RESULULAH’IN VASFETTİĞİ İLAÇLAR   II


Yine Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, aile halkından birine humma (rahatsızlığı) gelince hamurdan çorba yapılmasını emrederdi ve çorba yapılırdı. Sonra hastalara emrederdi ve onlar da ondan ağır ağır içerlerdi. Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm der di ki:
"Çorba hüzünlü kimsenin kalbini takviye eder, hastanın kalbinden elemi çıkarır, tıpkı birinizin, su ile yüzünden kiri çıkarması gibi." ( KÜTÜB-İ SİTTE /3971)

Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Ureyne kabilesinden bir grup insan Medine'ye gelmişti. Burası sıhhatlerine iyi gelmedi, hastalandılar. Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm da onları sadaka develerinin bulunduğu yere gönderdi ve:
"Sütlerinden ve bevillerinden için!" emir buyurdu. Onlar da içtiler ve iyileştiler." (KÜTÜB-İ SİTTE /3972)

İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Şifa üç şeydedir:
Bal şerbeti.
Kan aldırma.
Ateşle dağlama.
Ancak ümmetimi dağlamaktan menediyorum."
Bir rivayette: "Balda, hacamat olmada şifa vardır." denmiştir." ( KÜTÜB-İ SİTTE /3973)

Yine İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Kendisiyle tedavi olduğunuz şeylerin en hayırlısı sa'ut (burun damlası), hacamat (kan aldırma), ledûd (ağızdan damlatma) ve meşiyy (müshil içmedir.)" ( KÜTÜB-İ SİTTE /3974)

Zeyd İbnu Erkam radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, zâtülcenb hastalığının tedavisinde zeytinyağı ve vers'i methederdi."
Katâde derdi ki: "Zeytinyağı ağzın, hastalık hissedilen tarafından içirilirdi." Bir rivayette: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm bize, zâtülcenbten kustu'l-bahri ve zeytinyağı ile tedavi olmamızı emrederdi" denmiştir. ( KÜTÜB-İ SİTTE /3975)

İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "İki şeyde ne çok şifa vardır: Sabır ve süfâ." ( KÜTÜB-İ SİTTE /3976)

İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm hacamat oldu ve hacamatı yapan doktora ücretini ödedi ve ayrıca burun damlası da kullandı." ( KÜTÜB-İ SİTTE /3977)

Sehl İbnu Sa'd radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm Uhud savaşı sırasında yaralanınca, Hz. Fatıma radıyallahu anha, mübarek yüzlerinden kanı yıkamaya başladılar. Ali de Fatıma radıyallahu anhüma'ya su döküyordu. Fatıma radıyallahu anha suyun kanı gittikçe artırdığını görünce bir parça hasır aldı. Onu yakıp iyice kül haline gelince yaraya bastı. Böylece kan da durdu." ( KÜTÜB-İ SİTTE /3979)

Vail İbnu Hucr radıyallahu anh anlatıyor: "Târık İbnu Süveyd el-Cu'fi radıyallahu anh, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'a hamr (alkollüler) ile tedavi hususunda sordu. Aleyhissalatu vesselam onu bundan men etti ve:
"Hayır! O, deva değil, derttir!" buyurdu." ( KÜTÜB-İ SİTTE /3980)

Ebu Keşbe el-Enmâri radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm başından ve iki omuzu arasından hacamat olur ve:
"Kim bu kandan akıtırsa, herhangi bir hastalık için, bir başka ilaçla tedavi olmasa da zarar görmez!" buyururdu." ( KÜTÜB-İ SİTTE /3983)

Tirmizi şu ziyadede bulunur: "(Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm) ayın onyedisinde, ondokuzunda ve yirmi birinde hacamat olurdu." ( KÜTÜB-İ SİTTE /3985)

İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Haccm ne iyi kuldur; (fazla) kanı giderir, beli hafifletir, gözü parlatır." İbnu Abbas der ki: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm Miraç gecesinde, meleklerden mürekkeb bir cemaate her uğrayışında: "Hacamat olmaya devam et! Ümmetine de hacamat olmalarını emret!" derlerdi." ( KÜTÜB-İ SİTTE /3987)

İstanbul - 30.12.2003
http://gulizk.com


Üst Ana sayfa e-mail