MÜMTAHİNE SURESİ
Hz. Aişe (radıyallahu anhâ)
anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) kadınlarla biatı (elle
musafaha etmeden) sözle yapıyor ve şu âyette belirtilen şartları
koşuyordu: "Allah'a hiçbir şeyi eş tutmamaları, hırsızlık yapmamaları,
zinâ etmemeleri, evlâtlarını öldürmemeleri, elleriyle ayakları
arasında bir iftira düzüp getirmeleri, (emredilecek) herhangi bir
iyilik hususunda sana âsi olmamaları.." (Mümtahine,12). Hz.Peygamber
(aleyhissalâtu vesselâm)'in eli, mâlik olmadığın hiçbir kadının eline
asla değmedi. Kadınlar, bu şartları kendi sözleri ile ikrar edince,
Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm): "Artık gidin, sizinle biat
ettik" derdi (ve musafahada bulunmadan onlarla biatını tamamlardı).
Hayır, Allah'a yemin olsun, asla onun eli hiçbir kadının eline
değmedi. Fakat kadınlarla sözle biat akdi yaptı." (KÜTÜB-İ SİTTE /826)
İbnu Abbas (radıyallahu
anhümâ), (kadınlar biatıyla ilgili âyette geçen), "Herhangi bir iyilik
hususunda sana âsi olmasınlar" şartı hakkında şunu söylemiştir: "Bu,
Allah'ın kadınlara Mümtahine 3.)koşmuş bulunduğu bir şarttır."
(KÜTÜB-İ SİTTE /827)
SAFF SURESİ
Abdullah İbnu Selâm (radıyallahu
anh) anlatıyor: "Kendi aralarında müzâkere eden bir grup Ashâbın
arasında oturuyordum.
"Keşke, diyorlardı Allah nazarında
hangi amelin daha muteber olduğunu bilsek de onu yapsak." Bunun
üzerine şu meâldeki ayet nazil oldu: "Göklerde ne var, yerde ne varsa
hepsi Allah'ı tesbih ve tenzih etmektedir. O, gâlib-i mutlaktır,
yegane hüküm ve hikmet sahibidir. Ey imân edenler, yapamayacağınız
şeyi niçin söylersiniz? Yapamayacağınızı söylemeniz, en şiddetli bir
buğzu (davet etmiş olmak) bakımından Allah indinde büyüdü" (Saff,
1-3). Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) yanımıza gelerek vahyi
okudu." (KÜTÜB-İ SİTTE /828)
CUM'A SURESİ
Hz. Câbir (radıyallahu anh)
anlatıyor: "Biz Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'le birlikte
namaz kılarken yiyecek maddesi taşıyan bir kervan geldi. Cemaatte
bulunanlar, (camiyi bırakıp) kervanı karşılamaya koştular. Câmide on
iki kişi kaldı. Hz. Ebu Bekir ve Ömer (radıyallahu anhümâ) kalanlar
arasındaydı. Bu durum üzerine şu âyet nâzil oldu. (meâlen): "Onlar bir
ticâret, yahud bir oyun, bir eğlence gördükleri zaman ona yönelip
dağıldılar. Seni ayakta bıraktılar. De ki: Allah nezdindeki (sevab,
mü'minler için) eğlenceden de, ticâretten de hayırlıdır. Allah, rızık
verenlerin en hayırlısıdır" (Cum'a, 11) (KÜTÜB-İ SİTTE /829)
İstanbul
-26.11.2004
http://www.sufizmveinsan.com/
|