(1733)- Ka'b
İbnu Ucre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm) bana şunu söyledi:
"Ey Ka'b İbnu
Ucre, seni, benden sonra gelecek ümeraya karşı Allah'a sığındırırım.
Kim onların kapılarına gider ve onları, yalanlarında tasdik eder,
zulümlerinde onlara yardımcı olursa, o benden değildir, ben de ondan
değilim; âhirette havz-ı kevserin başında yanıma da gelemez. Kim
onların kapısına gitmez, yalanlarında onları tasdik etmez,
zulümlerinde yardımcı olmazsa o bendendir, ben de ondanım; o kimse,
havzın başında yanıma gelecektir. Ey Ka'b İbnu Ucre! Namaz
bürhandır. Oruç sağlam bir kalkandır. Sadaka hataları söndürür,
tıpkı suyun ateşi söndürdüğü gibi.
Ey Ka'b İbnu Ucre! Haramla biten bir ete mutlaka ateş gerekir."
"Kim bir fakire
borç verirse, tanıdığı vâdeden önce geçen her gün, alacağı para
kadar sadaka vermiş gibi sevâba nâil olur. Ödeme günü gelince te'hir
ederse, her gün için iki misli sadaka vermiş gibi sevaba nâil olur."
(Hadis-i Şerif)
"Mallarınızı
zekâtla koruyun, hastalarınızı sadaka ile tedâvi edin. Belaya dua
ile karşı koyun" (Hadis-i
Şerif)
(3011)- Hz. Âişe
(radıyallahu anhâ) anlatıyor:
"Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"(Mûtad olarak) geceleyin namaz kılan bir kimse, uykunun galebe
çalmasıyla (bir gece uyuyakalsa ve namazını kılamasa); Allah Teâlâ
hazretleri onun namazının sevabını yine de yazar, onun uykusu
(Allah'ın ona yaptığı bir ikram) bir sadaka olur.”
(3285)- Hz. Ömer
(radıyallahu anh) anlatıyor:
"Ben Allah yolunda bir at tasadduk etmiş idim. Ona sâhip olan kişi,
hayvanın bakımını ihmal etti. Bunun üzerine atı satın almak istedim.
Biraz ucuza satar diye düşünüyordum. Önce Resûlullah aleyhissalâtu
vesselâm'a bir sorayım dedim.
"Sakın ha! buyurdu, ne onu satın al ne de sadakana dön, hatta onu
sana bir dirheme verse bile. Zira sadakasına dönen, kustuğuna
dönen gibidir!." buyurdular.
(3271)- Hz. Ebu
Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor:
"Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
* "Mal sadaka ile eksilmez."
* "Allah affı sebebiyle kulun izzetini artırır."
* "Allah için mütevâzî olan bir kimseyi Allah yüceltir."
(3262)- Hz. Ali
(radıyallahu anh) anlatıyor:
"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Sadaka vermede acele edin.
Çünkü belâ sadakanın önüne geçemez."
(3249)- Ebu
Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor:
"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Temiz şeylerinden kim ne tasadduk ederse -ki Allah sadece temizi
kabul eder- Rahmân onu sağ eliyle alır -ki O'nun her iki eli de
sağdır- bu sadaka bir tek hurma bile olsa, O, Rahmân'ın avucunda
dağdan daha iri oluncaya kadar büyür, tıpkı sizin bir tayı veya bir
boduğu büyütmeniz gibi (O da sadakanızı büyütür)."
3254)- Ebu
Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor:
"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Sadaka Rabbin öfkesini
söndürür ve kötü ölü mü bertaraf eder."
(3260)- Hârise
İbnu Vehb (radıyallahu anh) anlatıyor:
"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Sadaka verin. Kişinin eline parayı alıp sadaka olarak vermek üzere
çıktığı ve fakat kendisine bağışta bulunulan kimsenin "Bunu dün
getirmiş olsaydın kabul ederdim, ama şu anda ona ihtiyacım yok" diye
cevap vereceği ve böylece sadakasını kabul edecek bir kimseyi
bulamadan sadakası elinde olduğu halde geri döneceği zaman
yakındır."
(4674)- Hz. Ebu
Zerr (radıyallahu anh) anlatıyor:
"(Ashabtan bazıları):
"Ey Allah'ın Resûlü! Zenginler ücretleriyle gittiler. Onlar da bizim
gibi namaz kıldılar, bizim gibi oruç tuttular, mallarının artanından
da sadaka verdiler!" dediler. Aleyhissalâtu vesselâm:
"Allah size de tasadduk edeceğiniz şeyler verdi: Her bir tesbih
sadakadır, her bir tekbir sadakadır, her bir tahmîd sadakadır, her
bir tehlil sadakadır, emr-i bi'lma'ruf sadakadır, nehy-i ani'lmünker
sadakadır, herbirinizin (hanımıyla) ciması sadakadır!" buyurdu.
Derken cemaatten:
"Ey Allah'ın Resûlü! Yani birimizin şehvetine mübaşeret etmesine
ücret mi var?" diye soranlar oldu. Aleyhissalâtu vesselâm:
"İhtiyacını haramla görmüş olsaydı bundan ona bir vebal var mıydı,
yok muydu ne dersiniz?" diye sual ettiler.
"Evet vardı!" demeleri üzerine:
"Öyleyse, ihtiyacını helal yolla gördü mü bunda onun için ücret
vardır!" buyurdular."
(4675)-
Tirmizî'nin bir rivayetinde şöyle buyurulmuştur:
"Kardeşine karşı izhar edeceğin tebessümün bir sadakadır. Emr-i
bi'lmâ'rûfun ve nehy-i ani'lmünkerin sadakadır. Yolunu kaybeden
kimseye yolu gösterivermen sadakadır; gözü sakat kimse için
görüvermen sadakadır; yoldan taş, diken, kemik (gibi şeyleri)
kaldırıp atman sadakadır; kovandan kardeşinin kovasına su boşaltman
sadakadır."
(4691)- Hz. Enes
(radıyallahu anh) anlatıyor:
"Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Bir Müslüman
bir ağaç diker veya bir tohum eker de bunların mahsulatından bir kuş
veya insan veya hayvan yiyecek olsa, bu onun için bir sadaka olur."
(4872)- Kabisa
İbnu Muharik (radıyallahu anh) anlatıyor:
"Sulh için diyet (hamâle) ödemeyi kabullenmiştim. Bu hususta yardım
istemek için Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ı aradım ve
karşılaştık. (Meseleyi açınca):
"Bekle, bize sadaka malı gelecek. O zaman ondan sana da verilmesini
emrederim" buyurdular. Sonra da:
"Ey Kabisa! İstemek, üç kişi dışında hiç kimseye helal olmaz:
* Sulh diyeti (hamale) kabullenen kimse. Buna, gereken miktarı
buluncaya kadar, istemesi helaldir. Ama o miktara ulaşınca, artık
istemez.
* Afete uğrayıp malını kaybeden kimse. Buna da maişetini temin
edecek miktarı elde edinceye kadar istemesi helaldir.
* Fakirliğe uğrayan adam. Eğer kavminden üç kişi, "Falancaya
fakirlik isabet etti" diye ittifak ederlerse, geçimine yetecek
miktarı elde edinceye kadar istemesi helaldir. Bunlar dışında
istemek, ey Kabisa haramdır."
(5503)- Yine Ebu
Hureyre anlatıyor:
"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Bir insan ölünce üç kişi hariç herkesin ameli kesilir: Sadaka-i
cariye (bırakan), veya istifade edilen bir ilim (bırakan) veya
kendine dua edecek salih evlat (bırakan)."
"Sadaka kötü
ölümü defeder." (Hadis-i
Şerif)
(5796)- Hz. Ebu
Hureyre (radıyallahu anh) anlatıyor:
"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a:
"Hangi sadaka efdaldir?" diye sorulmuştu:
"Sağlıklı ve fakirlikten korkup, zenginliğe ümit bağladığın, mala
karşı cimri olduğun halde tasadduk etmen! Bu şekilde tasadduku, can
boğazına gelip de falana şu kadar, feşmekana bu kadar diyeceğin
zamana kadar devam ettir. O sırada (yaptığın tasaddukun sana bir
faydası yoktur, çünkü malın, artık) zaten birilerinin olmuştur."
(2431) (6743)-
Enes İbnu Mâlik radıyallahu anh anlatıyor:
"Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Miraç gecesinde cennetin kapısı üzerinde şu ibarenin yazılı
olduğunu gördüm: "Sadaka on misliyle mükafatlandırılacaktır. Ödünç
para on sekiz misliyle mükafatlandırılacaktır." Ben:
"Ey Cibril! Ödünç verilen şey ne sebeple sadakadan daha üstün
oluyor?" diye sordum.
"Çünkü dedi, dilenci (çoğu kere) yanında para olduğu halde
sadaka ister. Borç isteyen ise, ihtiyacı sebebiyle talepte bulunur."
İstanbul
-19.04.2005
http://sufizmveinsan.com
|