'Ortada O'nu ve iki kişiyi daha
çarmıha gerdiler. Biri bir yanda, öbürü öbür yanda, İsa
ise ortadaydı. Pilatus bir yafta yazıp onu haç üzerine
koydu. Yazılan şuydu : 'NASARALI İSA, YAHUDİLERiN KRALI!..'
Hıristiyanlık alemi, Nazaretli Hz. İsa'nın ölümünü bu
anlamlı sözlerle tasvir ederken doğruluğunu hararetli biçimde
savunmakta, bu tezi reddetmenin ise büyük bir yanlışlık
olacağını ifade etmektedir. Ama bir gerçek var! Kur'an bu görüşlerin
tamamen hatalı olduğunu, bizlere ayetleriyle bildiriyor. Şöyle
ki; 'Yahudiler, (İsa'yı öldürmek için) hileye saptılar.
Allah da (İsa'yı göğe kaldırıp kendilerinden, İsa'ya
benzeyen birini hilekarlarına öldürtmekle onlara) hile yaptı,
ceza verdi. Allah da fenalığa karşı ceza verenlerin en
kuvvetlisidir.' (Ali imran/54)
'O vakit Allah şöyle buyurdu: Ey İsa! Şüphe yok ki seni,
(ecelin bitince) öldüreceğim, seni bana yükselteceğim, seni
küfredenlerin içinden tertemiz kurtaracağım ve sana bağlı
olanları, kıyamet gününe kadar küfredenlerin üstünde
tutacağım. Sonra dönüşünüz yine Bana'dır. O vakit,
ihtilaf ettiğiniz şeyler hakkında aranızdaki hükmü ben
vereceğim.' (Ali İmran/55)
Bu mesajlardan anlaşılacağı
üzere, Hıristiyan alemindeki söylentilerle Kur'an fena halde
çelişiyor. Hz. İsa çarmıha gerilmemiş; normal bir ölümle
vefat etmiştir. Dolayısıyla onun halk arasında dile
getirilen bedeni ile göklerde oluşunun aslı astarı yoktur.
Mistisizmde, üst insan olarak Hz. İsa'nın rolü oldukça
farklı. Hz. Muhammed de hadislerinde bu noktaya değinmiş,
O'nu, gerek dünya hayatında ve gerekse ahiret yaşamında
kendine en yakın insan olarak göstermiştir. Şimdi, asıl
noktaya gelelim:
Hz. İsa acaba tekrar yeryüzüne dönecek mi?
Şayet böyle bir şey olası ise, reenkarnasyona kapalı olan
mistik otoritenin durumu ne olacak? Bildiğim kadarı ile
toplumlar da insanlar gibidir, yanlış yaparlar. Önemli olan
bu yanlışların düzeltilmesidir. Evet; O, bir gün dünyalının
arasında olacak! O'nun dönmesi konusunda İslam ve (bir bölümü
hariç) Hıristiyanlık alemi arasında birliktelik var. Her iki
toplum da döneceğini biliyor. Hz. İsa'nın bu kez amacı
farklı. O artık dünyaya Nebi/Resul niteliği ile değil,
'Muhammedi ümmet olabilmek ve Deccal'i öldürmek üzere
gelecektir.' İşin ilginç yanı Hz. İsa'nın; mistisizmi çağdaş
bilimler ışığında tüm dünyaya anlatacak olan Mehdi'ye
tabi olmasıdır. Hz. İsa, Mehdi öldükten sonra bu görevi üstlenecek,
öğretilerini yaşatacak, kırk yıl yaşayıp, çoluk çocuk
sahibi olduktan sonra ahirete intikal edecektir. Bu konunun üzerinde
durmamın iki nedeni var:
Birincisi; Muhammedi ümmet oluşunun
ne anlama geldiği, ikincisi; kıyamete yakın zamanda, yeryüzünde
oluşacak bir hadisede Mehdi'ye karşı olan bir varlığın,
yani Deccal'in neden Hz. İsa tarafından öldürüleceği
hususudur. Önce şunu belirtmekte yarar var. Hz. İsa'nın,
Muhammedi ümmet oluşunu, basit, dar bir bakışla Müslümanlığı
seçmesi gibi değerlendirmek saflık olur. Bir Allah Resulü'ne
ümmetçilik anlayışını yakıştırmak, (Muhammedi olmayı
kastediyorum) Muhammedi boyuttan bihaber olmak demektir.
Muhammedi olmak, bir yerde Allah'ın kulu olmak ile bağlantılıdır.
Allah'ın kulu olma hali, bir mahallin, ilahi Hüviyet'in sahip
olduğu manaları rastgele değil, eşit düzeyde kuvveden fiile
çıkarmasıdır. Bu işlevi gerçekleştirebilene Muhammedi
denir. Çalışarak kazanılmayan, çok az insana nasip olan bir
özelliktir. Hz. İsa'nın Muhammedi boyutta yaşayabileceğini
bildiren başka ince ayrıntılar ve dokümanlar da var: Kur'an,
Meryem Suresi 30. ayetinde Hz. İsa'nın ağzından O'nu 'Ben
Abdullah'ım' yani 'Allah'ın kuluyum' ifadesiyle tanımlıyor.
(Gâle innî Abdullah. Âtâniyel kitâbe ve cealenî Nebiyyâ.) Esasen,
Hz. İsa bu sözü, uzun vadeye dayanacak bir şekilde
kullanmaktadır. Bu tesbit onun tekrar dünyaya geri geleceğinin
bir göstergesidir. Aslında onun dünyaya teşrif edeceğine işaret
eden başka belgeleri de bulmak mümkündür.
'Ben 2000 yıl sonra ve 33 yaşında
dünya üzerinde olacağım' deyişi gibi... Kendisine Risalet görevi
geldiği andan itibaren Muhammedi boyutu, ortaya çıkaracak bir
fırsatı bulamaması ve bu yaşantının da ancak bir beyin
tarafından elde edilebilmesi, onun tekrar dönüşü için en büyük
etmen olmaktadır. Reenkarnasyon denilen 'yeniden dönüş' işlemi
ile anlatılanın karıştırılmaması icap eder. Zira
reenkarnasyon İslami olmayan ve tamamen cinlerin insanlara
telkin ettiği bir felsefenin ürünüdür. Hz. İsa'nın dünyaya
geliş amacını oluşturan diğer bir faktör de, kendindeki
kudret sıfatını ortaya koyarak Deccal'i öldürmesidir.
Akla takılan bir şey var! Bu işlevi neden Mehdi Hazretleri
yapmıyor da Hz. İsa üstleniyor? Yani Mehdi'nin, Deccal'i öldürme
gücü mü yok? Hemen yanıtlayalım;
Hz. İsa kudret sıfatını zuhura çıkartırken, imam-ı
Mehdi, ilim sıfatı ile tecelli etmektedir. Kudret ise ilme bağlıdır.
Zira bütün sıfatların kökeni ilimdir. Böyle olunca zuhur sıfatı
daha üstün olan Mehdi'nin de Deccal'i öldürmesi gerekmiyor.
Bu işlevi Hz. İsa üstleniyor.
İstanbul
- 16.10.2001
http://sufizmveinsan.com
Akşam
Gazetesi - 09 Aralık 2001
|