sena ettiğin gibisin."(KÜTÜB-İ SİTTE /2595)
Hz. Câbir (radıyallâhu anh) demiştir ki:
"En efdal namaz, kunütu uzun olandır."(KÜTÜB-İ SİTTE /2596)
İstanbul - 02.03.2004
http://gulizk.com
|