Yedi'ler!...
9.Bölüm


Ahmed HULÛSİ’ de “KAVRAMLAR - C” Cennet bahsi :

1-ADN CENNETİ
Adn cenneti, ilâhi sıfatların birimden zuhûru ile yaşanan hâl demektir.

Kendini diğer varlıklardan daha güçlü, daha kudretli olarak gören birim, Allah’ın sıfatlarını örtme durumundadır ki, İlâhi sıfatları örtme durumunun adı “küfür”dür. Neticesi de, o izhar ettiği şeyin hakikatini yaşayamamaktır.

Öyleyse bir kişi, bu anlatılan idrâk ortaya çıktığı ve hazmettiği zaman;

“Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh” diyebilir...

2-A’RAF EHLİNİN YAŞADIĞI CENNET HÂLİ:
İlâhi  sıfatlarla dünyada iken tahakkuk edenlerin  yaşadığı cennet hâlidir.!

3-EF’ÂL CENNETİ:
Herkes, ortak olarak ef'âl cenneti hâlini yaşayacaktır.

Ahmed HULÛSİ – “OKYANUS ÖTESİNDEN” 2-10.Mart.1998 :

Bühl (Ahmaklar) cenneti:

Soru: 

-Üstadım, ölümden önce uyanamamışsak ölümle birlikte buna benzer bir rüyayı yaşamak zorundayız (yanlış anlamamışsam) ama burada "ahmağın cennetini" anlayamıyorum. 

Üstad: 

-Ölümden önce hakikati idrak edip yaşayamayan, ölüm ötesinde de bunu yaşayamaz!...

Hakikatin irfânı olmayan; demektir bunun anlamı...

Cehennem’de insan kalmayacaktır!..

Bütün insanlar Cennet’e geçecektir !...

Ama insanların önemli bir kısmı İRFAN sahibi olamadıkları için, Cennet’te de, buradaki gibi kendi güzellikleriyle kifâyet edecek, Allah'a yakînin sonuçlarını elde edemeyeceklerdir!...

4-ESMÂ CENNETİ:
Esmâ cenneti ise bedenî değil, düşünsel zevkler cennetidir. Ki, dünya hayatı sırasında bu şekilde yaşamaya başlamış kişilere has bir yaşam şeklidir.

-SIFAT CENNETİ: 
Sıfat cenneti, kendi  hakikatine ârif olarak yaşamış hakikat ehlinin duyacağı zevklerin cennetidir.

6-MEVHİBE (KESİB) CENNETİ: 
Sıfat mertebesinde irfan sahibi olup da dünyada  tahakkuk edememiş  kişilerin, orada bu sıfatlarla tahakkuk ettikleri cennettir!

Kişinin Cennete  girmesi, TAKDİR hükmündedir! Fakat cennetteki  mertebesi, amelleri itibariyledir!

Cennete giriş ; amele bağlı değil, ilâhi takdire bağlıdır!

Takdirle girilmesi itibariyle “Mevhibe Cenneti “  denmiştir, yâni;  “Allah’ın hîbesi ile kazanılmış Cennet “anlamına olması dolayısıyla “Mevhibe” denmiştir ama amele bağlı olan mertebeler itibariyle de “Kesib” diye târif edilmiştir.

Kişi, kendisinden sâdır olan fiillerinin karşılığı mertebeyi yaşar orada!

Dünyada da öyledir...Ne kadar çalışıyorsan onun karşılığını  yaşıyorsun, onun bir fazlasını alamıyorsun ki ..

250 gramlık bal yersen, 250 gramlık balın enerjisi vücudunda oluyor; 300 gramlık bal enerjisi vücudunda olmuyor.

“Allah’ın düzeni-sistemi”, kimden ne  sâdır olursa -açığa çıkarsa onun  o kadarının karşılığına ulaşması söz konusudur,  ki bunun adı da CEZA !

Arapça ‘da ki adı, ceza!..

7-ZÂT CENNETİ:
Dünya hayatında iken zât tecellisine nâil kılınmış kişilerin yaşayabileceği bir cennet hâlidir!

Ahmet Fevzi YÜKSEL –“KADR” yazısından :

Bunun üzerine İbni Abbas konuştu:
“Ey Müminlerin emiri dedi, Allah tektir, teki sever.

Dünya günlerini yedi üzerine döner yaptı.
İnsanı yedi (aşamadan) yarattı.
Rızıklarımızı yediden yarattı.
Üstümüze yedi gök yarattı.
Altımızda yedi yer yarattı.
Mesâniden yedi Âyet verdi.
Kitabında yedi  akraba ile evlenmeyi yasakladı.
Mirası  yediye taksim etti.
Yedi organımız üzerine secde etmeyi emretti.
Allah’ın Resulu, Sahabe, Kâbe’yi yedi defa tavaf etti.
Safa ile Merve arasında yedi defa koştu.
Şeytanı yedi defa taşladı.
Kadir Gecesinin de Ramazan Ayının son yedisinde olduğunu gösterdi.”
http://www.sufizmveinsan.com/aksam/kadr.html

Ahmet Fevzi YÜKSEL – “HAKİKÂT GÜNEŞİ ŞEMS-İ TEBRÎZİ - 4.Bölüm” yazısından:

Hanımı Kimya Hatun da rahatsızlanıp vefat etmiştir. Bu haberin şehre yayılmasından sonra onu ne pahasına olursa olsun uzaklaştırmak ve Mevlana’yı elinden kurtarmak(!) isteyenler bir plan kurup bu iş için yedi kişi seçerler.

1247 yılının  Aralık ayında, aralarında Mevlana’nın oğlu Alaeddin Çelebi’nin de olduğu rivayet edilen  bu yedi kişi medresenin avlusunda pusuya yatar. Bir derviş kapıdan seslenerek Şems Hazretlerini dışarı çağırır… Yazının tamamı :
http://www.sufizmveinsan.com/aksam/sems4.html

Ahmet Fevzi YÜKSEL –“124.000 MEL GİBSON” yazısından:

Fethin batini anlamlarını bilecek ve bunları sizlere aktarabilecek kapasitede biri değilim. Ama, bildiğim, öğrendiğim kadarı ile feth, “yedi ayrı bölümden oluşan, keşif denen hallerin sonucunda ve çalışılmadan, hibe olarak Cenab-ı Hakk’ın kullarına ihsan ettiği muazzam bir vasıftır.
http://www.sufizmveinsan.com/sohbet/neister.html

Ahmet Fevzi YÜKSEL – “KUR'AN'DA İNSAN” yazısından:

Kur’an, gelmiş geçmiş yüz yirmi dört bin Peygamberin çok azından bahseder. Peygamberlerin tamamı, Fetih sahibidir. Bir hikmeti ilâhi gereği, önce Fetih, sonra Sır sahibi olurlar. Velilerde durum tersinedir. Önce sır, sonra Fetih oluşur. Müşahede sezgiye dayanır, ama sağlam bilgidir. Fetih ise, bir ekranda geçmiş/gelecek olayların görülmesidir.

Her iki özelliğin birbirinden farklılık gösteren yedi derecesi bulunmaktadır.
http://www.sufizmveinsan.com/aksam/insan1.html

 

Derleyen: Hamdi Cenik
İstanbul -13
.09
.2005
http://sufizmveinsan.com

 


Üst Ana sayfa e-mail