360- En güzel
rüyaların bile, uyandığında, bir hiç olduğunu farkedemiyor musun?..
507-
Uyandığında, rüya ne ise; ölümü tattığında, dünya hayatı aynı
olacaktır..
Ahmed HULÛSİ-
TEK’İN SEYRİ: Dünya mı Rüya mı:
Sayfa:152-153
50 saniyelik bir
rüya, uyandığımızda, hele ertesi gün ne ifade ediyor?...
Ya, 7-8 saniyelik
bir "Dünya rüyâsı", ölüm sonrası berzah âlemi -Güneş boyutu yaşamı-
içinde ne ifade edecek?.. Bir düşünün!..
Yani, gerçekte,
bizim şu anda Güneş ışınsal platformu üzerinde, ve o değerlere göre
yaşamamıza karşın; madde beden ve beş duyu kayıtlarıyla beynimiz
bloke olmuş bir halde değerlendirmeler yaptığımız için, kendimizi
Dünya`lı -madde- sanmaktayız!... Ve tüm değer yargılarımız da
Dünya`ya göre endekslenmiş olmakta!..
Oysa "ölümle
birlikte" gerçeğin bundan çok farklı olduğunu; dünya yaşamının
sadece bir rüya süresi olduğunu çok acı bir şekilde farkedeceğiz!..
Sonra da pek çok
şeyi yapma fırsatını bilgisizlik ya da sabit fikirlilik yüzünden
yitirmiş olduğumuzu anlıyacağız!
Ahmed HULÛSİ-
Hazreti MUHAMMED NEYİ “OKU”DU
Sisteme
dair bir açıklama:
Sayfa:232-233
Hazreti Muhammed
Aleyhisselâm diyor ki:
"İnsanlar
uykudadır, ölünce uyanırlar!."
İnsanlar, dünya
yaşamında iken uykudadır, ölünce uyanırlar!... Peki, uykuda
görülen şey, rüya değil midir?. Bu durumda, demektir ki, bu dünyada
gördüğümüz her şey, gideceğimiz ölüm ötesi yaşam boyutuna göre rüya
hükmünde olacak, rüya olacak!..
Bu dünyada
iken yaşadıklarımız, gördüklerimiz, ciddiye aldıklarımız, bir
bakacağız ki, rüyadan ibaretmiş!..
Ahmed HULÛSİ-
CUMA SOHBETLERİ- 15.Kasım.1996-
Sayfa:96-97
Kişi rüyâ
görürken, rüyânın içinde iken; “Ben bu rüyâyı beğenmedim, biraz da
başka tarz bir rüya göreyim.” diyerek gördüğü rüyâyı arzusuna uygun
olarak değiştirebilir mi?..
…
Rüyada gerçekten
bedene verilen bir eza cefa var mı? Hayır!.
Ama öyle olmasına
rağmen o rüyada ne hâle geliyorsun bir düşün!
Oysa olay, ruh
boyutunda oluyor. İşte kişi, kabre girdiği zaman da olay, tamamen
ruh boyutunda cereyan ediyor.(Sayfa:97-98)
…
Nasıl ki uykudan
uyanan bir insan, rüyasında gördüklerini bir süre hatırlar, bilâhare
o rüya silinir, gider. Yani, rüyanın ortamı ve yaşamı silinir
hafızadan!
Aynı şekilde,
ölümü tadan kişinin de hafızasından dünya ve içindekiler kaybolup
gider ve o, Kabir âlemi denen, âlemde yaşamaya başlar...(Sayfa:100)
…
Dikkat ederseniz,
rüyada yaş kavramı da yoktur, hissedilmez!
(A.G.E.
22.Kasım.1996 - Sayfa:117)
Ahmed HULÛSİ –
EVRENSEL SIRLAR:2.gün-
Sayfa:53
Ölüm ötesinde
insanlar, dünyada edindikleri bilgiler, edindikleri şartlanmalar ve
kendilerini tanımaları ölçüsünde davranışlarını otomatik olarak
ortaya koyarlar. Aynen uykuda gördükleri rüyada olduğu gibi!...
Yaşadığın hayata
nispetle, rüya âlemi adını verdiğin âlem bir hayâl değil midir ?..
Rüyada, başka
şeyleri elinle tutup, gözünle görmüyor musun ? Hatta kokusunu
almıyor musun ?.. Ve çoğunlukla, o rüyada, yaşama anında, o anın
gerçek olmayıp, rüya olduğunu fark edebiliyor musun ?.. Çoğunlukla,
ancak uyandığın zaman, yaşadığın, gördüğün o şeylerin birer rüyadan,
hayâlden ibaret olduğunu fark edebiliyorsun!..
Öyle ise, gerçek
olarak kabul edip, içinde yaşadığını sandığın şu âleminden, bir
başka tür uyanma ile uyandığın zaman, bu yaşamın tamamıyla bir
hayâlden ibaret olduğunu niye anlamayasın ? (A.G.E. 4.Gün
–Sayfa:98-99)
…
Yaşadığınız şu
dünya hayatı ise, kozmik bilinçten ibaret olan gerçek
benliğinizin bir rüyasından ibarettir!...
Uykudan uyanarak,
gerçek benliğine kavuşan için rüya sona erer !.
- Ya
uyanamayanlar ?..
- Onlar içinse
rüya, dünya-âhiret, cennet-cehennem, adları altındaki özel rüyalar
halinde devam eder.
Ta ki bu
rüyalarında
her an biraz daha gerçeğe yaklaşalar ve nihayet uyanarak gerçek
benliklerine kavuşalar !.. (A.G.E. 4.gün-104.Sayfa)
…
…ölümötesi yaşam,
aynen rüya yaşamı gibi otomasyon bir yaşam tarzıdır...
(A.G.E. 10.Gün-
Sayfa:218)
Ahmet Fevzi
YÜKSEL-“Birbilene
Sordum” başlıklı yazıdan:
* Rüya alemi,
misal aleminin bir parçasıdır. Rüya aleminde gelişen olaylar
belirli rumuzlarla anlatıldığına göre, bu rumuzları
değerlendirmedeki yöntem nasıl olmalıdır.?..
* Rüyada
görülen suretler bize dışarıdan gelmez...
Aynı, ilhamın
bitişik yatakta yatan iki kişiye geldiğini düşünelim... Birisi beyin
verilerine göre başka sembollerle görecektir o mesajı, diğeri
başka...
Gün içinde, aynı
astrolojik etkileri alan insanlar, nasıl farklı duygular
hissediyorlarsa; bu da beyin açılımlarında ileri geliyorsa... Aynı
şekilde rüyada görülen semboller de o kişinin veri tabanına göre
suretlenir!...
Bu sebeple
rüya yorumu, sezgi yollu rüyayı gören kişiyi OKUMAKTAN geçer!...
kanaatindeyim...
Ahmet Fevzi
YÜKSEL
–“ Gazali” başlıklı yazıdan:
Doğru rüya,
peygamberliğin kırk altı parçasından bir parçasıdır. Rüyada görülen
manâlar, dünyevi şekillere bürünerek görülürler.
Mesela birisi
rüya da domuzlara inci taktığını görmüştür. Biri de elinde mühür,
kadınların edep yerlerini, erkeklerin ağızlarını mühürlediğini
görmüştür. İbn Şirin, bunu görenin, Ramazanda sabahleyin
vaktinden önce ezan okuduğuna yormuş, gören öyle
yaptığını itiraf etmiştir.
Bir başkası da
rüyasında zeytinin içine zeytinyağı döktüğünü görmüş, İbn Şirin bunu
da şöyle yormuştur; “Senin altındaki cariyen, senin annendir.
Esir edilip satılmış, sen de bilmeyerek onu satın almışsın.”
Gerçekten öyle olduğu anlaşılmış.
Ahmet Fevzi
YÜKSEL- “Şems”
başlıklı yazıdan:
Tebrizi,
arayışları sırasında bir rüya görür. Rüyasında kendisine bir
velinin arkadaş edileceği bildirilir. Üst üste iki gece rüya
tekrarlanır ve o velinin Rum ülkesinde olduğu haberi verilir.
Onu aramak için yollara düşmek ister, fakat daha zamanının
gelmediği, “işlerin vakitlerine tabi ve rehinli olduğu bildirilir.”
Şems ilahi tecellilerle mest olduğu, tam mânâsıyla istiğraka
daldığı, müşahedenin güzelliğine beşer kuvvetiyle tahammül
gösteremediği zamanlarda “gizli velilerinden birini bana göster”
diyerek niyaz eder ve sabırsızlanır. Üzerindeki o yoğun halleri
dağıtmak için başka işlerle oyalanmaya çalışır. Para almadan inşaat
işlerinde bile çalışır.
Nihayet bir gün;
“Madem ki ısrar ve arzu ediyorsun O halde şükrane olarak ne
vereceksin?” diye bir ilham gelir.
O da “başımı!..” cevabını verir.
Bu cevaba karşılık olarak,
Bütün kâinatta Mevlana-yı Rumi Hazretlerinden başka, senin şerefli
arkadaşın yoktur.” haberi gelir.
Artık Rum ülkesine gitmek, o sevgili ile görüşmek ve yolunda başını
feda etmek üzere yola çıkacaktır.
Derleyen: Hamdi Cenik
hamdicenik@hotmail.com
İstanbul -07.03.2006
http://sufizmveinsan.com
|