Mizah: Şaka,
lâtife.
* Edb:
Bâzı düşünceleri nükte, şaka veya takılmalarla süsleyip anlatan bir
üslûp. Hoş, nükteli söz. (Zıddı ciddiyettir)
Hz.
Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor:
"(Ashabtan bir kısmı):
"Ey
Allah'ın Resûlü! Sen bize şaka yapıyorsun!" demişlerdi.
"Şurası muhakkak ki
(şaka da bile olsa) ben
sadece hakkı söylerim!" buyurdular."
Hz.
Enes radıyallahu anh anlatıyor:
"Bir
adam Aleyhissalâtu vesselâm'a gelerek:
"Ey
Allah'ın Resûlü! Beni bir deveye bindir!" dedi. Aleyhissalâtu
vesselâm da: "Ben seni devenin yavrusuna bindireceğim!" dedi. Adam:
"Ey
Allah'ın Resülü, ben deve yavrusunu ne yapayım (ona binilmez ki!)"
deyince Aleyhissalâtu vesselâm:
"Acaba
deveyi deveden başka bir mahluk mu doğurur?" buyurdular."
Yine
Enes radıyallahu anh, Rasûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın,
kendisine:
"Ey
Zü'l-üzüneyn (iki kulaklı)!" diye hitab ettiğini, bu sözüyle şaka
yapmayı kasdettiğini rivayet etmiştir."
Useyd
İbnu Hudayr radıyallahu anh anlatıyor:
"Ensardan mizahçı bir zat vardı. (Bir gün yine) konuşup
yanındakileri güldürürken Rasûlullah aleyhissalâtu vesselâm elindeki
çubuğu (şaka yollu) adamın böğrüne dürttü. Bunun üzerine adam:
"Ey
Allah'ın Resülü (canımı yaktınız). Müsaade edin kısas yapayım!"
dedi. Aleyhissalâtu vesselâm da:
"Haydi
yap!" buyurdu. Adam:
"Ama
üzerinizde gömlek var, benim üzerimde yoktu (kısas tam olması için
çıkarımalısınız)!"
Adamın
talebi üzerine, Aleyhissalâtu vesselâm gömleğini kaldı(rıp böğrünü
aç)tı. Adam, Rasûlullah'ı kucaklayıp böğrünü öpmeye başladı ve:
"Ben
bunu arzu etmiştim ey Allah'ın Resülü!" dedi."
Abdullah İbnu's-Sâib İbni Yezîd İbni's-Sâib babası tarîkiyle ceddi
(Yezid İbnu's-Sâib) radıyallahu anh'tan anlatıyor:
"Rasûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Sizden kimse, ne şaka ne de ciddî olarak kardeşinin değneğini
almasın. Kim kardeşinin değneğini almışsa hemen ona geri versin."
İbnu
Ebî Leylâ anlatıyor:
"Rasûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın ashabı radıyallahu anhüm
ecmaînin bize anlattıklarına göre, onlar bir sefer yürüyüşünde
idiler. (Bir konaklama sırasında) içlerinden biri uyurken, arkadaşı
gidip ipini alır. Uyanınca ipini bulamayan zat (kaybettim diye)
korkar. (Duruma muttali olan) Aleyhissalâtu vesselâm:
"Bir
Müslümana, bir başka müslümanı korkutmak helâl olmaz!"
buyurdular."
Ümmü
Seleme radıyallahu anha anlatıyor:
"Hz.
Ebu Bekr radıyallahu anh ticari maksatla, Aleyhissalatu vesselâm'ın
vefatından bir yıl önce Busra ya kadar gitmişti. Beraberinde
Nu'aymân ve Suvaybıt İbnu Hermele de varlardı. Bunlar Bedir
gazilerindendi.. Nu'aymân erzakları gözetiyordu. Suvaybıt mizahı
seven şakacı birisiydi. Nuayman'a (bir ara):
"Bana
yiyecek bir şeyler ver!" dedi. O ise:
"Bekle
de Ebu Bekir gelsin!" dedi. Suvaybıt (biraz öfkelenerek):
"Vallahi seni kızdırmasını bilirim!" dedi.
Râvi
der ki:
"(Bir
müddet sonra) bunlar bir kavme uğradılar. Suvaybıt onlara:
"Benim
bir kölem var, satın alırsanız (ucuza vereceğim)" der. Onlar da:
"Alırız!" derler. Suvaybıt:
"Ancak
şimdiden söyleyeyim, kölem çenebazdır, o size:
"Ben
hür kimseyim (köle değilim)" diyecektir. Eğer o böyle dedi diye
almaktan vazgeçecekseniz (alıcı olup da) kölemle arama fesad
sokmayın!" dedi. Onlar: "Hayır! biz onu senden satın alacağız!"
dediler ve (pazarlık edip) on deve mukabili Nuayman'ı satın aldılar.
Sonra yanına gelip, boynuna sarık veya ip bağladılar. Nu'ayman:
"Bu
adam sizinle alay ediyor, ben hürüm, köle değilim" dedi. Adamlar:
"Senin
böyle söyleyeceğini bize haber vermişti (yalanlarınla bizi
kandıramazsın)" dediler ve Nuayman'ı alıp götürdüler.
Derken
Hz. Ebu Bekr geldi. Durumu kendisine haber verdiler.
Ravi
der ki:
"Hz.
Ebu Bekr o kavmin peşine düştü, develerini geri verdi ve Nu'âyman'ı
kurtardı. Rasûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın yanına döndükleri
zaman hâdiseyi haber verdiler. Bu hadiseye Aleyhissalatu vesselâm ve
ashabı bir yıl güldüler."
Yansıtan: Hamdi Cenik
hamdicenik@hotmail.com
İstanbul -17.10.2006
http://sufizmveinsan.com
|