Renk
körlüğü, kadınlardan fazla erkeklerde görülen, oldukça yaygın
bir durumdur. Renkleri ayırt etme yeteneğinin bozukluğudur. En
fazla görülen tipi, kırmızı ile yeşilin ayırt edilememesidir.
Ender görülen bazı vakalarda ise bütün renklerin ayırt
edilememesi ve dünyanın siyah - beyaz görülmesi söz konusudur.
Her 20 erkekten ve her 200 kadından birinde vardır. Birçok kişi
renk körü olduğunu kendiliğinden fark etmez.
Birçok
öğrenme materyali renk kodlu olduğundan renk körlüğünü erken
yaşta teşhis etmek çok önemlidir. Bu Amerikan Optometrik Birliği’nin
çocukların okula başlamadan önce kapsamlı bir optometrik
incelemeden geçmelerini önermelerinin sebeplerinden biridir. Renk körlüğü
genelde ırsidir ve tedavi edilemez, fakat renk körleri renkleri ayırt
etmeye adapte edilebilirler. Bazı durumlarda renkleri daha iyi tespit
edebilmek için özel kırmızı benekli bir lens kullanılır.
Renk
körlüğü kalıtsaldır. Kadınlar, kendileri renk körü olmadan kırmızı
- yeşil renk körlüğünü çocuklarına geçirebilirler. Kadınların
kırmızı - yeşil renk körü olmaları, ancak babalarının kırmızı
- yeşil renk körü, annelerinin de taşıyıcı olma durumunda
olanaklıdır. Renk körlüklerinin bazı ender türleri iki cinste eşit
olarak görülür. Erkekleri daha fazla etkileme eğilimi gösteren
renk körlüğü ise, bir kuşağı atlayıp bir sonrakinde ortaya çıkabilir.
Nedenleri:
Renk körlüğünün nedeni bilinmemektedir. Renkler gözün ağtabakasında
bulunan koniler tarafından algılanır. Bunlar pigment, yani renk
maddesi içerir ve belirli koniler, belirli renkleri ayırt ederler.
Kalıtsal bozukluk sonucu bu pigmentlerden birinin eksik olmasının,
renk körlüğü oluşturmada rol oynadığı sanılmaktadır.
Bazen
renk körlüğü, ağtabaka ya da göz siniri (optik sinir, yani ağtabakadan
beyne uzanan sinir) hastalığıyla ortaya çıkar. Bu tür renk körlüğü
ender görülür ve ilerleyicidir. Renk körlüğünün yanı sıra görüş
de bozulur. Buna karşılık, kalıtsal tipte renk körlüğünde biçimler
görülebilir ve bozukluk ilerlemez.
Belirtiler:
Renk körlüğünün yaygın türü olan kalıtsal renk körlüğünde
yeşil, sarı, turuncu ve kırmızı, aynı biçimde algılanır ve
ayrı renkler ancak yoğunluklarıyla ayırt edilebilir. Bu bozukluk
doğuştan geldiğinden renk körleri zamanla belirli tonları ayıracak
hale gelebilirler. Renk körlüğünün ender görülen ve ciddi olan
türünde ise görüş bozukluğu ilerleyicidir ve hasta her şeyi
siyah - beyaz görür. Renk körlüğü günlük yaşamda önemli bir
sorun oluşturmaz, ama hasta, renklerle ilgili belirli işlerde çalışamaz.
Kırmızı - yeşil renkler bütün dünyanın kara ve deniz işaretlerinde
yaygın olarak kullanıldığından, renk körleri sürücülük ve
denizcilik yapamazlar. Bu renklerde önemli uyarılar yapıldığından,
görülmemeleri yaşamsal tehlike oluşturabilir.
Tedavi:
Renk körlüğünün yaygın ve kalıtsal olan tipinin tedavisi
yoktur. Görme sinirinin zayıflamasına bağlı olan ve görme
bozukluğu ile birlikte seyreden renk körlüğü ise bir ölçüde düzeltilebilir
ya da en azından ilerlemesi engellenebilir. Renk körlüğü doğuştan
olduğunda zararsızdır, hatta birçok kişi uzun süre renk körü
olduğunun farkına bile varmaz; ancak bir göz muayenesiyle durum
ortaya çıkabilir. Renkleri ayırt etme gücündeki değişiklik, göz
bozukluğundan da ileri gelebilir. Bu durumda en iyisi, bir doktora
gidip tedavi görmektir.
Bizler
ancak duyu organlarımızın bizlere ilettiği kadarını bilebiliriz.
Çünkü dışımızdaki somut gerçekliğe doğrudan ulaşmamız mümkün
değildir. Onu da yorumlayan beyindir. Aslına hiçbir koşulda ulaşamayız.
Dolayısıyla aynı şeyden söz ettiğimizi düşündüğümüzde
dahi, aslında herkesin beyni farklı bir şey algılıyor olabilir.
Bunun sebebi algılanan şeyin algılayana bağlı oluşudur.
Renkkörlüğü
testi:
http://www.cihannet.com/cnet/yasam/saglik/renktest/test1.htm