HAYAT SERMAYESİ - Dürüstlük ve Denge

Dr. Hüseyin Emin Sert
 

Dürüstlük, adalet ve denge müslümanın en önemli vasıfları arasındadır. İman, insanı kendi özüne karşı dürüst olmaya götürür. Kendi özüyle çelişmeyen kişinin davranışları da bir kıvama ererek seviye ve denge kazanır. Dürüst kişi, her durumda gerçeği söyler ve menfaatler uğruna gerçeklerden taviz vermeyerek, “gerçeğin ciddî yüzüne” hem kendini hem de toplumu alıştırır. İnsanın kendisine ve topluma faydalı davranışlar sergileyip bu konuda hatasızlığı, titreyen kalbin bir fonksiyonudur. Çünkü bu kalp sahibine hassasiyet ve dürüstlük kazandırır.

Hepimiz ‘konuştuğu gibi davranan, özü sözü doğru olan insana’ güveniriz ve onun dediğine inanırız. Her şeyi açık seçik, dürüstçe, bizden hiçbir şey saklamadan söylediklerini iddia eden bazı insanların ellerine bakın: Eğer söylediklerinde samimî değillerse, ellerini, sanki bir perde gibi ağızlarına ve yüzlerine kaparlar. Gözlerini inceleyin; doğrudan yüzünüze bakamaz, gözlerini kaçırır, sık sık kollarını göğüslerinin üzerinde kavuştururlar.[1] Hayatı sayısız hata ve yanlışlarla dolu olan hiç kimse gerçek anlamda özgür değildir. En güzel hayat biçimi olan dürüstlük, mutlu ve huzurlu bir şekilde yaşayabilmenin de asgari şartıdır. Dürüst insan, harici özelliklerini deşifre ettiği kadar dahili unsurlarını da ortaya koymaktan çekinmez.[2] Allah da öz ve sözlerini temiz tutanları sevmektedir.[3]

Dürüst ve salih davranışlarda bulunmayan evlat, peygamber ailesinden bile sayılmamıştır.[4] “Mü’min safdır, cömert-şerefli ve haysiyetlidir; fâcir ise, kurnaz ve alçak tabiatlıdır.”[5] Hadiste bu psikoloji şöyle ifade edilir; “Doğruluk, gönül rahatlığı ve iç huzurudur; yalan ise kararsızlıktır.”[6] Şairin dediği gibi: İnsana sadakat yaraşır, görse de ikrah. Yardımcısıdır doğruların Hz. Allah. Bilinçli iletişim ve dürüstlük, anlamlı hayat sağlar, anlamlı hayat da sakin ruh halinin gelişmesine yardımcı olur.

Dürüst insan, kişisel bütünlük içindedir. Kişisel bütünlük, aslında sorumluluğun bir türüdür. Yani kişi, düşünce, duygu ve davranışlarının ahenk içinde olmasından hesap vermeye hazır olduğu zaman kişisel bütünlük ortaya çıkmaktadır. Hz. Peygamber bir hadisinde: “Bana altı konuda garanti verirseniz, ben de size cenneti garanti ederim. Birincisi, konuşunca doğru konuşmak, ikincisi söz verdiğinde sözünde durmak, üçüncüsü emanet edilen bir şeyi iade etmek, dördüncüsü namuslu olmak, beşincisi gözleri haramdan korumak, altıncısı ellere hakim olmak[7] buyurmaktadır. Dikkat edilirse bunların her biri hakikî dürüstlüğü gerektiren hususlardır.

Nitekim Rabb’imiz: “Ey iman edenler! Allah’ın emirlerine karşı gelmekten sakının ve dürüst insanlarla beraber olun[8] buyurmak suretiyle müslümanları dürüst insanlarla arkadaşlığa teşvik etmektedir. Rasülullah (s.a.v.) de: “Sizin en hayırlınız, ehline (yani hanımına, çoluk-çocuğuna, hâne halkına) karşı iyi davrananızdır”[9] demektedir. Bu iyi davranma, dürüstlük, adalet ve dengeli olmayı da ifade etmektedir. Belli bir bilgi ve tecrübeye dayanarak, samimî bir niyetle verilen hayırlı karar ve uygulamalar, müslümanın en önemli güç kaynağıdır. Böylesine seviyeli davranışa götüren kararlar verebilen insana, ister istemez herkes saygı göstermek durumunda kalır.

****

Kumanda: Uzaktan kumandalı aletler hayatımızda önemli bir yer tutuyor. Fakat acaba biz bu cihazları mı, yoksa bazı aletler bizi mi kumanda ediyor. Ratinglere bakılırsa halimiz hiç de hoş değil sanırım.

*****

Dürüst ve dengeli davranışlarla, ferdi ve sosyal hayatımızın akışını güzelleştirme temennisiyle.


[1] Doğan Cüceloğlu, Yeniden İnsan İnsana, s. 46.

[2] Sharon S.  Brehm, Saul M.  Kassin, Social Psychology, Houghton Mifflin Company, Boston, 1996, s. 101.

[3] Kur’ân, Bakara (2): 222.

[4] Kur’ân, Hûd (11): 46.

[5] Ahmed b.  Hanbel, Müsned, c. 4, 404-405.

[6] Ahmed b.  Hanbel, Müsned, c. 1, s. 200.

[7] Ahmed b.  Hanbel, Müsned, c. 5, s. 323.

[8] Kur’ân, Tevbe (9): 119.

[9] Tirmizî, Sünen, 10/Raza’, 11, c. 3, s. 457, hn. 1162.

 

 
 
Elâzığ - 19.06.2007