- Kuran ayetleri ve kelimeleri, Kuranın
içinde açıklanmaktadır. (Buna dayanak: fussilet 33)
- Sonra gelen ayetler, Sure başındaki
ayetleri açıklamaktadır. Baştaki ayetlerde sonrakilere anahtar
olmaktadır.
- Ayet içinde geçen her bir
kelime bir kapıdır bu kapıdan girilince bir çok kapılar açılmaktadır.
Girilecek İlk kapı, tevbe – ön yargılardan zihinsel
temizliktir.
- “Sure isimleri” önemli
bir anahtardır. Bir ayet ilk anda anlaşılmazsa sure ismine
dikkat edilmelidir.
- Aynı ve aynı anlamdaki benzer
kelimeler arasındaki bağlantılardan doğan kuran kaynaklı
hak sözler vardır ve bu sözlerle rabbimiz ehlinin – elbabının
kalbine harfsiz, kelimesiz ve sessiz bir mana akışı halinde
konuşmaktadır.
- Kur’an, hidayetin kaynağı olduğu
gibi, ters düşünen ve ona göğsünü - gönlünü açmayan
yaklaşım sahiplerini de dalalete düşüren ve kendisinden uzak
tutan bir yapıdadır.
- “Onda çelişki yoktur” sözü,
sadece bir iddia değil, aynı zamanda mana hazinelerinin
kilitlerini açan çok önemli bir “anahtardır”.
Birbirinden farklı iki ifadeye rastladığınızda içinde geçen
kilit kelimelerin “mevkisi ve mevzusu” farklı olduğu görülmektedir.
Burada çok önemli derin manalar, hatta mucize hazineler
bulunmaktadır.
- Kullanılan İsimlere değil O ismin
ifade ettiği vasıflara dikkat edilmelidir.
- Kur’an içinde geçen bazı konuşmalar,
bazı insanlarca sanıldığı gibi sadece dil ile yapılan konuşma
lisanı değildir. Hakikatin kelamıdır. Zaten kitap dahi
hakikatin kelamıdır.
Kur’an okumak, bence (bana) farzdır.
Sonra düşünmek, uygulamak ve yaşamak.....
Yukarıda ifade etmeye çalıştığım
doğrultuda Enfal suresi ilk ayetlerini ve savaş konusunu okumaya çalışırsak:
1- Dikkat edilirse Enfal, “savaş
sonrası” ifadesidir aynı surenin 39. Ayetindede geçen
“nihayet” (nun-te-he) kelimesi ve savaş ayetleri incelenirse;
Allah yolunda savaşmanın tüm ölçüleri, ilgili ayetlerde
verilmektedir.
2-Savaş sonrası elde edilen nimetler
Allah ve Rasulüne aittir fakat bunlar yine mü’minlere
verilmektedir.
“8:69. Artık elde ettiğiniz
ganimetten helâl ve temiz olarak yeyin. Ve Allah'tan korkun. Şüphesiz
ki Allah bağışlayan, merhamet edendir.”
3- Enfal, ganimet, hayır ve nimetler
kelimesinden, sadece dünyalık mal mülk eşya anlaşılmamalıdır.
“28:60. Size verilen şeyler, dünya
hayatının geçim vasıtası ve süsüdür. Allah katında olanlar
ise, daha hayırlı ve daha kalıcıdır. Hâla buna aklınız
ermeyecek mi?”
- Savaşmak için önce “düşman”
açıkça bilinmelidir. Açık düşman bellidir.
Bozguncu şeytan ve hizmetçileridir.
Bunlar yeryüzünü düzeltiyoruz iddiası ile fesat çıkaranlar ve
ayrıca Allahın Dinini değiştirip bozan ve tanınmaz hale
getirenlerdir.
5- ne zaman ve nereye kadar savaşmalıyız
“8:39. Fitne ortadan kalkıncaya ve
din tamamen Allah'ın oluncaya kadar onlarla savaşın! (İnkâra) son
verirlerse şüphesiz ki Allah onların yaptıklarını çok iyi görür.”
(Benzer bir ayet bakara suresindede geçmişti.)
“2:193. Fitne tamamen yok edilinceye
ve din de yalnız Allah için oluncaya kadar onlarla savaşın.
Şayet vazgeçerlerse zalimlerden başkasına düşmanlık ve saldırı
yoktur.”
Din yalnızca Allaha tahsis edilinceye
kadar, fitnenin (ve bence faizinde), kökü kesilinceye kadar savaşacağız.
Cahillik ve bozgunculuk bitinceye kadar savaşacağız
Bu savaş elbette ateşli silahlarla
olmayacaktır. Silah tek çeşit değildir. En güçlü silahımız;
Rabbimizin kur’andaki “kelimeleridir”.
Dikkat edilirse: Rabbimiz,
“kelimeleri” ile dinini üstün kılacağını vaad ediyor. (bi
kelimatihi)
“Dua” en etkili silahlarımızdandır.
Dua insanlığımız için bir çağrıdır, davettir, istektir. Çağrımız
ve davetimiz insanlığın “Kur’ana” gelmesidir. Allahtan başka
büyük yoktur. Rasulullahın (a.s.v.s.) bize tebliği ve tarzı (sünneti)
budur.
Bugün yeryüzündeki tüm Müslümanlar
için bütün mezhepler kaldırılsa, ayrılıklar sona
erdirilse, gelinecek ortak karar yeri ve üzerinde tereddütsüz
ittifak edilecek kaynak nedir?
İşte ona çağırıyoruz. İşte bu
durumda bütün fitneler ortadan kalkar, Din Allaha tahsis edilir.
Bundan yine müslümanlar ve insanlık
fayda görür. Bunun için savaşacağız.