HAYAT SERMAYESİ - Devlet Millet Bütünleşmesi

Dr. Hüseyin Emin Sert
 

Ulvi ve çok değerli bir kavram olan devlet, kurumlar ve yetkililer vasıtasıyla temsil edilir. Bu noktada kurumları temsil eden kişilerin çok hassas ve dikkatli olmaları gerekir. Aksi halde kurumları temsil edenlerin hataları, devlet ile millet arasındaki iletişimi bozar ve işler kolayca halledilebilecekken problem haline gelir.

Devlet ve millet, aslında insandaki ruh ve beden gibi birbirine bağlıdır. Bir vücudu meydana getiren bütün organlar önemli olduğu gibi, bir bayrak altında aynı sınırları paylaşan insanlar da bir bütündür. Devleti temsil ve teşkil edenlerin bu bilince uygun davranmaları gerekir.

Kalkınmada Yeni Ufuklar alt başlıklı sempozyuma sunmayı planladığım “Kalkınmada Kültürel Değerlerin Etkisi ve Yöre İnsanının Katkısı” konulu tebliğimi güçlendirmek için Doğu Anadolu Bölgesi’nde yaptığım araştırma gezisinde malzeme derlerken bir trafik kazası sonucu malzeme haline geldim. Kaza sonrası yaşadıklarımla kurumlarımızın nasıl işlediğini bizzat yaşayarak gördüm.

Düzgün bir karayolunda ilerlerken birden karşıma şerit ihlali yapan bir kamyon çıktı. Haliyle kamyonun altına girmemek için çakıllı ve kasisli noktadan geçmek zorunda kaldım. Bu esnada aracımın dengesi bozularak direksiyon hâkimiyeti kayboldu ve takla atarak ciddi kasis sebebiyle elim bir kaza yaşadım. Kamyon durmadı. 156’ya haber verdik, ambulans istedik, gelen olmadı. Ben tekrar 156’yı arayarak kaçan kamyonun durdurulmasını istedim, o da olmadı. Minibüsle sağlık ocağına gönderildik. 112 personelinin ve ilçe sağlık ocağının durumu içler acısıydı. Ambulansın yakıtını vermek şartıyla tıp fakültesine sevk edildik.

Kaza raporuna rica minnet erişebildik. Her türlü noktada tek değer olan kaza raporu, olay gündüz olmasına rağmen gece olmuş gibi tutulmuş ve şerit ihlali yapan kamyon yerine, farları gözleri kamaştıran kamyondan bahsedilmişti. Görev alanı gerçeklere uygun olmayacak şekilde ayarlanan, jandarma trafik kaza noktasına ulaşamamış, kaza raporu da yukarıda ifade ettiğim gibi gerçekleri yansıtmayacak şekilde tutulmuştu. Hak ve adaleti ortaya koyamayan bir sistem ne kadar güvendirici ve insanlarını huzura kavuşturucu olabilir. Zaten kaza yaparak en büyük mağduriyete uğrayan kişiye bir de ceza kesmek ayrı içler acısı bir durumdur. Yolda gerekli tedbiri almayan devlet kurumu karayollarının ihmali ne olacak? Kazaya sebebiyet veren suçlu durumdaki kamyonu yakalamak için gerekli çabayı göstermeyen kolluk kuvvetlerine itimat nasıl devam edecek? Kurum kültürü ve devlet millet bütünleşmesi noktasındaki toplam kalite yolunda almamız gereken çook yol var. Ama bunu yapacak insan ve kadrolar var mı acaba?

Yaşadığım olaylardan diğer bazı anekdotlar da arz edeyim isterseniz. Bizzat elimle başçavuşa alkol raporumu vermeme rağmen bana bir nüshasını vermedi. Sadece bu sebepten ulaşımı zor olan bir noktaya, hastalarımı yalnız bırakarak tekrar gitmek zorunda kaldım. Ve savcı beye nasıl bilgi verdiyse beni mevcutlu olarak adliyeye çağırdığını söyledi. Allah’tan savcı beyin bulunduğu noktaya giderek olayı çözümleyebildim.

Şimdi düşünüyorum, ben bölge kalkınması için çalışan bir ilim adamı olarak bu muameleye maruz kalıyorsam, vatandaşa nasıl muamele ediliyor. Ve millet için var olan kurumlar bazı narsist insanlar eliyle ne hale getiriliyor. Kendini gerçekleştirememiş insanların temsil makamlarında bulunması, bünyenin zarar görmesine sebebiyet vermektedir.

Milli Güvenlik Kurulu’nun resmi internet sitesi olan www.mgk.gov.tr nin en üstünde aynen şu sözler yer alıyor: “Milletimizin güçlü, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesi için devletin tamamen milli bir siyaset izlemesi ve bu siyasetin iç kurumlarımıza tamamen uygun ve dayalı olması lâzımdır.” Kısmen arz etmeye çalıştığım hadiseler göz önüne alındığında, bu söze ne kadar uygun davranıldığı tartışılmaya açıktır.

Devleti temsil eden kurumlar, cumhuriyet Türkiye’sinde buyuran değil, hizmet veren kurumlar olmalıdır. Resmi dendiği zaman, akla, ciddi, sıcak ve güvenilir bir kurum gelmelidir. Yasak koyma ve ceza kesme resmi kurumların sanki karakteristik niteliği haline gelmiş gibidir. Hak ve adaleti gerçekleştirmekten uzak sistemler ve haksız yere kesilen cezalar, devletle millet arasına çekilen bir perde gibidir. Çağdaş toplumlarda, devlet millet ilişkisi, belli bir düzen içinde, fakat mümkün olan en alt düzeyde sınır konularak yürütülür. Bu düzeyi yakalayamadığımız da acı bir gerçektir. Toplumun efendisi, onlara hizmet eden ve vatanını en çok seven, görevini en iyi yapandır.

 

 
 
Elâzığ - 03.07.2007