NUH SURESİ
İbnu Abbâs (radıyallahu
anhümâ) anlatıyor: "Nuh (aleyhisselam) kavminde mevcut olan putlar
sonradan Araplara intikal etmiştir.
Şöyle ki: Vedd
adındaki put Devmetu'l-Cendel'de idi ve Kelb kabilesine aitti. Süvâ'
adındaki put Hüzeyl'in idi. Yeğüs adındaki put Murâd kabile sine
aitti. Sonra Benu Gutayf'ın oldu, Sebe'ye yakın Curf nâm mevkideydi.
Yeuk, Hamedân'a aitti. Nesr, Himyer'in, Âl-i Zi'l-Kelâ'ın idi. Bu
put isimleri aslında Nuh kavmindeki sâlih kimselere aitti. Şeytan bu
sâlihler ölünce kavimlerine şu telkini yaptı: "Sâlih kişilerinizin
oturmuş oldukları yerlere (onların hâtırasına dikitler dikin ve
bunlara onların isimlerini verin". Halk bu telkine uyup, söyleneni
yaptı. Bidayette tapınma yoktu. Ancak ne zaman ki bunlar helâk olup
gittiler ve haklarındaki bilgi de unutuldu, bu putlara tapınmaya
başladılar." !" (KÜTÜB-I SİTTE /843)
CİN SURESİ
İbnu Abbas (radıyallahu
anhümâ) şöyle demiştir: "Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm),
cinlere Kur'ân okumadığı gibi, onları görmedi de. Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm) bir grup ashâbıyla Ukâz panayırına gitmek niyetiyle yola
çıktı. Bu esnada, şeytanlarla, semâdan gelen haber arasına engel
konmuş idi. (Bundan dolayı, mutad olarak semâdan haber getiren)
şeytanlar üzerine şahâblar gönderildi. Böylece şeytanlar kavimlerine
(eli boş ve habersiz) döndüler. Kavmi:
"- Ne var, niye (boş)
döndünüz?" diye sordular. Onlar:
"- Bizimle semâvî
haber arasına mânia kondu, üzerimize şahablar gönderildi. (Biz de
kaçıp geri geldik)" dediler.
"- Bu, dediler, yeni
zuhur eden bir şey sebebiyle olmalı, arzın doğusunu ve batısını
dolaşın, (bu engel hakkında bir haber getirin)."
(Yeryüzünü taramak
üzere gruplar halinde yola çıktılar. Bunlardan) Tihâme tarafına
giden bir grup, (Ukâz panayırına giderken yolda ashabıyla sabah
namazı kılmakta olan Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'e (Nehle
denen yerde) rastladı. Kur'ân-ı Kerim'in tilâvetini duyunca durup
kulak kabarttılar.
"- Bizimle semavı
haber arasına engel olan şey işte bu!" deyip kavimlerine döndüler.
Onlara şöyle dediler:
"- Biz hakiki
hayranlık veren bir Kur'ân dinledik ki o, Hakk'a ve doğruya
götürüyor. Bundan dolayı biz de ona imân ettik. Rabbimize (bundan
sonra) hiçbir şeyi asla ortak tutmayacağız.." (Cin 1-2)
Bunun üzerine Cenab-ı
Hakk Peygamberine (aleyhissalâtu vesselâm) vahyederek durumu
bildirdi: "(Habibim) de ki: Bana şu hakikatler vahyolunmuştur:
"Cinden bir zümre (benim Kur'ân okuyuşumu) dinlemiş de (şöyle)
söylemişler: "Bize, hakiki hayranlık veren bir Kur'ân dinledik ki o,
Hakk'a ve doğruya götürüyor..." (Cin 1-Cin'in sözü 15. ayette
biter). !" (KÜTÜB-I SİTTE /844)
İstanbul
-30.12.2004
http://sufizmveinsan.com
|