Bir Tevbe genel
olmuyorsa, o Tevbe değil, terktir, bu yüzden itibar edilmez ve Allah
da bunu Tevbe olarak kabul etmez. (2-171)
Fenadan sonra
olan bekaya itibar edilmez.
Beka vermeyen hiçbir fenaya itibar edilmez. (2-171,172)
Musibete karşı
sabretme,seni, bu belayı kaldırması için Allah’a dua etmeye
yöneltmiyorsa , ona itibar edilmez. (2-171,172)
Şeriatın bir
hükmüne iman ederken içinde onun aksini tercih etme eğilimini
bulabiliyorsan , bu imana itibar edilmez. (2-172)
Bir şükür
beraberinde daha fazla şükrü doğurmuyorsa ona itibar edilmez.
(2-173)
Bir özgürlük seni
Allah’a köle olmaktan müstağni kılıyorsa,ona itibar edilmez. (2-173)
Eğrilikte
görülmeyen doğruluğa itibar edilmez.Yayın eğriliği gibi . Nitekim
bütün eğri cisimlerin eğrilikleri aslında onların doğrulukları
demektir. (2-173)
Sınama aracı
olmayan belaya itibar edilmez. (2-173)
Ahlaktan yoksun
tasavvufa itibar edilmez.
Tahkik makamı , çoklukta teklik düşüncesini vermiyorsa, ona itibar
edilmez.
…
Hizmetsiz hürmete
itibar edilmez.
Hürmetsiz hizmete de itibar edilmez
…
Azıksız yolcunun
peşinden gidilmez. (2-175)
Keşif yoluyla
Allah’ın tuzağından emin olmakla ilgili olarak gelen müjdeye itibar
edilmez.
…
Tevhitte artışa
itibar edilmez.
…
Dilini susturan ,
ama işaretlerle konuşan kişinin suskunluğuna itibar edilmez. (2-176)
O namazında
yolculuğa çıkmış, sen de zihninde onun peşinden gittiği yere
gitmişsin. Aranızda ne fark var? Nerede Allah!...
…
Sana
zahirini göstermeyen batına itibar etme!..
(2-177)
Allah’ın takdir
ettiği her şeye rıza göstermeye itibar edilmez. (2-178)
Edep, ilimle
ameli birlikte barındırmıyorsa , ona itibar edilmez.
…
Haktan başkasıyla
sohbete itibar edilmez.
…
İlahi bir şühut,
sergiledikleri azamet itibariyle mahlukatı tazim etme duygusunu sana
vermiyorsa, ona itibar edilmez. (2-179)
İnsanların
zararından kurtulmak için istenen uzlete itibar edilmez.
Ama insanların kendisinin zararından kurtulması için kişinin
istediği uzlete itibar edilir.
…
Korkunun sebebi
zat değilse , ona itibar edilmez.
Basiretsizlikten kaynaklanan umuda itibar edilmez.
…
Bir tevekkülde
Hak vekil değilse , ona itibar edilmez.
…
Bir makamın senin
üzerinde hükmü kalırsa , ona itibar edilmez. (2-180)
Senden istifade
ettiği şeyden dolayı seninle arkadaşlık edene itibar etme.
…
Allah için
seninle arkadaşlık edene güven, itibar et.
Allah için arkadaşlık ettiğinin belirtisi sana nasihat etmesi ve
açıklandığı zaman hakkı kabul etmesidir. Şayet kabalığı varsa dahi ,
bunun, ona veya sana mutlaka bir faydası vardır.
…
Varlıkta
hiçbir hal yoktur ki, bütün ilahi isimlerin onda bir hükmü
olmasın,ona yönelik bir nazarı olmasın.
…
Furkan (hak ile
batılı ayırma) ile sonuçlanmayan takvaya itibar edilmez.
…
Sana zorluklardan
çıkış yolu sağlamayan takvaya itibar edilmez.
…
Senin
gerçekleştirdiğin zikri, hakkın senin zikrini dinlemesi ile
sonuçlanmıyorsa , buna itibar edilmez. (2-182)
Bir kimse
isimlerin ilminin kendisine verildiğini sanıyorsa, ama kendinde etki
gücünü bulamıyorsa , bu bağışa itibar edilmez. (2-183)
Külliliğin
bakımından hemen Ona secde et, bütün alemin secdeleri olarak.O zaman
secdende bütün alemin secdelerinin hakikatlerini ifa ettiğini
göreceksin. Eğer bu gerçeği göremezsen secde etmemişsin demektir.
…
O , külli secdede
her secde edenin dilinden sana seslenir.
…
Özel secde ancak
namazda kabul olur, ki bu kalbin secdesidir.Her kalbin secdesi de
bilgisi ile sınırlıdır. Bilgisi de kendisine hakkın tecelli etmesi
miktarıyla sınırlıdır. Bu iki secde , elbiseleri çıkarmak, kevni
atmaktır. Aksi takdirde çokluğun varlığı ile birlikte özel secdeler
nasıl sahih olabilir?... (2-188)
Kevnde canının
çektiği her şeye aşık ol; O, bunu kıskanmaz. Nefsine aşık olma ,
bunu kıskanır. Çünkü sen , zatınla maşuka tekabül edersin, O ise
seni onun için ister. (2-189)
Mahlukla birlikte
rahatlık yoktur. (2-189)
Kim, bir aşık
gibi dünyaya iltifat eder bağlanırsa,bunun neticesinde dininden bir
şey alınırsa, ondan cennetteki yüz derece gizlenir ve cehennemde ki
yüz dereke onun için hazırlanır. (2-189)
O’nu bilme hususunda ruhunun payına düşeni verdiğin gibi, O’na
ibadet etme hususunda bedeninin payına düşeni de ver. (2-190)
Yansıtan: Hamdi Cenik
hamdicenik@hotmail.com
İstanbul -15.11.2005
http://sufizmveinsan.com
|