Değerli okurlar;
Şeyhu’l Ekber Muhyiddin İbn Arabî hazretlerinin (H.560
638/M.1164-1240) RİSALELER’ini (kitapçıklarını)
KİTSAN yayınevi bir araya toplayarak; üç ciltte , toplam
yaklaşık bin sayfalık kitap olarak yayımlamış bulunmaktadır.
Eserin önemine binaen
konularla ilgili can alıcı, açıklayıcı, düşündürücü ifadeleri
idrakimiz ölçüsünde , aslına sadık kalmak kaydıyla siz kıymetli
okurlarımıza aktarmak istedik. Gerçekten her birinin üzerinde uzun
uzun düşünülmesi gereken bu ifadeleri cilt ve sayfa numaralını da
vererek ulaştırıyoruz. Bu cümlelerle ilgili kitap içerisinde geniş
açıklamalar bulmak mümkündür. Onun için size ulaştırılan bu
kısımları RİSALELER’in reklamı gibi kabul edip ,
eserin tamamını okumanızı acizane öneririz.
Başta KİTSAN
yayınevi adına Remzi GÖKNAR Bey’e hem hizmetleri hem de
sayfamızda bu kısımlarının yayımlanmasına izin verdiği için , ayrıca
bu tip eserlerde pek rastlanmayan sade ve anlaşılır tercümeyi
gerçekleştiren Vahdeddin İNCE Bey’e ve emeği geçen her kese
teşekkürlerimizi sunar, başarılı çalışmalarının devamını dileriz.
Cenabı Hak’tan ; okumamızı, idrak etmemizi ve yaşamamızı nasip
etmesini niyaz ederiz.
Saygılarımızla…
sufizmveinsan
hamdicenik@hotmail.com
Sakın bilmediğin bir
şeyin ardına düşme. Doğrusu kulak, göz ve kalp bunların hepsi o
şeyden sorumlu olur. (İsra-36)
Şeyh; Batında Kutb’ul
Azam Şeyh Abdülkadir Geylanî Hz. İle görüştüğünü , Hızır as. ile de
hususi arkadaşlığı olduğunu beyan etmiştir. (1/22)
Ruh İbn Arabî’ye göre
hayvâni bir mahluktur. (1-25)
Allah bütün inanç
sistemleri içinde sadece bir inanç sistemi tarafından kuşatılmaktan
, sınırlandırılmaktan yücedir, geniştir. (1-29)
Sayı ismiyle zahir
olduğu zaman zatıyla zahir olmaz; kendine özgü mertebesi hariç. Bu
mertebe vahdaniyet makamıdır. Bu makamın dışındaki bir mertebede
zatıyla zahir olduğunda , ismiyle zahir olmaz. (1-36)
İnsanlara onların
akıllarının kapasitesini gözeterek hitap ediniz.Hadis-(1-38)
Bir farzı veya sünneti
ikame eden bir kimsenin bu ameli yerine getirmesinin sebebi, sevap
talep etmekse, sen nefsini böyle bir amelle meşgul etme. (1-41)
Bir kısmına iman ederiz
ama bir kısmına inanmayız diyenler ve bunlar arasında bir yol tutmak
isteyenler… Nisa Sûresi-150. (1/45)
İşte gerçekten kâfirler onlardır. Nisa Sûresi -151. (1/45)
Kim onlarla , tasavvufî
hakikatlerin ehli ile beraber oturursa ve onların ortaya koydukları
hakikatlerin bazısını inkar ederse , Allah îman nurunu onun
kalbinden söküp alır.(1/45)
Bana kadir gecesi
gösterildi. İki adam saç baş olup kavga ettiler. Bunun üzerine kadir
gecesi kaldırıldı. Hadis (1-46)
Allah’ın kendisini
vasfettiği gibi seni de alim , irade eden vb. sıfatlarla vasfetmiş
olmasına aldanmayasın. Bilesin ki hayvanlar da işitirler , görürüler
ve irade ederler. (1-59)
Müşahede, bizzat görme
ile desteklenmedikçe gaibden îmanın bir faydası yoktur. Ancak o
zaman îmana şüphe sızmaz. (1-64)
Ve her şeyi bir bir
saymıştır. (Cin Sûresi-28) Bu âyette yüce Allah’ın geçmişte olan ,
şu anda olmakta olan ve gelecekte olacak bütün esmalar/isimleri
kuşattığına işaret ediyor. (1-65)
Hak teala her şeyi bir
bir saydığına ve sen de sayılan şeylerden biri olduğuna göre , O’nun
koruması ve denetimi altındasın. (1-66)
Eğer ulûhiyet sırrını ,
her ibadet eden kişi , mabudunda , yani, mabuduna ibadet ettiği
esnada görmeseydi , O’na ibadet etmezdi.
Sapık kimsenin sapmasının nedeni , ulûhiyeti ilah olmayana nispet
etmesidir. O söz konusu mabuda ibadet ederken ulûhiyet sırrına
ibadet etmiştir ve bu da sadece yüce Allah’a ait bir niteliktir.
Çünkü yüce rabbimiz bu sırrın etkisini o mabuda yansıtmamıştır.
İlahınız tek bir ilahtır. O’ndan başka ilah yoktur. Bakara
Sûresi-163 (1-68)
Rahman ismi , Allah
ismi hariç bütün güzel isimleri kapsar.
Allah her şeyi cem ettiği, Rahman da alemin hakikatlerini ve alemde
bulunan şeyleri cem ettiği için “dünyada ve ahirette
rahmandır” denilmiştir. (1-70)
Savaşı bize niçin
yazdın?.. Nisâ Sûresi-77 ; ifadesi, düşünce yoluyla Allah’tan bilgi
talep etmek ve karanlık şüpheyi geri çevirmek içindir. (1-72,73)
Ey Âdem oğlu; Eşyayı
senin için yarattım , Seni de kendim için yarattım. Senin için
yarattığım şeyler uğruna benim için yarattığımı kirletme.
Tevrat.
(1-76)
O’ndan başkası
“O” nu teklikte göremez. (1-84)
O olmasaydı biz
olmazdık. Ama bizim olmamamız yüce Allah’ın olmamasını
gerektirmez.(1-88)
İkilik hal gibi bir
şeydir ve mevcut değildir. Çünkü hakikat onu yok eder veya imkan
vermez. Ama yok da değildir, çünkü hak onu ispat etmektedir.(1-89)
Rabbim!. Beni yalnız
bırakma! Sen, varislerin en hayırlısısın. (Enbiya-89) Bu talepte
bulunmasının nedeni, kendisinden sonra işin rabbine döneceğini ve
bunun rabbinin kendisini halife kılmasının bir karşılığı olduğunu
bilmesidir. (1-91)
İki elimle yarattığıma
secde etmekten seni men eden nedir? (Sad-75) Bu ayette yüce Allah
Adem’den söz ederken iki elini birden zikrediyor. Çünkü bugün
her sebep o kutsal ele niyabeten , onun adına hareket etmektedir.
İsa as. : Bedenim
babamın kızının oğludur. Ben babamın,annemin ve ikisinin oğlunun
ruhuyum. (1-93)
Vahdaniyetin aynısı
zahir açısından sayıların içinde söndürülmüş , örtülmüş olmasıdır.
(1-969)
Varlık aleminde ne
varsa canlıdır. Çünkü varlık aleminde bulunan her şey Allah’ı hamd
ile tesbih eder. Bir canlı da ancak tesbih edebilir. O halde hayat
sırrı bütün varlıklarda mevcuttur. (1-96)
Esmalar/İsimler
açısından Allah, sıfatların taşıdığı anlamlar açısından zat
konumundadır. (1-105)
Günah işleyen bir kimse
“Ey Allah! Beni bağışla”, dediği zaman calalet (Allah ismi) Gaffar
ismine naiblik (Vekil, birinin yerine geçen-Nöbet bekleyen)
etmektedir. Bu isteğe cevap olarak ancak “Gaffar” isminin anlamı
çerçevesinde karşılık verilir. (1-106)
İlmin başlangıcı Allah
bilmek, gayesi de aynen görmektir. (1-107)
Her Şeyin gölgesi
vardır. Allah’ın gölgesi de Arş’tır. (1-108)
Zahir arş rahmanın gölgesidir. İnsani arş, Allah’ın gölgesidir.
(1-108)
Yansıtan: Hamdi Cenik
İstanbul -20.08.2005
http://sufizmveinsan.com
|