MUHYİDDÎN İBN ARABİ Risaleler’den alıntılar

8. Bölüm


Bir Tevbe genel olmuyorsa, o Tevbe değil, terktir, bu yüzden itibar edilmez ve Allah da bunu Tevbe olarak kabul etmez. (2-171)

Fenadan sonra olan bekaya itibar edilmez.
Beka vermeyen hiçbir fenaya itibar edilmez. (2-171,172)

Musibete karşı sabretme,seni, bu belayı kaldırması için Allah’a dua etmeye yöneltmiyorsa , ona itibar edilmez. (2-171,172)

Şeriatın bir hükmüne iman ederken içinde onun aksini tercih etme eğilimini bulabiliyorsan , bu imana itibar edilmez. (2-172)

Bir şükür beraberinde daha fazla şükrü doğurmuyorsa ona itibar edilmez. (2-173)

Bir özgürlük seni Allah’a köle olmaktan müstağni kılıyorsa,ona itibar edilmez. (2-173)

Eğrilikte görülmeyen doğruluğa itibar edilmez.Yayın eğriliği gibi . Nitekim  bütün eğri cisimlerin eğrilikleri aslında onların doğrulukları demektir. (2-173)

Sınama aracı olmayan belaya itibar edilmez. (2-173)

Ahlaktan yoksun tasavvufa itibar edilmez.
Tahkik makamı , çoklukta teklik düşüncesini vermiyorsa, ona itibar edilmez.

Hizmetsiz hürmete itibar edilmez.
Hürmetsiz hizmete de itibar edilmez

Azıksız yolcunun peşinden gidilmez. (2-175)

Keşif yoluyla Allah’ın tuzağından emin olmakla ilgili olarak gelen müjdeye itibar edilmez.

Tevhitte artışa itibar edilmez.

Dilini susturan , ama işaretlerle konuşan kişinin suskunluğuna itibar edilmez. (2-176)

O namazında yolculuğa çıkmış, sen de zihninde onun peşinden gittiği yere gitmişsin. Aranızda ne fark var? Nerede Allah!...

Sana zahirini göstermeyen batına itibar etme!.. (2-177)

Allah’ın takdir ettiği her şeye rıza göstermeye itibar edilmez. (2-178)

Edep, ilimle ameli birlikte barındırmıyorsa , ona itibar edilmez.

Haktan başkasıyla sohbete itibar edilmez.

İlahi bir şühut, sergiledikleri azamet itibariyle mahlukatı tazim etme duygusunu sana vermiyorsa, ona itibar edilmez. (2-179)

İnsanların zararından kurtulmak için istenen uzlete itibar edilmez.
Ama insanların kendisinin zararından kurtulması için kişinin istediği uzlete itibar edilir.

Korkunun sebebi zat değilse , ona itibar edilmez.
Basiretsizlikten kaynaklanan umuda itibar edilmez.

Bir tevekkülde Hak vekil değilse , ona itibar edilmez.

Bir makamın senin üzerinde hükmü kalırsa , ona itibar edilmez. (2-180)

Senden istifade ettiği şeyden dolayı seninle arkadaşlık edene itibar etme.

Allah için seninle arkadaşlık edene güven, itibar et.
Allah için arkadaşlık ettiğinin belirtisi sana nasihat etmesi ve açıklandığı zaman hakkı kabul etmesidir. Şayet kabalığı varsa dahi , bunun, ona veya sana mutlaka bir faydası vardır.

Varlıkta hiçbir hal yoktur ki, bütün ilahi isimlerin onda bir hükmü olmasın,ona yönelik bir nazarı olmasın.

Furkan (hak ile batılı ayırma) ile sonuçlanmayan takvaya itibar edilmez.

Sana zorluklardan çıkış yolu sağlamayan takvaya itibar edilmez.

Senin gerçekleştirdiğin zikri, hakkın senin zikrini dinlemesi ile sonuçlanmıyorsa , buna itibar edilmez. (2-182)

Bir kimse isimlerin ilminin kendisine verildiğini sanıyorsa, ama kendinde etki gücünü bulamıyorsa , bu bağışa itibar edilmez. (2-183)

Külliliğin bakımından hemen Ona secde et, bütün alemin secdeleri olarak.O zaman secdende bütün alemin secdelerinin hakikatlerini  ifa ettiğini göreceksin. Eğer bu gerçeği göremezsen secde etmemişsin demektir.

O , külli secdede her secde edenin dilinden sana seslenir.

Özel secde ancak namazda kabul olur, ki bu kalbin secdesidir.Her kalbin secdesi de bilgisi ile sınırlıdır.  Bilgisi de kendisine hakkın tecelli etmesi miktarıyla sınırlıdır. Bu iki secde , elbiseleri çıkarmak, kevni atmaktır. Aksi takdirde çokluğun varlığı ile birlikte özel secdeler nasıl sahih olabilir?... (2-188)

Kevnde canının çektiği her şeye aşık ol; O, bunu kıskanmaz. Nefsine aşık olma , bunu kıskanır. Çünkü sen , zatınla maşuka tekabül edersin, O ise seni onun için ister. (2-189)

Mahlukla birlikte rahatlık yoktur. (2-189)

Kim, bir aşık gibi dünyaya iltifat eder bağlanırsa,bunun neticesinde dininden bir şey alınırsa, ondan cennetteki yüz derece gizlenir ve cehennemde ki yüz dereke onun için hazırlanır. (2-189)

O’nu bilme hususunda ruhunun payına düşeni verdiğin gibi, O’na ibadet etme hususunda bedeninin payına düşeni de ver. (2-190)

Yansıtan: Hamdi Cenik
hamdicenik@hotmail.com
İstanbul -
15.11
.2005
http://sufizmveinsan.com

 


Üst Ana sayfa e-mail