Allah’a yakın olmak,
yakınlaşmak, Allah’ın emirlerine teslim olmak için, koyun, keçi,
sığır ve deve cinsinden dini hükümlere uygun olarak Kurban
Bayramının ilk üç gününde kesilen hayvanlara kurban denir. Kurban
kesmek zengin olan her Müslüman’a vacip olan bir ibadettir.
Kurban Bayramı Zilhiccenin 10. günü başlayıp dört gün sürer. Kurban
kesimi bayramının ilk üç günü yapılır.
Allah’a yakınlaşma vesilesi olarak kesilen kurbanın etinin bir kısmı
ihtiyaç sahiplerine, bir kısmı yakınlara, bir kısmı da aile
fertlerine ayrılır. Kurbanın hiçbir kısmı ticari amaçlı
kullanılamaz. Fakat kurbanın kelle deri bağırsak ve bacak gibi
uzuvları hayır kurumlarına bağışlanarak hayır için kullanılabilir.
Kurban, belirli bir hayvanı, belirli bir vakitte ibadet niyetiyle
kesmektir. Belirli bir hayvandan: “ Koyun, keçi, sığır ve deve gibi
kurban edilmesi dinen caiz olan hayvanlar “ kast olunmaktadır.
Belirli vakit ise Kurban Bayramı günleridir.
İmam-ı Azam Hazretleri’ ne göre kurban kesmek Müslümanlara vaciptir.
Fıkıh Uleması, kurbanın kesimine delil olarak bazı hadisleri de
gösterirler. Peygamber Efendimiz(s.a.v.) :
“Kurban kesin. Zira o babanız İbrahim’in sünnetidir.”
demektedir.
Hür, mukim, Müslüman ve dini ölçüye göre zengin sayılan (nisaba
malik olan) kişiler kurban kesmekle mükelleftirler.
Kurbandaki dini zenginliğin ölçüsü aynen fıtır sadakasında ki ölçü
gibidir. Kurban da ki dini zenginlik ölçüsüne göre bir ticaret
malının veya kazanılmış paranın üzerinden zekât ta olduğu gibi bir
yıl geçmesi şart değildir.
Kurban, bayramın ilk
üç gününde kesilebilirse de, ilk gününde kesilmesi daha
faziletlidir. Elinden gelirse sahibi kesmelidir. Aksi halde bir
Müslüman kardeşine kestirir. Kurban, kesilirken kıbleye doğru
yatırılır, “Allahım! Bu, Sen’ dendir ve Sana’dır” dedikten
sonra: “Şüphesiz ben, bir muvahhit olarak, yüzümü, o gökleri ve
yeri yaratmış olan Allah’a çevirdim. Ben müşriklerden değilim.”
(En’am, 6/79) ve “ Namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm
âlemlerin rabbi olan Allah İçindir.” (En’am, 6/162) âyetleri
okunur ve “Bismillahi Allahü Ekber” diyerek kurban kesilir.
Başkasına kestiren kişinin kesenle beraber “Bismillahi Allahü
Ekber” demesi uygundur. Ayetleri bilmeyenlerin hulusi kalple
temiz bir niyetle “Bismillahi Allahü Ekber” demeleri de
yeterli olur. Ancak bıçağın bileylenmiş olması uygun olur. Böylece
hayvana eza verilmemiş olur.
Kurban edilebilen
hayvanlar
Koyun ve keçi (bir
yaşını bitirmiş olmalı veya yedi sekiz aylık olduğu halde, bir
yaşını bitirmiş gibi semiz olmalı.), manda (iki yaşını bitirmiş
olmalı), deve (beş yaşını bitirmiş olmalı).
Bir koyun veya bir
keçi yalnız bir kişi adına kurban olabilir. Bir deve veya sığır ise
bir ila yedi kişi arasında olabilir. Ancak bu takdirde iştirak
edenlerden her biri Müslüman olmalı, her biri hayvanın yedi de
birine malik olmalı ve Allah rızası için kurban kesecek bir niyet
taşımalıdır.
Âyet ve Hadislerde
kurban :
Kevser Sûresi – Âyet
: 2- Öyleyse Rabbin için namaz kıl ve kurban kes.
Bakara
Sûresi – Âyet :
196- Hac ve umreyi de Allah için tamam yapın. Eğer
bunlardan alı konursanız, o zaman kolayınıza gelen bir kurban
gönderin. Bununla beraber bu kurban, kesileceği yere varıncaya kadar
başlarınızı tıraş etmeyin. İçinizden hasta olana veya başından bir
rahatsızlığı bulunana tıraş için oruç veya sadaka yahut da kurbandan
ibaret bir fidye gerekir. Engellemeden kurtulduğunuz zaman da her
kim hacca kadar umre ile sevap kazanmak isterse, ona da kolayına
gelen bir kurban gerekir. Bunu bulamayana ise üç gün hacda, yedi de
döndüğünüzde ki tam on gün oruç tutması lazım gelir. Bu hüküm,
ailesi Mescidi Haram civarında oturmayanlar içindir. Allah'tan
korkun ve bilin ki Allah'ın aza bı gerçekten çok şiddetlidir.
Hacc
Sûresi – Âyet :
28 -
Tâ ki kendilerine ait bir takım menfaatlere şahit olsunlar;
Allah'ın kendilerine rızık olarak verdiği hayvanları belli günlerde
kurban ederken O'nun adını ansınlar. Siz de onlardan yiyin,
yoksulu, fakiri de doyurun.
Hacc
Sûresi – Âyet :
36-
Kurbanlık deve ve sığırları Allah'ın size olan nişanelerinden
kıldık. Sizin için onlarda hayır vardır. Ön ayaklarının biri bağlı
halde keserken üzerlerine Allah'ın adını anın. Yanları yere
yaslandığı vakit de onlardan yiyin, kanaat edip istemeyene de,
isteyene de yedirin. Böylece onları sizin buyruğunuza verdik ki,
şükredesiniz.
Hacc
Sûresi – Âyet : 37 -
Elbette onların etleri ve kanları Allah'a
ulaşmayacaktır. Ancak O'na sizin takvanız erecektir. Onları bu
şekilde sizin buyruğunuza verdi ki, size yolunu gösterdiğinden
dolayı, Allah'ı tekbir ile yüceltesiniz. (Ey Muhammed!) Vazifelerini
güzelce yapan iyilik sevenleri müjdele.
Al-i İmran
Sûresi – Âyet :
183- "Ateşin yiyeceği bir kurban getirmedikçe hiç bir
peygambere iman etmeyeceğimize dair Allah bize ahidde bulundu."
diyenlere de ki: "Benden önce size bazı peygamberler açık belgelerle
ve sizin dediğiniz şeyle geldi. Eğer doğru insanlarsanız, ya onları
niçin öldürdünüz?"
Maide
Sûresi – Âyet :
27-
Onlara Âdem'in iki oğluyla ilgili haberi hakkıyla oku. Hani her
ikisi birer kurban sunmuşlardı, birinden kabul edilmiş, diğerinden
kabul edilmemişti. (Kurbanı kabul edilmeyen, ötekine):" Seni
öldüreceğim" demişti. Diğeri ise şöyle demişti: "Allah, yalnız
kendisinden korkanlardan kabul eder".
Saffat Sûresi –
Âyet : 100- "Ey Rabbim! Bana Salihlerden (bir oğul) ihsan et!" …
101- Biz de kendisine yumuşak huylu bir oğul müjdeledik. 102- Oğlu,
yanında koşacak çağa gelince: "Ey oğlum! Ben seni rüyamda
boğazladığımı görüyorum. Artık bak, ne düşünürsün?" dedi. Çocuk da:
"Babacığım sana ne emrediliyorsa yap, inşallah beni sabredenlerden
bulacaksın" dedi. 103- Ne zaman ki ikisi de bu şekilde Allah'a
teslim oldular, İbrahim oğlunu şakağı üzerine yatırdı. 104- Biz de
ona şöyle seslendik: "Ey İbrahim! " 105- "Rüyana gerçekten sadakat
gösterdin, şüphesiz ki, biz iyilik yapanları böyle
mükâfatlandırırız." 106- "Şüphesiz ki bu apaçık bir imtihandı."
(dedik) 107- Ve ona büyük bir kurbanlık fidye verdik. 108-
Kendisine sonradan gelenler içinde iyi bir nam bıraktık. 109- Selam
olsun İbrahim'e ...
1146 - Hz. Aişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor: "Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Hiç bir kul, kurban
günü, Allah indinde kan akıtmaktan daha sevimli bir iş yapamaz.
Zira kesilen hayvan, kıyamet günü boynuzlarıyla, kıllarıyla,
sınnaklarıyla gelecektir. Hayvanın kanı yere düşmezden önce Allah
indinde yüce bir mevkiye ulaşır. Öyle ise, onu gönül hoşluğu ile ifa
edin." Tirmizî, Edâhî 1, (1493); İbnu Mâce, Edâhî 3, (3126). Rezîn
şunu ilave etmiştir: "kurban sahibine, hayvanın her bir tüyü için
sevap vardır."
1147 - Ebu Bekri's-Sıddîk (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm)'a:
"Hangi hacc daha efdaldir?" diye sorulmuştu.
"Yüksek
sesle telbiye getirilip, kurban kesilerek yapılan hacc!" diye
cevap verdi."Tirmizî, Hacc 14, (827), Tefsir, Âl-i İmrân (3001).
1267 - İbnu Ömer (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm) Veda haccında umre ile hacca kadar
temettuda bulundu ve kurban kesti. Kurbanını Zülhuleyfe'den
itibaren beraberinde götürdü. Menâsikin icrasına (umre için niyetli)
başlayıp, umre telbiyesi getirdi. Sonra hacc için telbiye getirdi.
Beraberindeki ashabı da umre ile hacca kadar temettuda (istifade)
bulundu. Hacc kafılesi içerisinde kurbanı olanlar da vardı,
olmayanlar da. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) Mekke'ye geldiği
zaman halka hitaben: "Kimin kurbanı varsa, haccını
tamamlayıncaya kadar ihramdan çıkmasın, kimin kurbanı yoksa tavaf ve
sa'yini yapsın, saçını kısaltarak ihramdan çıksın. Sonra hacc için
tekrar ihrama girip kurbanını kessin, kim kurban bulamazsa hacc
sırasında üç gün, evine dönünce de yedi gün olmak üzere (on gün)
oruç tutsun" buyurdu.
1268 - İkrime anlatıyor: "İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ)'a
müt'atul-hacc'dan sorulmuştu, şu cevabı verdi: "Veda haccında,
Muhacirler, Ensarîler ve Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın
zevceleri hep ihrama girdiler, biz de girdik. Mekke'ye geldiğimiz
zaman Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Kurbanlık
nişanlıyanlar hariç, herkes hacc için giydiği ihramı umreye
çevirsin" diye emretti. Biz de Beytullah'ı tavaf etik. Safâ ve
Merve'de sa'y yaptık. (İhramdan çıkarak) kadınlarımıza geldik,
elbiselerimizi giydik. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) Şunu da
söylemişti: "Kim kurbanlık nişanlamışsa, kurbanlığı mahalline
varıncaya kadar ihramdan çıkmasın!" Terviye akşamında (yani
Zilhicce'nin 8. günü) bize hacc için ihrama girmemizi emretti.
(Harem bölgesinin dışına çıkarak ihramlarımızı giyerek hacca
başlayıp) menâsiki tamamladığımız zaman Mekke'ye geri gelip
Beytullah'ı, Safâ ve Merve'yi tavaf ettik. Böylece haccımız
tamamlanmış, ayet-i kerimenin buyurduğu üzere (Meâlen): "Haccı da
umreyi de Allah için tam yapın. Fakat (herhangi bir sebeple
bunlardan) alıkonursanız, o halde kolayınıza gelen kurban
gönderin..." (Bakara 196) üzerimizde kurban borcu kalmıştı."
1272
- İbnu Ömer
(radıyallahu anhümâ) demiştir ki: "Kim hacc aylarında umre yapar,
sonra Mekke'de hacc zamanı gelinceye kadar ikamet ederse bu kimse,
hacc da yaparsa mütemettidir. Bu durumda kolayına gelen bir kurban
kesmesi vacib olur. Eğer kurban bulamazsa, üç günü hacc sırasında,
yedi günü de döndüğü zaman olmak üzere (on gün) oruç tutar. "
İmam Mâlik der ki:
"Bu hüküm, o kimsenin hacc zamanına kadar orada ikamet etmesi ve
aynı sene içinde hacc yapması halinde câridir."
1447 - İbnu Abbâss (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Biz, Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm) ile birlikte bir seferde iken kurban
Bayramı geldi. Kurban için, sığırda yedi kişi, devede on kişi ortak
olduk."
1453 - Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm), ayakta olduğu halde yedi deveyi kendi eliyle kesti.
Medine'de ise, boynuzlu ve alacalı iki koyun kurban etti. Resûlullah
(aleyhissalàtu vesselâm) keserken tekbir getiriyor, besmele çekiyor
ve ayağını hayvanların boyunlarının üzerine koyuyordu."
1454 - Ebu Said (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm) boynuzlu erkek bir koçu kurban etti. Koç siyahın
içinde bakar, siyahın içinde yürür, siyahın içinde yerdi."
1474 - Yine Hz. Câbir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalâtu
vesselâm)'le musallâda hazır bulundum. Hutbesini tamamlayınca
minberinden indi. Kurbanlık koçuna gelip kendi eliyle kesti.
Keserken: "Bismillahi vallahu ekber. Bu benim adıma ve ümmetimden
kurban kesmeyenlerin adınadır!" dedi."
1487 - Hz. Aiş (radıyallahu anhâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm) Medine'de iken Kâbe'ye kurban sunar, ben de
kurbanının boynuna takılacak nişanlarını hazırlardım. Bu sırada
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) ihramlıların sakındığı
yasaklardan sakınmazdı."
6888 - Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah
aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Maddi imkânı olup da
kurban kesmeyen namazgâhımıza sakın yaklaşmasın."
İstanbul - 01.02.2005
http://sufizmveinsan.com
|