943 - Ebu Musa
(radıyallahu anh) anlatıyor:
"Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Rüyamda kendimi
Mekke'den, hurma ağaçları bulunan bir beldeye hicret ediyorum
gördüm. Ben bunu, hicretimin Yemâme'ye veya Hacer'e olacağı şeklinde
tahmin etmiştim, meğer Yesrib Şehrine imiş. Bu rüyamda kendimi bir
kılıncı sallıyor gördüm, kılıncın başı kopmuştu. Bu, Uhud Savaşı'nda
mü'minlerin maruz kaldıkları musibete delâlet ediyormuş. Sonra
kılıncımı tekrar salladım. Bu sefer, eskisinden daha iyi bir hal
aldı. Bu da, Cenab-ı Hakk'ın fetih ve Müslümanların bir araya
gelmeleri nevinden lütfettiği nimetlerine delâlet etti. O aynı
rüyamda sığırlar ve Allah'ın (verdiği başka) hayrını gördüm.
Sığırlar Uhud gününde mü'minlerden bir cemaate çıktı, (gördüğüm
başka) hayır da Allah'ın Bedir'den sonra (nasib ettiği fetihlerin)
hayrı ve bize Rabbimizin lütfettiği (Bedru'l-Mev'id) sıdkının sevabı
olarak çıktı."
944 - Hz. Enes
(radıyallahu anh) anlatıyor:
"Hz. Peygamber
(aleyhissalâtu vesselâm)'in şöyle söylediğini işittim:
"Ben bu gece,
rü'yamda, kendimi Ukbe İbnu Râfi'in evinde imişim gördüm. Orada bana
İbnu Tâb denen cinsten taze hurma getirildi. Ben bu rüyayı şöyle
te'vil ettim:
"Yükselme
dünyada bizimdir, âhirette de hayırlı âkıbet bizimdir,
dinimiz de tamamlanmıştır."
945 - İbnu Ömer
(radıyallahu anhümâ) anlatıyor:
"Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm) şöyle demişti:
"Ben (rüyamda),
saçları karma karışık siyah bir kadının Medine'den çıkıp Mehyea'ya
indiğini gördüm. Burası Cuhfe'dir. Ben bunu, Medine' deki vebanın
oraya nakledilmesine yordum.
946 - İbnu Ömer
(radıyallahu anhümâ) anlatıyor:
"Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm) zamanında kişi, bir rüya görecek olsa onu
aleyhissalâtu vesselâm efendimize anlatırdı. O sıralarda ben genç,
bekâr bir delikanlıydım, mescidde yatıp kalkıyordum. Bir gün
rüyamda, iki meleğin beni yakalayıp cehennemin kenarına kadar
getirdiklerini gördüm. Cehennem kuyu çemberi gibi çemberlenmişti.
Keza (kova takılan) kuyu direği gibi iki de direği vardı. Cehennemde
bazı insanlar vardı ki onları tanıdım. Hemen istiâzeye başlayıp üç
kere:
"Ateşten Allah'a
sığınırım" dedim. Derken beni getiren iki meleği üçüncü bir melek
karşılayıp, bana:
"Niye
korkuyorsun? (korkma)" dedi.
Ben bu rüyayı kız
kardeşim Hafsa (radıyallahu anhâ)'ya anlattım. Hafsa da Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm)'a anlatmış. Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm):
"- Abdullah ne
iyi insan, keşke bir de gece namazı kılsa!" demiş. Sâlim der ki:
"Abdullah bundan sonra geceleri pek az uyur oldu!"
947 - Abdullah
İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ) bir başka rivayette şöyle demektedir:
"Rüyamda,
avucumda seraka denen iyi cins ipekten bir parça gördüm, cennette,
her nereyi arzu etsem beni oraya uçuruyordu. Bu rüyamı Hafsa
(radıyallahu anhâ)'ya anlattım. O da Resûlullah'a anlatmış.
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm):
"Kardeşin sâlih
bir kimse" diye yormuş."
948 - Ebu Bekre
(radıyallahu anh) anlatıyor:
"Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm) bir gün:
" Sizden bir rüya
gören var mı?" diye sual buyurdular. Cemaatten bir adam:
"- Evet ben
(şöyle bir rüya gördüm):
Sanki gökten
inmiş bir terazi vardı. Siz ve Ebu Bekir tartıldınız. Sen,
Ebu Bekir'den
ağır geldin. Ebu Bekir'le Ömer de tartıldılar. Ebu Bekir ağır geldi.
Sonra Ömer'le Osman tartıldılar. Ömer ağır bastı. Sonra terazi
kaldırıldı" dedi.
(Adam sözünü
bitirince) Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâmın mübarek yüzlerinde
memnuniyetsizlik gördük."
949 - İbnu Abbas
(radıyallahu anhümâ) anlatıyor:
"Bir adam
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a gelerek şu rüyayı anlattı:
"Bu gece rüyamda
buluta benzer bir şey gördüm, ondan yağ ve bal yağıyordu. İnsanlar
da ellerini açıp bu yağmurdan almaya çalışıyorlardı. Azıcık alan da
vardı, çokça alabilen de. Derken arzdan semaya kadar uzanan bir ip
gördüm. Siz o ipe yapışıp çıktınız. Sizden sonra birisi ona tutunup
o da çıktı. Sonra bir diğeri yükseldi, sonra bir diğeri daha ipe
tutundu, ama ip koptu. Ancak onun için ipi eklediler, o da
yükseldi."
Hz. Ebu Bekir
(radıyallahu anh) atılarak:
"- Ey Allah'ın
Resûlü, Annem babam sana kurban olsun, müsâade buyursanız ben
yorayım!" dedi. Resûlullah da:
" Pekala, yor!"
dedi. Hz. Ebu Bekir şunları söyledi:
"- O bulutumsu
gölgelik, İslâm bulutudur. Ondan yağan bal ve yağ Kur'ân’dır.
Kur'ân'ın (bal gibi) halâveti ve (yağ gibi) yumuşaklığıdır.
İnsanların bundan avuç avuç almaları Kur'ân'dan kiminin çok, kiminin
az miktarda istifadeleridir. Arzdan semaya inen ip ise, senin
getirdiğin hakikattir. Sen buna yapışmışsın, Allah o sebeple seni
yüceltecektir. Senden sonra bir adam daha ona yapışacak ve onunla
yücelecek, ondan sonra biri daha ona yapışıp o da yücelecek. Ondan
sonra biri daha yapışır, fakat ip kopar, ancak onun için ip ulanır o
da yapışıp yükselir.
Ey Allah'ın
Rasûlü, annem babam sana fedâ olsun, doğru te'vil edip etmediğimi
haber ver ! "
Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm) şu cevabı verdi:
" Bazı
te'vilinde isabet ettin, bazı te'vilinde de hata ettin."
"- Öyleyse,
Allah'a kasem olsun, hatalarımı söyleyeceksin!"
" Hayır, dedi,
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) yemin verme!"
950 - Hz. Aişe
(radıyallahu anhâ) anlatıyor:
"Rüyamda
hücreme üç ayın düştüğünü gördüm. Rüyamı babam Ebu Bekir
(radıyallahu anh)'e anlattım. Sükut etti, cevap vermedi.
Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm) vefat edip de odama defnedilince
Ebu Bekir:
"- İşte
(rüyanda gördüğün) üç aydan biri ve en hayırlısı!" dedi."
951 - Yine Hz.
Aişe anlatıyor:
"Hz. Peygamber
(aleyhissalâtu vesselâm)'e Varaka İbnu Nevfel hakkında soruldu. Hz.
Hatice (radıyallahu anhâ):
"- O seni tasdik
etti ve sen peygamberliğini izhar etmeden önce vefat etti" dedi.
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) şu cevabı verdi:
O bana rüyada
gösterildi. Üzerinde beyaz bir elbise vardı. Şayet cehennemlik
olsaydı, beyaz renkli olmayan bir elbise içerisinde olması gerekirdi. "
Derleyen: Hamdi Cenik
hamdicenik@hotmail.com
İstanbul -21.02.2006
http://sufizmveinsan.com
|