Resulullah
(s.a.v) Mekke’yi fethedince Mekke’de bulunan yüz kırk
putu ve Beyt-i Şerif’in etrafındaki yüz altmış putun hepsini
alt üst ettiler. Beyt-i Şerif’in içinde taştan, büyük ve
Hayber kapısından daha ağır bir put kaldı. Bu putu zincir ve çiviler
ile tavana ve duvarlara bağlamışlardı.
Resûl-i
Ekrem Hazretleri, Kâ’be-i Şerif’e girip Hazreti Ali’yi çağırdı.
-Yâ Ali! Omzuma çık, bu putun bağlarını kopar, buyurdu.
Hazreti Ali:
-Yâ
Resûlullah! Ben kim oluyorum ki, mübarek omzunuza
ayağımı koyayım. İşte benim vücudum, başım ve gözüm
sizin emrinizdedir. Siz benim üzerime basın, bu işi nasıl arzu
ederseniz öyle yapın, dedi.
Resûl-i Ekrem Hazretleri:
-
Yâ Ali! Sen benim gayret, Hamiyyet, Nübüvvet ve Risalet yükümü
çekecek kuvvette değilsin. Eğer ben gayret ve hamiyyet ile ayağımı
yedinci kat göğe koysam, gökler ve yerler ayağımın altında
mahvolur, buyurdu.
(Hadis-i şerifler ile Hazreti Ebû Bekr’in (r.a) Resûlullah’ı
(s.a.v.) bir miktar omzunda götürdüğü sabit olmuştur. Ateşin
mumu erittiği gibi, bu haber, Rafızilerin, Hazreti Ebû Bekir’e
olan buğzlarını eritir.)
Sonra
Hazreti Ali (r.a) Resûl-i Ekrem’in emrine uyarak, mübârek omzuna
bastı. Bir eliyle o putu zincirler ve çivilerden ayırıp attı. Habîb-i
Kibriya Hazretleri:
- Yâ Ali! Yaptığın işi mertçe yaptın, buyurdu.
Hazreti Ali :
- Yâ Resûlullah! Şu bulunduğum makama emir buyurursan, bu anda
Ay’ı ve Güneş’i gökyüzünden çekerim, dedi.
Alıntı:
DÖRT BÜYÜK HALİFE
Bedir Yayınevi-2.Baskı
Seyyid Eyyûp Bin Sıddık
Sayfa:294
İstanbul
- 11.03.2003
http://gulizk.com
|