2:53. “Doğru yolu bulasınız diye
Musa'ya Kitab'ı ve hak ile bâtılı ayıran hükümleri verdik.”
(Bütün insanlığın doğru yolu
bulması için, Musa’ya kitap ve hak ile bâtılı ayıran hükümlerin
verilmesi; Kur’andaki kelimeler ile varlık ve hayat kitabı
olan kainat kitabındaki hak ile bâtılı ayıran hüküm ve
gerçeklerin ifade edilmesidir.
Furkan, Hak ile Batılı kesin olarak
birbirinden AYIRAN ve kabul edenlere ondaki hükümleri ve gerçekleri
FARKETTİREN, doğru yolu buldurandır.)
Sihir- Büyü:
2:102. “ Süleyman'ın hükümranlığı
hakkında onlar, şeytanların uydurup söylediklerine tâbi
oldular. Halbuki Süleyman büyü yapıp kâfir olmadı. Lâkin şeytanlar
kâfir oldular. Çünkü insanlara sihri ve Babil'de Hârut ile
Mârut isimli iki meleğe indirileni öğretiyorlardı. Halbuki
o iki melek, herkese: Biz ancak imtihan için gönderildik, sakın
yanlış inanıp da kâfir olmayasınız, demeden hiç kimseye öğretmezlerdi.
Onlar, o iki melekden, karı ile koca arasını açacak şeyleri öğreniyorlardı.
Oysa büyücüler, Allah'ın izni olmadan hiç kimseye zarar
veremezler. Onlar, kendilerine fayda vereni değil de zarar vereni öğrenirler.
Sihri satın alanların ahiretten nasibi olmadığını çok iyi
bilmektedirler. Karşılığında kendilerini sattıkları şey ne kötüdür!
Keşke bunu anlasalardı!”
(Mülkü Süleyman hakkında bazı şeytanların
uydurduğuna tabi oluyorlar da Hükmü Muhammed A.S.V.S. Hakkında bazı
şeytanların uydurduğuna, yani asılsız rivayet ve sözlere,
kelimelere tabi olmuyorlarmı)
Kim olursa olsun ayete dayanmayan bir
kurgu (heva) ile konuşup Allahın yazdırdığının tersini iddia
ederse ve ona uymayan ve onu gölgede bırakıp ondan uzaklaştıran
bir iddiada bulunursa kurgu ve heva ile konuşmuş, sihir yapmış ve
gerçeği gözlere örtmüştür.
Yanıltan bir şeyi Hak bir Rasul haşa
söylemez ancak şeytanlar hakkı batıla karıştırmaya çalışır.
İlim, Ayet (beyyine) üzere olan Basiret ve İşitme sahipleri, Rasul
ile şeytan sözünü ayırd edebilecek görüştedirler ve gerçeği
bilirler bunu ancak sihir ehli olan, deccalin adamları hizmetçisi ve
yoldaşları görmez, bunlara aldanır, bunlarla aldatır.
Harut ile Marut, Musa ve Harun ile
ifade edilen kelimelerin çarpıtılmış hali olup bununla yapılan
şey, kafalarda kurgu meydana getiren kuruntu ve yalana dayanan çarpıtmalardır.
Bunlar kağıt üzerine yazılı, çarpıtılmış, aslı olmayan
kelimelerden başka bir şey değildir. Bunların insan üzerinde hiçbir
faydası veya zararı yoktur ancak kafa bulandırıp kuruntu yaptırdığı
için, fıtratı bozar, böylece zarar verir.
Bilen ve kuruntudan kurtulup sakınan
insana elbetteki zarar veremez ancak bunlara inanan insanlara inandığı
için zarar verir. Bunlarda buna müstehaktır. Sihir demek; kuruntu,
kurgu, hevadan uydurma demektir. Göz boyama, aldatma ve yanıltma
demektir, aslı yoktur. Bunlar, Rasullerin söylemediğini ve öğretmediğini
onlara isnad ederek uyduran yalancı, iftiracı ve bozgunculardır. Böylece
Ahiretlerini satıp, Karşılığında küçük, geçici bir dünya
menfaati almışlardır.
Büyülenmek demek; yanlış bilgi,
etki ve kanaatler altında gerçeğin zihinde örtülmesidir.
Sahtelik ve kuruntuların insan üzerinde,
yine insanın yanlış çevresinin ve kendisinin yanlışı olarak
etkili olmasıdır.
Kur’andan ayrılanların ayrıldıkları
oranda saptırılmış başka etki, kuruntu ve öğretiler altında,
saptıran zihniyet tarafından sihirlenmiş halde olduklarını görüyoruz.
Kur’andaki, Fark kelimesinin
(Fe, Ra, Kaf), içinde geçtiği ayetler:
2:136. "Biz, Allah'a ve bize
indirilene; İbrahim, İsmail ve İshak, Ya'kub ve esbâta indirilene,
Musa ve İsa'ya verilenlerle Rableri tarafından diğer peygamberlere
verilenlere, onlardan hiçbiri arasında FARK gözetmeksizin inandık
ve biz sadece Allah'a teslim olduk" deyin.
2:185. “Ramazan ayı, insanlara yol gösterici,
doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık beyyineleri
(delilleri) olarak KUR'AN'ın indirildiği aydır...........”
2:285. Rasul, Rabbi tarafından
kendisine indirilene iman etti, müminler de (iman ettiler). Her biri
Allah a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine iman ettiler.
"Allah'ın peygamberlerinden hiçbiri arasında AYIRIM yapmayız.
İŞİTTİK, İTAAT ETTİK. Ey Rabbimiz, affına sığındık! Dönüş
sanadır" dediler.
3:4.Daha önce de, insanlara doğru
yolu göstermek üzere FURKAN'ı indirmiştir. Bilinmeli ki, Allah'ın
âyetlerini inkâr edenler için şiddetli bir azap vardır. Allah, suçlunun
hakkından gelen mutlak güç sahibidir.
3:84. De ki: Biz, Allah a, bize
indirilene, İbrahim, İsmail, İshak, Ya'kub ve Ya'kub oğullarına
indirilenlere, Musa, İsa ve (diğer) peygamberlere Rableri tarafından
verilenlere iman ettik. Onları birbirinden AYIRMAYIZ. Biz ancak O'na
teslim oluruz.
3:103. Hep birlikte Allah'ın ipine
sımsıkı yapışın; FARKlılığa düşmeyin (parçalanmayın).
Allah'ın size olan nimetini hatırlayın: Hani siz birbirinize düşman
kişileridiniz de O, gönüllerinizi birleştirmişti ve O'nun nimeti
sayesinde kardeş kimseler olmuştunuz. Yine siz bir ateş çukurunun
tam kenarında iken oradan da sizi O kurtarmıştı. İşte Allah size
âyetlerini böyle açıklar ki doğru yolu bulasınız.
3:105. Kendilerine apaçık BEYYİNE
(deliller) geldikten sonra parçalanıp FARKLILIĞA düşenler gibi
olmayın. İşte bunlar için büyük bir azap vardır.
Nisa suresi: 4:150. Allah'ı ve
peygamberlerini inkâr edenler ve Allah ile peygamberlerini
birbirinden ayırmak isteyip "Bir kısmına iman ederiz ama bir kısmına
inanmayız" diyenler ve bunlar (iman ile küfür) arasında bir
yol tutmak isteyenler yok mu;
4:152. Allah'a ve peygamberlerine iman
eden ve onlardan hiçbirini diğerlerinden ayırmayanlara
(gelince) işte Allah onlara mükâfatlarını verecektir. Allah çok
bağışlayıcı ve esirgeyicidir.
Maide:25. Musa: "Rabbim! Ben
kendimden ve kardeşimden başkasına hakim olamıyorum; bizimle, bu
yoldan çıkmış toplumun arasını AYIR" dedi.
ENAM Suresi: 6:153. Şüphesiz bu,
benim dosdoğru yolumdur. Buna tabi olun. (Başka) yollara tabi olmayın.
Zira o yollar sizi Allah'ın yolundan AYIRIR. İşte sakınmanız
için Allah size bunları emretti.
6:159. Dinlerini parça parça edip
guruplara AYRILANLAR var ya, senin onlarla hiçbir ilişkin yoktur.
Onların işi ancak Allah'a kalmıştır. Sonra Allah onlara yaptıklarını
bildirecektir.
8:29. Ey iman edenler! Eğer ALLAHA
takva eder (itikat eder ve sakınırsanız) o, size iyi ile kötüyü
AYIRDEDECEK bir anlayış verir, suçlarınızı örter ve sizi bağışlar.
Çünkü Allah büyük lütuf sahibidir.
9:56. Mutlaka sizden olduklarına dair
Allah'a yemin ederler. Halbuki onlar sizden değillerdir, fakat onlar
AYRILAN toplumdur.
12:39. Ey zindan arkadaşlarım! Çeşitli
tanrılar mı daha iyi, yoksa gücüne karşı durulamaz olan bir tek
Allah mı?
12:67. Sonra şöyle dedi: Oğullarım!
(Şehre) hepiniz bir kapıdan girmeyin, ayrı ayrı kapılardan girin.
Ama Allah'tan (gelecek) hiçbir şeyi sizden savamam. Hüküm
Allah'tan başkasının değildir. (Onun için) ben yalnız O'na
dayandım. Tevekkül edenler yalnız O'na dayansınlar.
17:106. Biz onu, Kur'an olarak,
insanlara dura dura okuyasın diye (âyet âyet, sûre sûre) ayırdık;
ve onu peyderpey indirdik.
21:48. Andolsun biz, Musa ve Harun'a,
takvâ sahipleri için bir ışık, bir öğüt ve Furkan'ı
verdik.
Furkan
suresi: 25:1. Âlemlere uyarıcı olsun diye kulu Muhammed'e Furkan'ı
indiren, Allah, yüceler yücesidir.
Şuara: 26:63. Bunun üzerine Musa'ya:
Asân ile denize vur! diye vahyettik. her Fırka koca bir dağ
gibi oldu.
Rum: 30:14. Kıyamet kopacağı gün, işte
o gün birbirlerinden AYRILACAKlardır.
30:32. Dinlerini parçalayan ve bölük
bölük olanlardan (olmayın. Bunlardan) HER FIRKA, KENDİLERİNDE
OLAN İLE Ferahlıyor. (diğer bir ayette deniyorki; mü’minler
kendilerine indirilenle-Furkan ile ferahlasınlar.)
ŞURA: 42:13. "Dini
ayakta tutun ve onda ayrılığa düşmeyin" diye Nuh'a tavsiye
ettiğini, sana vahyettiğimizi, İbrahim'e, Musa'ya ve İsa'ya
tavsiye ettiğimizi Allah size de din
kıldı.
Fakat kendilerini çağırdığın, Allah'a ortak koşanlara ağır
geldi. Allah dilediğini kendisine seçer ve kendisine yöneleni de
doğru yola iletir.
42:14. Onlar kendilerine ilim geldikten
sonra, sadece aralarındaki çekememezlik yüzünden ayrılığa
düştüler. Eğer belli bir süreye kadar Rabbinden bir (erteleme) sözü
geçmiş olmasaydı, aralarında hemen hüküm verilirdi. Onlardan
sonra kitaba vâris kılınanlar da onun hakkında derin bir şüphe içindedirler.
44:4.Her hikmetli işe o gecede hükmedilir.
77:4. (Hak ile batılı) birbirinden
iyice ayıranlara; (mürselat:4. fel farikati farka-burada yarışta
çoğunluktan ayrılıp fark atanlara da işaret buluyoruz)
98:4. Kendilerine kitap verilenler
ancak BEYYİNE (açık delil) kendilerine geldikten sonra FARKLILIĞA
(ayrılığa) düştüler.