“Sadaka”
; lügat olarak sıdk (doğruluk) kökünden olup , "Tasadduk" da
sadaka vermek demektir.
Sadaka, dinî bir tabir olarak çeşitli mânalarda kullanılmıştır:
Zekât, sadaka-ı fıtr, nafile olarak yapılan her çeşit maddi bağışlar
bu kapsamdadır...
Sadaka, dînî bir tabir olması sebebiyle amellerin sadaka
sayılabilmesi için üç vasıf beraber olmalıdır:
- Muhtaç
olana verilmelidir.
- Allah için olmalıdır: İnsâniyet, iyi vatandaşlık gibi
duygularla yapılan bağışlar sadaka sınıfına girmez.
- Temlîk ; yani verilen kimsenin mülkü kılmak gerekmektedir.
Fidye olarak
ödenecek sadaka altı fakiri doyurmaktır.
Bu, bir fakiri altı gün doyurmak şeklinde edâ edilebileceği gibi,
altı fakiri -mutad üzere günde iki öğün hesabıyla- bir gün doyurmak
şeklinde de edâ edilebilir.
Hadid Sûresi -18
. Âyet : Şüphesiz sadaka
veren erkek ve dişilere ve Allah'a öyle (karz-ı hasen) güzel ödünç
verenlere, verdikleri kat kat artırılır; bir de onlara pek
hoş bir mükafat vardır!
Tevbe Sûresi
-60. Âyet : Sadakalar, ancak
fakirler, miskinler, zekat toplama görevlileri, kalpleri İslâmiyet’e
ısındırılmak istenenler, köleler, borçlular, Allah yolundakiler,
yolda kalmışlar içindir. Allah tarafından kesin olarak böyle farz
edildi. Allah, her şeyi bilendir, hikmet sahibidir.
Bakara
Sûresi
-264 . Âyet
: Ey iman edenler,
sadakalarınızı, başa kakmak ve gönül kırmak suretiyle boşa
çıkarmayın...
Bakara
Sûresi
– 263 . Âyet:
Bir
tatlı dil, bir bağışlama, arkasından incitmenin geldiği sadakadan
daha hayırlıdır.
Allah, ganidir, halimdir.
Bakara
Sûresi
-276 . Âyet:
Allah, faizi mahveder ve sadakaları artırır...
Bakara
Sûresi
-271 . Âyet:
Sadakaları açıksa verirseniz ne iyi! Eğer fakirlere gizlice
verirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır ve günahlarınızın bir
kısmının bağışlanmasını sağlar. Allah, bütün yaptıklarınızdan
haberdardır.
Bakara
Sûresi
-280 . Âyet:
Eğer borçlu sıkıntıda ise, ona kolaylık tanımalısınız; borcu
sadaka olarak bağışlamanız, eğer bilirseniz, hakkınızda daha
hayırlıdır.
Tevbe
Sûresi
-58: Aralarında sadakalar konusunda seni kınayanlar da var. Çünkü
ondan kendilerine verilmişse, hoşnut olurlar; şayet verilmemişse
hemen kızarlar.
Tevbe
Sûresi
– 103 . Âyet:
Bunların mallarından bir sadaka al ki, onunla kendilerini hem
temizler, hem de arındırırsın. Bir de haklarında duâ ediver.
Çünkü senin duân onların kalplerini yatıştırır. Allah işitendir,
bilendir.
Tevbe
Sûresi
-104 . Âyet:
Bilmediler mi ki, ancak Allah kullarının tevbesini kabul eder
ve sadakalarını da alır. Ve gerçekten Allah'tır tevbeleri
çokça kabul eden ve çok merhamet eden.
Münâfıkûn
Sûresi
-10 . Âyet:
Her birinize ölüm gelip de: "Rabbim beni kısa bir süre için tehir
etsen de sadaka versem ve iyilerden olsam!" demesinden önce size
verdiğimiz rızıklardan (Allah için) harcayın!
Kıyamet
Sûresi
– 31. Âyet
: Ama o ne sadaka verdi ne de namaz kıldı !.
Mücadele Sûresi
-12. Âyet: Ey iman edenler;
Rasûle gizli bir şey danışacağınız zaman, fısıltınızdan önce bir
sadaka verin! Bu sizin için hem bir hayır hem de daha ziyade
temizliktir. Fakat gücünüz yetmezse, şüphe yok ki, Allah
bağışlayıcıdır, esirgeyicidir.
(Âyet mealleri ;
www.kurandaara.com sitesindeki Diyânet Meâlinden alınmıştır.)
"Sadakanın en
efdali ; müslim kişinin ilim öğrenip, Müslüman kardeşine
öğretmesidir". (Hadis-i
Şerif)
"Allah, temizlik
olmadan namaz kabul etmez, ganîmetten (devlet malı) çalınanla da
sadaka kabul etmez". (Hadis-i Şerif)
(186)- Ebu Musa
(radıyallahu anh) anlatıyor:
"Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm):
"Her Müslümanın sadaka vermesi gerekir" buyurdu. Kendisine:
"Ya bulamayan olursa?" diye soruldu.
"Eliyle, çalışır, hem şahsı için harcar, hem de tasadduk eder"
cevabını verdi.
"Ya çalışacak gücü yoksa?" diye soruldu.
"Bu durumda, sıkışmış bir ihtiyaç sâhibine yardım eder" dedi.
"Buna da gücü yetmezse?" dendi.
"Ma'rufu veya hayrı emreder" dedi.
"Bunu da yapmazsa?" diye tekrar sorulunca:
"Kendini başkasına kötülük yapmaktan alıkor. Zîra bu da bir
sadakadır" buyurdu.
(187)- Yine
Buhârî ve Müslim, Ebu Hüreyre'den (r.a.) kaydettiklerine göre, Hz.
Rasûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) şöyle buyurmuştur:
"Güneşin doğduğu her yeni günde kişiye, her bir mafsalı için bir
sadaka vermesi gerekir. İki kişi arasında adâlet yapman bir
sadakadır. Kişiye hayvanını yüklerken yardım etmen bir sadakadır.
Güzel söz sadakadır, namaza gitmek üzere attığın her adım
sadakadır. Yoldan rahatsız edici bir şeyi kaldırıp atman sadakadır."
(188) Hakîm İbnu
Hizâm (radıyallahu anh) anlatıyor:
"Ey Allah'ın Rasûlü, dedim, cahiliye devrinde yaptığım hayırlar var:
Dua, köle âzad etme, sadaka vermek gibi, bana bunlardan bir sevab
gelecek mi?"
"Sen dedi, zaten , daha
önce yaptığın bu iyiliklerin hayrına Müslüman olmuşsun."
(420)- Ukbe İbnu
Âmir (radıyallahu anh) anlatıyor:
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ı dinledim şöyle diyordu:
"Kur'ân'ı cehren (açıktan) okuyan, sadakayı açıktan veren gibidir.
Kur'ân'ı gizlice okuyan, sadakayı gizlice veren gibidir.
(576)- Ya'la
İbnu Ümeyye anlatıyor: "Ömer İbnu'l-Hattâb (radıyallahu anh)'a:
"Ayet-i kerime'de: "Yeryüzünde sefere çıktığınız zaman,
kâfirlerin size fenalık yapacağından endişe ederseniz, namazdan
kısaltmanızda üzerinize bir vebal yoktur" (Nisa, 101)
buyuruluyor. Şimdi ise halk emniyet içerisinde, buna rağmen, sefer
hâlinde niye namaz kasrediliyor (kısaltılıyor)" diye sordum. Bana şu
cevabı verdi:
"Senin gibi, ben de aynı şekilde merak ederek, bu meselede
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a sormuştum. Bana şu açıklamayı
yapmıştı:
"Namazın kısaltılması, Allah'ın sizlere yaptığı bir sadakadır.
Rabbinizin sadakasını kabûl edin."
Hz. Ömer :
"Arzı ve semayı ayakta tutan Allah aşkına soruyorum. Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm)'ın şöyle şöyle söylediğini biliyor
musunuz?
"Bize mirascı olunmaz, ne bırakmışsak o sadakadır."
İstanbul
-12.04.2005
http://sufizmveinsan.com
|