İbnu Mes'ud (radıyallahu anh), Necm
suresinde geçen, "İki yay kadar, yahud daha yakın oldu"; keza, "Onun
gördüğünü kalb yalan çıkarmadı"; keza, "Andolsun ki, O, Rabbinin en
büyük âyetlerinden bir kısmını görmüştür" (Necm, 9, 11, 18)
âyetlerinde Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'in Cibril
(aleyhisselam)'i altı yüz kanadıyla gördüğüne işaret bulunduğunu
söylemiştir. (KÜTÜB-İ SİTTE /797)
Müslim merhum bir rivayetinde:
"Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm), Cebrâil'i aslî süretinde gördü"
demiştir." (KÜTÜB-İ SİTTE /798)
Tirmizî'nin İbnu Abbas
(radıyallahu anhümâ)'tan kaydettiği bir rivayette, İbnu Abbas:
"Muhammed Rabbini gördü" der. İkrime (kendisine): "Allah, Kur'ân-ı
Kerim'de (mealen): "Gözler onu idrak edemez" (En'am, 103) demiyor mu?"
diye sorunca: "Amma da yaptın, bu görme işi, Cenâb-ı Hakk kendi nuru
ile tecelli ettiği zaman bunu göremez demektir. Resülullah
(aleyhissalâtu vesselâm) ise Rabbini iki sefer görmüştür" açıklamasını
yapar." (KÜTÜB-İ SİTTE /799)
Şa'bi anlatıyor: İbnu Abbas
(radıyallahu anhümâ), Arafat'ta Ka'b'la karşılaştı. Ka'b'a birşeyle
sordu. Bunun üzerine Ka'b öyle bir tekbir getirdi ki, dağlarda
yankılar yaptı. İbnu Abbas (radıyallahu anhümâ) dedi ki: "- Biz Benî
Haşim'deniz!" Ka'b da:
" Allah rü'yeti ile kelâmını Muhammed ile Musa (aleyhimasselat
vesselam) arasında taksim etti. Musa'ya Allah iki kere konuştu.
Muhammed (aleyhissalâtu vesselâm) de Mirac'ta Allah'ı iki kere gördü."
Mesrük der ki: "Hz. Aişe (radıyallahu anh)'nin yanına girdim ve
"Muhammed Rabbini gördü mü?" diye sordum. Bana:
" Öyle bir şey söyledin ki, (korkudan) tüylerim kabardı (diken diken
oldu)" dedi.
" Ağır olun, (hemen reddetmeyin) deyip şu meâldeki âyeti okudum:
"Andolsun ki O, Rabbinin en büyük âyetlerinden bir kısmını görmüştür"
(Necm,18).
Buna şu cevabı verdi:
"Bu âyet seni nereye götürmüş`? (Âyeti anlamakta hata etmişsin, âyette
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın gördüğü belirtilen şey) Cibril
(aleyhisselam)'dir. Sana kim: "Muhammed Rabbini görmüştür" derse veya
"Emredildiği tebligattan bir şey gizlemiştir" derse veya "Allah'ın
gayb ilan ettiği şu beş şeyi bildiğini söylerse: "Kıyametin ilmi
şüphesiz ki Allah'ın nezdindedir. Yağmuru O indirir. Rahimlerde olanı
O bilir. Hiçbir kimse yarın ne kazanacağını bilmez. Hiçbir kimse hangi
yerde öleceğini bilmez..." (Lokman, 34) bilki en büyük iftira ve
yalanda bulunmuştur. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın, âyette
bahsedilen rü'yeti Cebrail'le ilgilidir. Efendimiz'in gördüğiü şey,
Cebrail'dir. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) Cebrâil
(aleyhisselam)'i altı yüz kanadıyla fıtrî suretinde ancak iki defa
görmüştür: Bir defasında Sidretü'l-Müntehâ'da, bir defesında da
(Mekke'nin aşağısında) Ciyâd denilen yerde, ufku (her cihetiyle
semayı) kaplamış vaziyette." (KÜTÜB-İ SİTTE /800)
İbnu Abbas (radıyallahu anhümâ),
"Allah'ı bırakıp taptığınız Lât'ın, Uzza'nın ve (bunların) üçüncüsü
olan diğer Menât'ın (herhangi bir şey hakkında zerrece kudretleri var
mı? Bize haber verin" (Necm, 19-20) meâlindeki âyet hakkında şu )
açıklamayı yaptı: "Lât (Ka'be'yi ziyarete gelen) hacılara (yağ ile)
sevik (denen yiyeceği) karıp hazırlayan bir adamdı." (KÜTÜB-İ
SİTTE /801)
İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ)
demiştir ki: "Ebü Hüreyre (radıyallahu anh)'nin şu rivayete temas
ettiği şeyden Lemem'e daha ziyade benziyenini görmedim: "Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm) buyurdu ki: "Allah âdemoğluna zinâdan
nasibini yazmıştır. Bu mutlaka ona ulaşacaktır: "Gözlerin zinâsı
nazardır, dilin zinâsı konuşmaktır. Nefis de temenni eder ve iştah
duyar. Ferc de bunu tasdik veya tekzib eder." (KÜTÜB-İ SİTTE /802)
Yine İbnu Abbâs (radıyallahu anh),
"(O güzel hareket edenler), lemem hâric olmak üzere günahın
büyüklerinden ve fuhuşlardan kaçınanlardır" (Necm, 32) meâlindeki aynı
âyet hakkında Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın şöyle buyurduğunu
rivayet etmiştir: "Ey Rabbim, sen affedicisin, hepsini affet, küçük
günah işlemeyen kulun yoktur." (KÜTÜB-İ SİTTE /803)
İstanbul
-22.10.2004
http://sufizmveinsan.com
|