umerang
mistik ve ezoterik bir inançtır.
Aynen Avustralyalı Aborijinler'in
av silâhı bumerang gibi
"Yapılan her şey,
hedefi vurduktan sonra atanın eline geri döner." misali.
Aslında adını da ondan almış..
Bir
hikaye bu konuyu çok güzel bir şekilde tasvir eder.
Bir
adam ve oğlu ormanda yürüyüş yapıyorlarmış.
Birden oğlan takılıp düşüyor ve canı yanıp ‘AHHHHH’
diye bağırıyor.
İleride bir dağın tepesinden ‘AHHHHH’ diye bir ses
duyuyor ve şaşırıyor.
Merak ediyor ve ‘SEN KİMSİN?’ diye bağırıyor.
Aldığı cevap ‘SEN KİMSİN?’ oluyor.
Aldığı cevaba kızıp ‘SEN BİR KORKAKSIN’ diye
tekrar bağırıyor.
Dağdan gelen ses ‘SEN BİR KORKAKSIN’ diye cevap
veriyor.
Çocuk babasına dönüp ‘BABA NE OLUYOR BÖYLE?’
diye soruyor.
‘OĞLUM’ diyor adam, DİNLE VE ÖĞREN!’ ve
dağa dönüp ‘SANA HAYRANIM’
diye bağırıyor.
Gelen cevap ‘SANA HAYRANIM!’ oluyor.
Baba tekrar bağırıyor, ‘SEN MUHTEŞEMSİN!’
Gelen cevap; ‘SEN MUHTEŞEMSİN!’
Oğlan çok şaşırıyor, ama halen ne olduğunu anlayamıyor.
Babası açıklamasını yapıyor, Insanlar buna ‘Yankı’
derler, ama aslında bu ‘Yaşam’dır.
Konu
başlığı ile alâkalı bir başka örnek de şöyle..
Yaşlılık
kaçınılmaz bir durumdur. Kim ki bir insanı yaşlı olmaktan
ötürü hor hakir görüp küçümsüyor, kim yaşlanmanın kişide
yarattığı yetersizliklerle eğleniyor, iyi bilsin, bir gün
aynı şeyler başına gelecektir. Kısa bir ömre sahip insan,
Mutlak Yaratıcının karşısında sanki bir oyuncak misali.
Sana bir ömür takdir ediliyor, hayat boyunca
senden birşeyler kopup gidiyor...ve sen acı gerçekle “
gençliğinde söylediğin sözler, takındığın tavırlarla
muhatap oluyorsun.” Buna bir bakıma yaptıklarının
karşılığını görme denebilir.
Ben
bundan şunu anladım. Yaşam daima sana ,senin ona verdiklerini
geri verir. Yaşam yaptığımız günlük davranışların
aynasıdır. Sevgi istediğin zaman daha çok sevgi şefkat
istediğinde, daha şefkatli olabilmeyi getirir. Şayet saygı
istiyorsan insanlara daha çok saygı duymalısın. İnsanların
sabırlı olmasını istiyorsan sende özverili, telaşsız bir
hayata sahip olmalısın. Veya değer verilenleri değersiz görme gibi bir komplekse girmişsen,
sende değersiz bir hale dönersin. Sonuçta çamur atılan değersiz
görülen insanın, popülaritesi bir o kadar yükselmiş
olur..Söz konusu kural yaşamımızın bir parçasıdır, hayatın
her kesiti için geçerlidir .
Bu
olguya sosyal psikolojide “ bumerang
etkisi “ diyorlar.
Toplumun
çeşitli katmanlarının bu
tür uygulamaları asla
kaybolmamaktadır. Davranışlarımızda hiçbir şey boşa
gitmez ve karşılıksız
kalmaz. Olaylara baktığımız takdirde evrende en küçük
bir ayrıntının dahi
yerini bulduğunu görmekteyiz,.
Tamamen
sistemle alakalı olan bu oluşların örneklerini
Hz Resulûllah
..” Bir kimseye bela okunduğunda o kimse şayet
belayı hakketmemişse o bela geriye döner atanı bulur ”
ve “ Her kim bir insanı bir nedenden ötürü suçluyorsa
o kimse suçladığı şey başına gelmeden ölmez “
şeklinde açıklıyor.
Toplumsal
yaşamda bu tür davranışların
sonuçlarını “ bireylerin suçladıkları şeyin
kendilerine dönmesi “ şeklinde görebiliyoruz.
Kamuoyu yoklamaları bunu açıkça gösteriyor. Mistisizm bu tür
davranış biçimlerine asla
prim vermemiştir. Esasen belirli bir kültür sentezine
ulaşan insanlar bu tip hareketlerden sakınırlar. Onlar suya
sabuna dokunmadan, birbirlerinin adını anmadan, yaşamasını
pek güzel becerirler.
Efendice tartışmalardan yanadırlar. Standart sert yorumlara
girmezler.Bazı olayların, davranışların insanlığı yozlaştırdığını
ve sonunda mutlaka kendilerine döneceğini düşünürler. Halk
arasında sıkça kullanılan “ Her geceyi kadir bil her
gördüğünü de hızır bil “ deyimini benimserler.
Abuk sabuk bir konuşmanın başlarına dert açacağını
tahmin ederler..
Yalnız her olayı
bu kategoriye kesinlikle koyamayız. Yanlışlardan hiç
ders almadıklarını görmekte olduğumuz,
eksikliklerinin giderilmesinde neredeyse inatlaşma
noktasına varan bireylere yapıcı eleştirilerde bulunmamız
ve onları özverili davranışlara, hayatı daha ciddiye almaya
davet etmemiz, tabii ki ayrı bir işlevdir. Takdir
edersiniz ki insanın yaratıcılığını kamçılaması başka,
haddini bilmemesi bambaşka şeydir. Öyle ise insan düşüncelerinde
biraz seçici olmalı, hareketlerine oldukça
özen göstermeye çalışmalıdır....
Saldırırken
saldırılan durumuna gelebileceğini aklından çıkartmamalıdır.!
İstanbul
- 06.06.2000
http://sufizmveinsan.com
Akşam
Gazetesi - 23 Kasım 2001
|