Hz. Aişe (radıyallahu anhâ)
buyurdu ki: "Hamd o Allah'adır ki, bütün sesleri işitir. Israrcı
(mücâdeleci) kadın Havle, Hz.Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'i
evinin yanında buldu. Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a birşeyler
söylüyordu. Azna ne söylediğini işitmiyordum. Cenab-ı Hakk şu âyeti
indirdi:
"(Habibim) Zevci hakkında
seninle direşip duran (nihayet hâlinden) Allah'a şikâyet etmekte olan
(kadın)ın sözünü umulduğu veçhile Allah dinlemiştir. Allah sizin
konuşmanızı zâten işitiyordu. Çünkü Allah hakkıyla işitici, kemâliyle
görücüdür" (KÜTÜB-İ SİTTE /815)
Havle bintu Mâlik İbni Sa'lebe
(radıyallahu anhâ) anlatıyor: "Kocam Evs İbnu's-Sâmit bana zıhârda
bulunmuştu. Derhal Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'e şikayete
geldim.
Resülullah (aleyhissalâtu
vesselâm)'a durumu arzedince bana: "Allah'tan kork, o senin
amcaoğlundur" diye onun hakkında beni iknâya çalışıyordu. Ben ısrarıma
devam ettim. Derken âyet nazil oldu. "(Habibim) zevci hakkında seninle
direşip duran (nihayet hâlinden) Allah'aşikayet etmekte olan kadının
sözünü umduğu veçhile Allah dinlemiştir..." (Mücadele,1).
Vahiy üzerine Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm):
" Kocan bir köle âzâd eder"
buyurdu. Ben:
"- Onun kölesi yok!" dedim.
Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm):
" Öyleyse ard arda iki ay oruç
tutar" dedi. Ben tekrar:
"- Ey Allah'ın Resülü, kocam çok
yaşlıdır, oruca tahammül edemez!" dedim.
" Öyleyse,dedi, altmış fakir
doyursun!"
"- Onun elinde, dedim, sadaka
olarak verecek hiçbir şeyi yok, (nasıl altmış fakir doyuracak?)"
" Öyleyse, dedi, ona ben yardım
edeyim. Şu bir arak hurmayı al götür!"
"- Ey Allah'ın Resülü, dedim,
diğer bir arak'ı da ben verip ona yardım edeyim."
" Güzel söyledin, dedi, git
bunlarla ona bedel altmış fakiri doyur. Sonra da (eski nikâhınla)
amcaoğluna dön!"
Râvi bir arakın altmış sa'
miktarında bir ölçek olduğunu belirtti. !" (KÜTÜB-I SİTTE /816)
Ali İbnu Ebî Talib (radıyallahu
anh) anlatıyor: "Ey iman edenler, siz Peygambere mahrem bir şey
arzetmek istediğiniz vakit bu mahrem konuşmanızdan evvel sadaka verin.
Bu sizin için daha hayırlı, daha temizdir. Fakat bulamazsanız Şüphe
yok ki Allah çok mağfiret edici, çok esirgeyicidir" (Mücâdele, 12)
meâlindeki ayet nazil olduğu zaman Hz. Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm) bana:
" (Bu sadakanın) bir dinar
olmasına ne dersin?" diye sordu. Ben:
"- Bu miktar çoktur, tâkat
getiremezler" dedim.
" Yarım dinara ne dersin?"
dedi.
"- Ona da takat getiremezler"
dedim.
" Öyleyse ne kadar o1sun?"
dedi.
"- Bir kıl (ağırlığında altın)
miktarı" dedim.
" Sen de pek parasızsınl" dedi.
Bunun üzerine şu âyet indi:
"Mahrem konuşmanızdan evvel
sadakalar vereceğinizden korktunuz mu? Çünkü işte yapmadınız. (Bununla
beraber) Allah sizin tevbelerinizi kabul etti. O halde namazı kılın.
Zekatı verin. Allah ve Peygamberine (diğer emirlerinde de) itaat edin.
Allah ne
yaparsanız hakkıyla
haberdârdır" (Mücâdele,13).
Hz. Ali (radıyallahu anh) der
ki: "Allah, benim sebebimle bu ümmetin mükellefıyetini hafıfletti.”
(KÜTÜB-İ SİTTE /817)
Hz. Ali (radıyallahu anh) der ki:
"Bu âyet ile benden başkası amel etmedi." (KÜTÜB-İ SİTTE /818)
İstanbul
-12.11.2004
http://sufizmveinsan.com
|