(Bu yazı Akşam Gazetesinin okuyucu ile sohbet köşesinde yayınlanmıştır.)


ur’an’ın bütün Sureleri ve Ayetlerinin birbirinden değerli olduğunu söylemeye bilmem gerek varmı?.. Ancak, Kadr Suresinde bir iki Ayet geçiyor ki, onları İslam’ın Evrenselliği yansıtması babında, mutlaka yorumlamamız lazım... Tabi ki ilmimiz nisbetinde..

Surenin birinci ayeti şöyle;

“İnna enzelnahu fiy leyletil kadr”

(Şüphesiz biz onu gecenin kadr’inde inzal eyledik)

İnzal olunan, Bakara Suresinin ilk Ayetlerinde yer alan. Zalikel Kitab, yani Kur’an’dır.

“Zalikel Kitab” kavramını dar bir skalada ele alırsak, "sadece bir kitabtır" deriz, ama derinlemesine bir muhakeme, tefekkür ve sorgulama sonucunda Evrensel sistem olduğunu söyleyebiliriz.

Zaman üstü boyutlarda hazırlanan Kur’an, sistemlerin yoğunlaşıp algılanabilir hale gelmesidir. Bu bakış açısı ile değerlendirebildiğimiz anda, Zalikel Kitab, yani Kur’an, eşdeğer bir tesbitle, algılayabildiğimiz veya algılayamadığımız boyutları ile EVRENDİR...

Zaman üstü boyutlarda meleklerin mana boyutundan aldıkları doğru bilgileri, insanlık aleminde seçilen kişilere ulaştırması ise, vahiy adını alır.

Burada dikkati çeken husus, İlk Ayette, Kur’an’ın mekansal olmayan bir iniş tarzının belirtilmesi ve zamir olarak “BİZ” kavramının kullanılmasıdır.

İhlas Suresinde Allah için “O Ahad” olan yani, bölünmesi, parçalanması imkansız, merkezi bir noktası, eni boyu, derinliği bulunmayan, hiç bir şeye ihtiyacı olmayan sonsuz, sınırsız, benzersiz ‘TEK’ denirken, “Biz inzal ettik” denmesinden kasıt acaba nedir?...

Bu sualin yanıtını şöyle verebiliriz;

Biz hükmü, Allah’ın ilminde seyrettiği alemlerin, şuur boyutunda, bir sistem dahilinde hiyerarşik yapıda, ortaya çıktığı anda almış olduğu isimdir. Yani ‘biz’ hükmü çokluk boyutu itibariyle Allah’a nisbet edilerek söylenmektedir.

Şurası kesin olarak unutulmamalı ki, ‘biz’ hükmüyle, çeşitli suretlerde algılanan varlık, O, bölünmesi, parçalanması mümkün olmayan ‘TEK’ varlıktan başka bir şey değildir.

edepyan.gif (70 bytes)Kavramların getirdiği ayrı ayrı varlıklar müşahadesi esasen “la ilahe illallah” sözü  yani, ‘tevhid anlayışı’ ile ‘tek’ varlık olarak sabitlenmiştir.

Kadr Suresi'nin bir başka Ayetinde ise ‘Kadr’ anının bin aylık ibadetten üstün olduğu bildiriliyor. Ayeti Kerimenin yansıttığı özellik algılayabildiğimiz kadarıyla şöyledir. Esas olan varlık müşahedesinin algılanmasıdır. Dinsel çalışmalar amaç değil araçtır. Amaca uzanan yoldur. Hz.Ali' ye "...sen Allah'a aklın ile yakın ol !..." diyen Resûlullah (s.a.v) Efendimiz anlatılanlara ışık tutmaktadır.

Yine aynı surede bir başka önemli incelik daha var, Kadr anının tesbiti...

Resulullah (s.a.v) Efendimiz’in bu konudaki bir kaç Hadisini nakledelim;

“Senenin bütün gecelerinde Kadr’i arayın...”

“Ramazanın bütün gecelerinde Kadr’i arayın...”

“Ramazanın tek gecelerinde Kadr’i arayın...”

“Ramazanın yirmisinden sonraki tek gecelerde Kadr’i arayın...” ve en son haliyle,

“Ramazanın yirmi yedinci gecesi Kadr’i arayın..” demektedir.

Bu hadislerden anlaşılacağı üzere, Kadr anının, Ramazanın yirmi yedinci gecesi olması muhtemeldir.

Kadr Suresinde belirtilen şekliyle O Kadr anını oluşturan ana sebep, Ruh’un ve Melaike’nin tenezzül edip, beyinlerde belli açılımlar meydana getirerek Kadr anını yakalıyabilmesine vesile olmasıdır.

Özetle şunları söyleyebilirim;

Ruh’un ve Melaike’nin bu süre içinde mekansal olmayan boyutsal inişi Kadr anı olarak ifade edilmiştir. Yani oluşum, Kadr anı ile “Descend Of Angels” yani; “Meleklerin inişi”dir.

Getirisi, bireyin kendi hakikatını bilmesine aslını tanımasına vesile olmasıdır.

Ruh ve Melaikenin hazırladığı bu şölene hazır olalım ..!

Ahmet F. Yüksel 

 


Üst Ana sayfa e-mail