Ahmed
HULÛSİ – “ESKİ VE YENİ”
yazısından:
İnsanın zayıf
noktasının, irade sıfatının beyin açılımında yeterli açığa
çıkmamasından kaynaklandığını; bu zayıflığın “Mürid”
isminin beyinde yoğun tekrarlanması suretiyle giderileceğini
gördüm. Bu kelime tekrarı öncelikle beyin biyokimyasını, daha sonra
da beyin biyoelektriğini ve sonuçta ruhu etkiliyordu tespitime göre.
Rahmetli Gazalî’de “Mürîd” isminin öneminden bahsediyordu
kitaplarında.
Bazıları bu ismin
esmaül hüsna içinde olmayışından söz ederek; benim kendime mürit
toplamak için bu ismi uydurduğumun dedikodusunu yayıyorlardı! Bu
bilgisizleri tebessümle karşılayarak yoluma devam ediyordum. Çünkü
Allah’ın yedi Zati sıfatından biri olan “İrade sıfatı”nın
adının “Mürîd” olduğunu bile bilmeyecek kadar cahildi
bunlar!.
http://www.ahmedhulusi.org/
Ahmed
HULÛSİ – “SİSTEMİN
SESLENİŞİ-2”:91.Sayfa
Muhakkikler,
beden, nefs, kalp, ruh, sır, hafî, ahfâ diye bir tasnif
yapmışlar…
Gene bu
muhakkikîn, nefs mertebelerini de : Emmâre, Levvâme, Mülhime,
Mutmainne, Râdiye, Mardiye ve Sâfiye diye tasnif etmiş ve
sıralamış…
Ahmed
HULÛSİ – “SİSTEMİN
SESLENİŞİ-2”:92,93.Sayfa :
Bu yedi isimle
birbirinden ayrıymış gibi anlatılan bilinç, hakikat itibariyle
tek bir bütündür, dedik ya… Bunun yanı sıra, kuvveden fiîle
çıkış itibariyle, Emmâre’den başlayıp, Sâfiye’ye doğru yedi mertebe
gibi saydıysak da, bu tümel yapıyı; gerçekte olay, işleyişi
itibariyle tam tersinedir!.
Dikkat buyurula!.
Varlığınızda
tüm olup bitenler ve olacaklar daima sâfiye noktasından başlayıp;
bilince doğru olarak açığa çıkmakta;
buna göre çalışmaktadır!. Yâni kişi, hangi nefs-bilinç mertebesinde
olursa olsun, kendisinde ve kendisinden açığa çıkan her şey, kendi
Sâfiye boyutundan, bulunduğu nefs mertebesine doğru akarak o
bilinçte açığa çıkmaktadır her an!.
Ahmed
HULÛSİ - KENDİNİ
TANI-135.Sayfa :
Dünya semâsı
içinde bir takım ruhların, kişilerin çektiği azapları müşahede etti
ki, Berzâh Âlemi denen âlem, bu yedi kat semâyı içine alan bir
âlemdir!...
Ahmed
HULÛSİ – “KENDİNİ
TANI”-135.Sayfa :
Birinci kat semâ
dediğimiz gök; 2. kat semâ, 3. kat semâ, yani 7 kat semâ... Güneş
sistemi içindeki yedi gezegenin yörüngeleridir. Kısacası Güneş
sistemidir!.
Ahmed
HULÛSİ – “KENDİNİ
TANI”-136.Sayfa :
Bir açıklamasında
Rasûli Ekrem şöyle diyor:
"Dünyanız ve
yedi kat semâ, Kürsi`nin içinde çöle atılmış bir yüzük halkası
kadardır. Kürsi de Arş`ın içinde gene çöle atılmış bir yüzük halkası
gibidir." diyor...
Ahmed
HULÛSİ – “DUA VE
ZİKİR”-74.Sayfa:
Buyuruyor ki
Rasûlullah:
-Helâk eden yedi
şeyden sakının."
Soruluyor nedir
onlar, diye:
1-Allâh'a şirk
koşmak;
2-Allâh'ın harâm kıldığı insanı öldürmek;
3-BÜYÜ ve sihir yapmak;
4-Faiz yemek;
5-Yetim malı yemek;
6-Savaştan kaçmak;
7-İffetli kadına zinâ iftirası atmak."
Ahmed
HULÛSİ – “DUA VE
ZİKİR”-117.Sayfa:
FETH esas
itibariyle yedi derecedir.
Bu yedi derecenin birinci dereceden olanının gerçekleşmesiyle
birlikte kişi FETH sahibi olmuş olur.
FETH kesinlikle
kişinin çalışmasına bağlı, yâni çalışmakla elde edilir bir şey
değildir.
Ahmed
HULÛSİ – “DUA VE
ZİKİR”-156.Sayfa
Bu iki sûre
(Felak ve Nas) BÜYÜ’ye, sihre, manyetizmaya ve kişinin iradesini
zorlayan dış etkenlere karşı en önemli silâhlardan biridir.
Efendimiz’e yapılan büyüye karşı Cenâb-ı Hak tarafından nâzil olmuş
iki sûredir.Her gün kırk bir defa, veya her
namazdan sonra yedi defa okunmasında çok büyük fayda vardır…
Ahmed
HULÛSİ – “DUA VE
ZİKİR”-157.Sayfa
Her Cumâ
namazından sonra, dünya kelâmı etmeden, İhlâs ve "muavizeteyn"
denilen Kul eûzü’leri yedi defa okuyup vücuduna sürerse, o
kişi gelecek Cumâ namazına kadar her türlü tehlikeden emin olur,
buyuruluyor.
Ahmed
HULÛSİ – “DUA VE
ZİKİR”-252.Sayfa
Resûl-i Ekrem
Enes bin Mâlik'e şöyle demiştir:
-Ey Enes, Bir işe
teşebbüs etmek istediğinde, o iş hakkında yedi kere istihare et.
Sonra gönlünden geçen karara, eğilime bak. Çünkü hayır, gönüldeki
temayüldedir."
Ahmed
HULÛSİ – “MUHAMMED
MUSTAFA”-158.Sayfa:
Mescidi
Nebevi'nin inşaası tam yedi ay sürdü.
Ahmed
HULÛSİ – “TEMEL
ESASLAR”
KÂBE VE ARAFAT'TAKİ SIRLAR: 116.Sayfa:
Yine bizim tespitlerimize göre, Kâ’be çevresinin dışa yani çevreye
yaygınlaştırılması yerine; 30-40 metrelik çevresinde dönerek
yükselen ve inen bir yürüyen yol yapılıp; insanların burada yürürken
yedi dönüşü yani bir tavafı tamamlamaları sağlanabilirdi…
Bunun için de Kâ’be’nin duvarları yükseltilebilirdi!.
Derleyen: Hamdi Cenik
İstanbul -02.09.2005
http://sufizmveinsan.com
|