Hiç beklenmedik bir anda, bütün dünya canlı olarak New York’un simgesi Dünya Ticaret Merkezi’nin ikiz kulelerine iki uçağın peş peşe bıçak gibi saplanışını izliyordu. Hemen sonra, ikiz kulelerden biri toz-duman içinde yerle bir olmuştu. Ardından, Amerikan Savunma Bakanlığı Pentagon’ a bir uçak girdi ve dev bina yanmaya başladı. Amerikan ordusunun gücünün simgesi olan Pentagon alev alev yanıyordu.

Herkes şaşkınlık içinde ne olduğunu anlamaya çalışırken, Washington’da bir alış-veriş merkezi de müthiş bir patlama ile yanmaya başladı. İçerden canlarını kurtaranlar, çığlıklar atarak caddeye fırladılar. Dehşet bitti sanılırken Washington'da Dışişleri Bakanlığı önünde bomba yüklü bir araç patlatıldı. İnfilakın şiddeti kulakları sağır edecek yükseklikteydi. Kimse ne olduğunu anlayamıyordu. Eylemler ise sürüyordu.
Bu kez New York' taki ikiz kulelerden diğeri de yeni bir patlama ile kağıttan kule gibi çöktü. New York siluetinin ünlü ikiz kuleleri artık yoktu...

O an öyle bir şok geçirdi ki dünya, kelimelerle ifade edilemez. Panik-korku-hüzün-nefret hepsi birlikteydi. Herkes sanki, “Amerika bile böyle bir saldırıyla karşı karşıya kalıyorsa, bizim halimiz ne olacak!” diye düşünüyordu.

Böyle sahneleri sadece Hollywod filmlerinde izlemiştik şimdiye dek. Farkı, canlı olmasıydı. Bu gaddarca düzenlenen saldırıyı kimin yaptığının arap saçına döndüğü şu günlerde, pek de hayırlı gözükmüyor bu terörist saldırı. Saldırının ardından herkesin “artık değişim zamanı geldi galiba...” dalgasını yayması, bu olayın tek “hayırlı”sonucu sanırım.

Değişim, en ırak kesimde yaşayan biri için de kaçınılmaz gibi görünüyor. Sanki bir sonun başlangıcına  doğru bilinmeyen güçler ilk adımları attı gibi.

Felaketin eşiğinde bulunduğumuz ve geleceğimizin tek bir"emre" kaldığı bugünlerimizde, çağdaşlaştığını savunan insanlık, tarih dersinden zayıf almışa benziyor. Amerika’da yapılan anket sonuçları "intikam!" diyor; "ya ölü ya da diri!.."

Amerika, kendine olan aşırı güvenin sonuçlarını yaşıyor, belki de negatif karma yapmıştı geçmişinde. Yasama ne verdiysen o da sana verdiğini verir. Amerika, halkına söz verdi “kan yerde kalmayacak” diye, bunu talihsiz bir açıklama olarak yorumluyorum. Çözüm yolları aranırken kimsenin zarar görmeyeceği, sakin bir tavırla, duyguları kontrol ederek, ağızdan çıkanı kulak duyacak şekilde seslenilmeli dünyaya.

Dünyada yaşayan insan dışında hiçbir varlık, kendi türünü acımasızca ve amaçsızca yok etmez. İnsanlığın egosuna yenik düşmeden, sağduyu ile, geleceğimize yön vermesini temenni ediyoruz. Bunun aksi olduğu düşünülürse, insanlık sınavından geçirilen dünya, bir batağa saplanmışçasına kişiliğini ortaya koyar. Bu kararı alırken dünya vicdanını da göz ardı etmemeli Amerika!..

Aslında beni en derin noktadan vuran konu "savaş". İsmini bile duymak ürkütüyor, tüylerim diken diken oluyor. Savaşı, insanların insanlığını unutması olarak tanımlıyorum. Savaşları mantıksız-gereksiz, saçma buluyorum. Olası bir savaş sonunda da (kazanmış görünenin de) yenenin de kaybeden olduğunu düşünüyorum. Bu terörist saldırının etkisi sonucu gelecek yıl on milyon kişi daha yoksulluk içinde olacak. Dünya Bankası tarafından terör saldırılarının ekonomiye etkisine ilişkin yapılan tahminlere göre, saldırıların gelişmekte olan ülkelerin ekonomik büyümesine olumsuz etkisi, gelecek yıl sonuna kadar sürecek. Dünya Bankası'na göre, bundan en çok da ekonomileri turizme dayanan ülkeler etkilenecek. Yapılan saldırı tüm dünyanın olmayan düzenini tekrar karıştırmışa benziyor. Bir de saldırının İslam’la özdeşleştirilmesi var. Bunun nedeni, insanların İslam’ın ve Müslümanlığın ne olduğunu bilmeden yaklaşmaları. Bu konu hakkında temel bilgi düzeyine sahip biri için ciddiye alınmayacak kadar güçsüz eleştiriler...

İslamiyet, insanların hoşgörü içinde yaşamasını öğütleyen sistem ve düzen dinidir. Toplumlara ve kavimlere gelmemiştir, kişiye özeldir,en önemlisi de evrensel bir nitelik taşımasıdır. Bakın, İslâm düşünürü,gazeteci-yazar Ahmed Hulûsi “İSLAM” adlı kitabında ne diyor:

“İslâm Dini” Allah indindeki zamanüstü evrensel SİSTEM ve DÜZEN’dir. Allah yaratmış olduğu bu evrensel sistem ve düzeni, Rasulü diliyle insanlığa açıklamıştır. “Müslüman” Allah Rasulü’ nün bildirdiklerine anladığı kadarıyla uyandır. “Müslümanlık” Allah Rasulü’ nün bildirdiklerini kendi kapasiteleri kadarıyla anlayıp yorumlayan insanların genel kabulüdür!.. Buna bütün Müslümanlar dahildir.”

İşte durumu kısaca özetlemek gerekirse, değişim-dönüşümün temellerinin atıldığı bu son olayla dünya yeni bir çehre kazanıyor. Sonu hayırlara vesile ola...

Özgür İlhan
http://sufizmveinsan.com

09.10.2001

 


Üst Ana sayfa e-mail