Zenginlik, servet çokluğu değil, gönül
zenginliğidir. Haline şükretmeyen insan,
zenginliğinin sefasını süremez.
Hiçbir zaman çıktığın kapıyı hızla
çarpma, çünkü, geri dönmek zorunda
kalabilirsin.
İhtiyaç halinde anahtar aramak yerine,
anahtar olabilmelidir. Nerede nasıl
hareket edeceğini bilmek, mutlu
olabilmenin ve yaşamanın yarısıdır.
Bütün münasebetlerde dürüstlük, en iyi
hareket tarzıdır.
İslâm’ın saygı gördüğü toplumlarda
kişinin iyi ve makbul huylar ile
donanması belki kolay olabilir, ancak
İslâm’ı sıradan bir obje olarak
değerlendiren toplumlarda durum aynı
şekilde olamayabilir.
“O gün, ne mal fayda verir ne de evlât.
Ancak Allah'a kalb-i selîm (temiz bir
kalp) ile gelenler (o günde fayda
bulur).”
Şartların
menfî olanlarını müspete çevirmek için
çalışmalıdır. Böyle gayret edenlerin
amelini, Allah boşa çıkarmaz.
İletişim hataları, hayatımızı derinden
etkiler.
İletişimde göz, başlı başına bir mesaj
kaynağıdır. Bir kimse gözünüze
bakıyorsa, size ilgi duyuyor demektir.
Öte yandan bir kimse, gözünüzü
gözünüzden kaçırmakla, sizden bir şey
saklamak durumunda olduğunu ifade
edebilir. Göz ilişkisi kurulduktan
sonra, diğer ilişkiler yavaş yavaş
kurulabilir. Bir kimsenin gözbebeği,
baktığı nesneye duyduğu ilgi oranında
büyümektedir.
Atalar bu durumu, “Dost başa, düşman
ayağa bakar” ifadesiyle dile
getirmişlerdir.
Ancak yerine göre, gözü bazı şeylere
bakmaktan alı koymak gerekebilir. Mesela
kadının güzelliklerine ve elbisesine
bakmak, kalbe şehvet tohumunu ekebilir.
Çünkü, göz neredeyse gönül oradadır.
“Dilini koruyan kimsenin kusurlarını
Allah örter. Gazabına mâlik olan kimseyi
Allaü Teâla azabından korur. Allah’dan
özür dileyen kimsenin özrünü Allah kabul
eder.”
En dolu vakit; kendimizi geliştirmeye
çalıştığımız anlardır. Kitaplarla dost
olmak sizi canlı ve uyanık tutar.
İnsanda cehalet, öğrenme ihtiyacı
durunca başlar. Hatasını kabul edip
haddini bilmek, irfandandır. Hiçbir
kimsenin, koyduğu kaide ve prensibi
çiğneme hakkı yoktur.