Tevazu Alçakgönüllülük!...
I. Bölüm


Furkân Sûresi-63.Âyet:
Rahmân'ın(has) kulları onlardır ki, yeryüzünde tevazu ile yürürler ve kendini bilmez kimseler onlara laf attığında (incitmeksizin) "Selam!" derler (geçerler);

Mâide Sûresi-54. Âyet:
Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse (bilsin ki) Allah, sevdiği ve kendisini seven müminlere karşı alçak gönüllü (şefkatli), kâfirlere karşı onurlu ve zorlu bir toplum getirecektir.
(Bunlar) Allah yolunda cihad ederler ve hiçbir kınayanın kınamasından korkmazlar (hiçbir kimsenin kınamasına aldırmazlar).
Bu, Allah'ın, dilediğine verdiği lütfudur. Allah'ın lütfu ve ilmi geniştir.

Hicr Sûresi-88.Âyet:
Sakın onlardan bazı sınıflara verdiğimiz dünya malına göz dikme, onlardan dolayı üzülme ve müminlere alçak gönüllü ol
.

Hac Sûresi-34.Âyet:
Her ümmet için Allah'ın kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanların üzerine O'nun adını ansınlar diye bir mabed yapmışızdır.
Hepinizin ilâhı bir tek ilâhtır. Onun için yalnız O'na teslim olan Müslümanlar olun.
(Ey Muhammed!) Allah'a itaat eden alçak gönüllüleri müjdele.

Ahzâb Sûresi-35.Âyet:
Bütün Müslüman erkekler, Müslüman kadınlar, mümin erkekler, mümin kadınlar, itaat eden erkekler, itaat eden kadınlar, doğruluk yapan erkekler, doğruluk yapan kadınlar, sabreden erkekler sabreden kadınlar, mütevazı erkekler, mütevazı kadınlar, zekat veren erkekler, zekat veren kadınlar, oruç tutan erkekler, oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve kadınlar, Allah'ı Çok anan erkekler ve kadınlar yok mu,
işte bunlara Allah bir bağışlama ve büyük bir mükafat hazırlamıştır.

Ebu Sa'îdi'l-Hudri radıyallahu anh anlatıyor:
"Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Kim Allah Teâla hazretlerinin rızası için bir derece tevazu izhar eder (alçak gönüllü) olursa, Allah, onu bu sebeple, bir derece yükseltir. Kim de Allah'a bir derece kibirde bulunursa, Allah da onu bu sebeple bir derece alçaltır, böylece onu esfel-i safilîne (aşağıların aşağısına) atar."

Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor:
"Medine ehlinden bir cariye bile Resülullah aleyhissalatu vesselâm'ın elinden tutardı ve Aleyhissalatu vesselâm elini onun elinden çekmezdi de, cariye ihtiyacı için, O'nu Medine'nin istediği semtine çeker götürürdü. (Resülullah tevazu gösterir, itiraz etmezdi)."

Hz. Ebu Zerr radıyallahu anh anlatıyor:
"Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Üç kişi vardır, Allah onları sever, üç kişi de vardır Allah onlara buğz eder.
Allah'ın sevdiği üç kişiye gelince:
"Bir adam bir cemaate gelir, onlardan Allah adına bir şeyler ister, kendisiyle onlar arasında mevcut bir karâbet sebebiyle istemez. Onun başvurduğu kimseler, istediğini vermezler. İçlerinden biri cemaatin arkasına kayıp, isteyen kimseye gizlice ihsanda bulunur. (Öyle gizli verir ki) onun verdiğini sadece Allah'la ihsanda bulunduğu adam bilir.

İkinci adam ise:
Bir cemaat yoldadır. Gece boyu da yürürler. Derken (yorulurlar ve) uyku her şeyden kıymetli bir hal alır. Konaklarlar, (başlarını koyup yatarlar.)
Bir adam kalkıp bana karşı tevazu ve tazarruda bulunur, ayetlerimi okur.
Üçüncü adama gelince:
Seriyyeye katılmıştır. Seriyyede düşmanla karşılaşır, hezimete uğrarlar. Ancak o ilerler, öldürülünceye veya başarıncaya kadar savaşmaya devam eder.
Allah'ın buğzettiği üç kişiye gelince:
Bunlar zâni ihtiyar, kibirli fakir, zâlim zengindir."

Ebu Ümame radıyallahu anh anlatıyor:
"Çok sıcak bir günde Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm Baki'u'l-Garkad cihetine geçti. Arkasında yürüyen kimseler vardı. Bir ara ayak seslerini işitince bu ona ağır geldi ve içine bir kibir düşer endişesiyle yere oturdu, halkın kendisini geçmesini bekledi."

Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor:
"Resülullah aleyhissalâtu vesselâm yolda yürüyünce Ashab, onun önünde yürürler. Aleyhissalâtu vesselâm'ın sırtını meleklere bırakırlardı."

Muâz İbnu Enes radıyallahu anh anlatıyor:
"Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Kim muktedir olduğu halde tevazu maksadıyla (Allah için) (kıymetli) elbise giymeyi terk ederse, Allah Kıyamet günü, onu mahlukatın başları üstüne çağırır ve dilediği iman elbisesini giymekte onu muhayyer bırakır."

Hz. Ömer radıyallahu anh anlatıyor:
"Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'a vahiy indiği zaman, yüzünün yakınlarında arı uğultusu gibi bir ses işitilirdi. Bir gün, O'na vahiy indirildi. Bir müddet öyle kaldı. Sonra o hal açıldı. O da Mü'minûn suresinden ilk on ayeti okudu:
"Mü'minler kurtuluşa ermiş, umduklarına kavuşmuşlardır.
Onlar namazlarını Allah'tan korkarak, hürmet ve tevazu içinde ve tâdil-i erkân ile kılarlar.
Onlar dünya ve ahiretlerine faydası dokunmayan her türlü şeyden yüz çevirirler. Onlar nail oldukları her türlü nimetin zekatını aksatmadan verirler.
Onlar namuslarını korurlar. Ancak hanımlarına ve cariyelerine karşı müstesna; bunlarla olan yakınlıklarından dolayı kınanmazlar.
Kim helal sınırını aşarak bunların ötesine geçmek isterse, işte öyleleri haddini aşmış olanlardır.
O mü'minler ki, Allah'a ve kullara karşı olan emânet ve mesuliyetlerini yerine getirirler ve sözlerinde dururlar.
Onlar namazlarını devamlı olarak, vaktinde ve şartlarına riayet ederek kılarlar. İşte onlar vârislerin ta kendileridir.
Onlar Firdevs cennetine vâris olurlar.
Onlar orada ebedi olarak kalacaklardır
" (Mü'minûn, 1-11).

Arkadan dedi ki:
"Kim bu on ayeti yerine getirirse cennete girer."
Sonra kıbleye yöneldi ve ellerini kaldırıp:
"Allahım (hayrımızı) artır, bizi (iyilik yönüyle) noksanlaştırma. Bize ikram et, zillete düşürme. Bize ihsanda bulun, mahrum etme. Bizi tercih et, (düşmanlarımızı) bize tercih etme. Allah’ım, bizi râzı kıl, bizden de razı ol!" buyurdular."

Abdullah İbnu Büsr radıyallahu anh anlatıyor:
"Resulullah aleyhissalâtu vesselâm'a bir koyun (parçası) hediye etmiştim. Aleyhissalâtu vesselâm onu yemek üzere, dizlerinin üzerine oturdu.
Bir bedevî:
"Bu ne biçim oturuştur?"dedi. Resulullah:
"Allah beni mütevazı bir kul olarak yarattı, kibirli, kasılan biri yapmadı" diye cevap verdi."

Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor:
"Resülullah (aleyhissalatu vesselâm) buyurdular ki:
"Mal sadaka ile eksilmez.''
"Allah affı sebebiyle kulun izzetini artırır.''
"Allah için mütevazı olan bir kimseyi Allah yüceltir.''

Rasûlullah(s.a.v.) Efendimiz:
"Allah bana; mütevazı olun, kimse kimseye övünmesin, taşkınlık etmesin' diye vahyetti" buyurmuştur.

 

Derleyen: Hamdi Cenik
hamdicenik@hotmail.com
İstanbul -
17.01
.2006
http://sufizmveinsan.com

 


Üst Ana sayfa e-mail