Ebu
Sa'idi'l-Hudri radıyallahu anh anlatıyor: "Bir adam Resûlullah
aleyhissalâtu vesselâm'a gelerek: "Kardeşim ishal oldu (ne yapayım?)"
diye sordu. Aleyhissalatu vesselam: "Ona bal (şerbeti) içir!" ferman
buyurdu. Adam içirdi. Bilahare aynı şahıs tekrar gelip: "Ben bal
(şerbeti) içirdim. Ancak, bu onun ishalini artırmadan başka bir şeye
yaramadı" dedi. (Adam bu gidip gelmeleri) üç kere tekrar etti. Sonunda
Aleyhissalatu vesselam: "Allah doğru söyledi. Kardeşinin karnı yalan
söyledi (hata etti)" buyurdu. Sonra bir kere daha içirdi. Bu sefer
kardeşi iyileşti." ( KÜTÜB-İ SİTTE /3956)
Ebu
Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm
buyurdular ki: "Ölüm dışında hiçbir hastalık yoktur ki çörek otunda
onun için bir deva bulunmasın." ( KÜTÜB-İ SİTTE /3957)
Sa'd İbnu
Ebi Vakkas radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu
vesselâm buyurdular ki: "Kim her sabah acve hurmasından yedi tane
yerse o gün geceye kadar ona ne zehir ne de sihir zarar verir." (
KÜTÜB-İ SİTTE /3958)
Hz.
Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm
buyurdular ki: "(Medine'nin Necd cihetinde yer alan) Aliye acvesinde
şifa vardır. O sabahın ilk vaktinde (yenirse) panzehirdir." ( KÜTÜB-İ
SİTTE /3959)
Said İbnu
Zeyd radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm
buyurdular ki: "Mantar kudret helvası cinsindendir. Suyu göze
şifalıdır." ( KÜTÜB-İ SİTTE /3960)
Tirmizi'de Ebu Hüreyre radıyallahu anh'tan gelen bir rivayete göre,
Halk: "Mantar toprağın çiçek hastalığıdır" demiştir. Resûlullah
aleyhissalâtu vesselâm şöyle söylediler: "Mantar (Allah'ın Beni
İsrail'e in'am ettiği kudret helvası denen) menn'dendir. Suyu göz için
şifadır. Acve (denen hurma cinsi) cennettendir ve zehire karşı
şifadır." Ebu Hüreyre ilave eder: "Ben üç veya beş veya yedi mantar
aldım, onları sıkıp suyunu bir şişeye koydum. Gözü hasta olan bir
cariyeme tatbik ettim. İyileşti." ( KÜTÜB-İ SİTTE /3961)
Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın zevcelerinden birine hizmet eden
Selma adında bir kadın anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'a
bir yara veya bir bere gelecek olsa, bana emrederdi, onun üzerine kına
koyardım." ( KÜTÜB-İ SİTTE /3962)
Esma
Bintu Ümeys radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu
vesselâm bana: "Ne ile (barsaklarını) yumuşatıyorsun?" diye sordu.
Ben: "Şübrüm ile!" dedim. "Hararet de hararet!" buyurdu. Bunun üzerine
ben, sonra sena otunu müshil olarak kullandım. Resûlullah
aleyhissalâtu vesselâm (bunu öğrenince):
"Eğer ölüme karşı şifa taşıyan bir şey olsaydı bu, mutlaka sena'da
olurdu" buyurdu"( KÜTÜB-İ SİTTE /3963)
Ümmü Kays
Bintu Mihsan radıyallahu anha anlatıyor: "Ben küçük bir oğlumla
birlikte Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın huzuruna girdim. (O
sırada boğazındaki hastalığı sebebiyle çocuğa (i'lâk denen) tedavi
uygulamıştım.
"Çocuklarınızın boğaz hastalığını niye i'lak usulüyle (elle sıkarak)
tedavi ediyorsunuz? Size şu ûd-u Hindi'yi (Kust-u Hindi) tavsiye
ederim. Zira onda yedi türlü şifa vardır. Zatü'l-cenb'in ilacı
ondadır. Boğaz hastalığına karşı burna damlatılır. Zatü'l-cenb'e karşı
ağızdan verilir."
Zühri merhum der ki: "(Resulullah) bize (ilacın fayda vereceği) iki
şeyi açıkladı, ama beşini açıklamadı." ( KÜTÜB-İ SİTTE /3964)
İbun
Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm
buyurdular ki: "İsmid'i kullanmaya devam edin. Zira o, sürmelerinizin
en hayırlısıdır. Görmeyi parlatır, saçı bitirir." Resûlullah
aleyhissalâtu vesselâm sürme çekince önce üç kere sağ gözüne çekerdi,
onunla başlar, onunla bitirirdi. Sol gözüne de iki kere çekerdi." (
KÜTÜB-İ SİTTE /3966)
Rafi İbnu
Hadic radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm
buyurdular ki: "Hararet, cehennemden bir kabarmadır. Hararetinizi
(soğuk) su ile soğutunuz." ( KÜTÜB-İ SİTTE /3967)
Tirmizi'nin Sevban radıyallahu anh'tan yaptığı bir rivayet şöyledir:
"(Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Size humma isabet
ederse, humma ateşten bir parça olduğu için, derhal su ile söndürsün.
(Şöyle ki:) Akmakta olan bir nehrin içine girsin Akıntıyı karşısına
alıp dursun ve sabah namazından sonra ve güneşin doğuşundan önce şu
duayı yapsın: "Allah'ın adıyla! Ey Allah'ım, kuluna şifa ver ve
Resûlün Hz. Muhammed'in sözünü doğrula!"
Nehre üç gün, üç kere bansın. Üçte şifa bulamazsa, beş, yedi, dokuz
(gün)e kadar çıksın. Zira humma Allah'ın izniyle dokuz (gün)ü tecavüz
etmez (şifa hasıl olur)." ( KÜTÜB-İ SİTTE /3968)
İbnu
Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm
buyurdular ki: "Cibril aleyhisselam bana, bir ilaç öğretti. Bu bütün
hastalıklara devadır. Ayrıca dedi ki: "Ben bu ilacı Levh-i Mahvuz'dan
istinsah edip yazdım." (İlacı şöyle tarif etti:) "Dam üzerinden
akmayan yağmur suyundan temiz bir kaba alırsın. Üzerine Fatiha
suresini yetmiş kere okursun. Bir o kadar da Ayetü'l-Kürsi'yi, bir o
kadar kul eûzü bi-Rabbi'n-Nas'ı, Lâ-ilâhe İllallâhu vahdehu lâ şerike
leh. Lehül mülkü ve Lehül hamdü yuhyi ve yümit ve hüve hayyun lâ
yemutu bi-yedikel hayr ve hüve ala külli şey'in kadır'i okur. Sonra
yedi gün oruç tutar ve her gün bu su ile orucunu açar."
Rezin ilavesidir. Kaynağı bulunamamıştır. Cami'u'l-Usûl muhakkakki
Abdulkâdir el-Arnavud: "Zayıflık veya mevzuluk alameti gözükmektedir"
der. ( KÜTÜB-İ SİTTE /3969)
Hz.
Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm
buyurdular ki: "Telbine (denen sütlü çorba) hastanın kalbini
dinlendirir, hüznün bir kısmını götürür." ( KÜTÜB-İ SİTTE /3970)
İstanbul -
23.12.2003
http://gulizk.com
|