Eğitimin
ana malzeme ve hedefi insandır. Ancak insana
harcanan emeğin, yapılan yatırımın sonuçlarını
kısa dönemde görmek mümkün olmaz. Aile, kreş,
ana okulu, ilk-orta ve yüksek öğretim
kurumlarında yüzlerce eğitimcinin aktarmaya
çalıştığı bilgi ve becerilerin ne kadar etkili
olduğu, eğitilen insanın kişilik ve değer
yargılarını nasıl biçimlendirdiği, ancak 20-25
yıl sonra görülebilir.
İnsanoğlunun tarih sahnesine çıktığından bu yana
en büyük uğraşı; maddî ve manevî ihtiyaçlarını
karşılamak, daha rahat, mutlu ve huzurlu bir
yaşam düzeyine ulaşma noktasında olmuştur.
Çağdaşlaşma, modernleşme, kalkınmış ve mutlu bir
toplum olmanın yolu da şüphesiz ki eğitimden
geçmektedir.
İnsanın
kişiliği, dünya görüşü ve hayat anlayışını
belirleyen en temel etken, inanç ve değer
yargılarıdır. Bu nedenle eğitimin en çetrefilli
meselesi, inançlar ve değer yargılarını
değiştirmeye yönelik bilgi ve faaliyetlerdir.
Değer yargıları, bir milletin kolektif
hafızasının ve müşterek geçmişinin ürünü olarak,
çok uzun bir süreçte oluşur.
Günümüz devletleri
halklarını mutlu kılmak için eğitime büyük bir
önem vermekte, sahip oldukları kaynakları bu
alanda değerlendirmeyi yeğlemektedirler. Doğrusu
bunda da haklıdırlar.
Eğitim
sistemimizin her kademesinde çözülmesi gereken
problemler vardır. Bu problemler, eğitim
politikamızdaki yanlışlardan, maddi
imkansızlıklara kadar uzanan çok geniş bir
sahayı kapsar. Memleketimizin en önemli
problemlerinden biri olan kültür problemimiz,
hemen her meselemizin ana sebebi, eğitim
sistemimiz ve politikamızdaki, dolayısıyla yurt
içi ve dışı eğitimimizdeki sıkıntılarınde en
önemli sebeplerinden biridir.
Dini
hükümlerin de en temel gayelerinden birisi,
insanoğlunu bütün boyutlarda yetiştirip eğitmek
ve onu tekamüle ulaştırmaktır. Eğitim sahasında
hiçbir gerçek görmezden gelinemeyeceği için,
İslam dini insanoğluyla uzaktan yakından ilgisi
olan bütün gerçeklere önem verir.
İslami
eğitim ve terbiye metodu; insani duyguları
arıtıp temizleme, onu makul ve doğru bir mecraya
doğru yönlendirme esasına dayalıdır, bu
doğrultuda gayesine ulaşma yolunda, tam bir
basiretle insanı olgunlaştırmaya çalışır.
Akıl ve tefekkürün ulaşabildiği bütün alanlarda;
yüce ve eşsiz İslâm dininin hüküm ve
prensiplerinin sağlam, tutarlı ve güvenilir
çehresi, olanca parlaklığıyla kendisini
göstermektedir. Fakat hakikati kabul etmek
istemeyene hiçbir delilin fayda vermediği de acı
bir gerçektir.
Öğrenci
velileri, tanıdık ve akrabaları, kısacası,
eğitim ve öğretime ihtiyaç duyan insanların
bütününün, öğrenmeyi ihtiyaç görmesi çok
önemlidir. Bu noktada Herkes içim sürekli eğitim
seferberliğine ihtiyaç vardır. Zira cehalet,
öğrenme ihtiyacının bittiği anda başlar.
Zorla, baskıyla, denetimle gerçek eğitim ve
öğretim olmaz.
Eğitimden maksat
kişisel bütünlüğe ulaşmış, dengeli, verimli
insanlar yetiştirmektir. Kişisel bütünlük, bilgi
yüklemekle değil, bilgiler ışığında kendini
geliştirme iradesiyle olur. Yani gaye, davranışı
olumlu yönde değiştirmek, olgunlaştırmaktır.
Şahsiyet sahibi, vatana ve millete faydalı
olacak insanlar yetiştirmektir.
Okuma ve eğitimin hedefi, tutarlı ve verimli
yaşama tekniğinden başka bir şey değildir.
Eğitim faaliyet ve teknikleri, çocuğun hayatıyla
ne kadar çok ilgilenir, onun ihtiyaçlarına
fiilen ne derece hizmet ederse o kadar canlı bir
rol üstlenmiş olur.
Bu gerçekler göz önünde bulundurularak hayırlı
ve verimli eğitim ve öğretimler temennisiyle…