Eğitim, 
								fert ve milletlerin geleceğini garanti altına 
								alacak bir süreç olarak fonksiyon  icra 
								etmelidir. 
								Aksi halde günlük hayatta yaşanan problemler 
								katlanarak devam eder. Kalifiye eleman 
								yetiştiremeyen kurumlar, işsizler ordusuna yeni 
								zavallılar eklemekten öteye geçemez. 
								
								
								
								Eğitim 
								kurumlarının yanında aile ve toplum, formal 
								eğitim için altyapı oluşturur, dolayısıyla 
								eğitim ve öğretiminde önemli bir yere sahiptir. 
								Aile içinde verilen eğitim tarzı, genci değerler 
								ve hayata bağlayabileceği gibi, tamamen kültürel 
								değerlerden uzaklaştırabilir de. Aile ve çevre, 
								gençler üzerinde psikolojik ve sosyolojik yönden 
								etkili olduğu gibi, dini formasyon kazandırma 
								yönünden de önem arz eder.
								
								
								Aile, 
								ilk yıllarda çocuğun bakımı, korunması, 
								kollanması kadar, ileriki yaşlarda onun sağlam 
								ve tutarlı bir kişilik kazandırılmasından da 
								sorumludur. Eğitimin temel amacı, 
								öğrencilerin yeteneklerini geliştirecek ortam ve 
								teknikleri hazırlamak, bunun için gerekli olan 
								bilgi ve beceriyi vererek, kişisel bütünlüğe 
								ulaşmış insanlar yetiştirmektir. 
								
								
								
								
								Bireylerin sağlık ve hastalık karşısındaki tutum 
								ve davranışları, ait oldukları toplumun değer 
								yönelimi, tek kelime ile kültürünün bir 
								sonucudur. Bu doğrultuda gelişen sağlık kültürü 
								birey ve toplumun, temel sağlık bilgilerini 
								algılama, hizmetleri alma, yorumlama ve anlama 
								ile bu bilgi ve hizmetleri, sağlığı koruma ve 
								geliştirme amacıyla kullanabilme kapasitesidir. 
								Sağlığı ferdin genel iyilik durumu olarak ele 
								alan yaklaşım,  fiziksel, ruhsal ve sosyo-kültürel 
								sağlığın ve insanın kişisel bütünlük içinde 
								olmasının, genel sağlık durumunu  olumlu 
								etkileyeceğini öne sürmektedir.
								
								
								Eğitim, 
								gelişim ve sağlık açısından toplum içerisindeki 
								en riskli gruplardan biri, ergenlik ve gençlik 
								dönemindeki bireylerdir. Ancak gençlik 
								dönemindeki sağlık, bedeni olmaktan ziyade 
								ruhsal ve sosyal sağlık boyutuyla ilgilidir. 
								Çocukluktan erişkinliğe geçiş dönemi olarak 
								adlandırılan bu dönem kendine özgü birçok sorunu 
								içermektedir.
								
								
								Gençlik, 
								gelişme, kişisel olgunlaşma ve hayata hazırlık 
								dönemidir. 
								 Hayatın tehlikeli olarak nitelendirilen ilk beş 
								yılını geçirmiş ve henüz yetişkinlere özgü 
								sağlık sorunlarıyla doğrudan karşılaşmamış olan 
								bu grup, bütün yaş grupları arasında en sağlıklı 
								fakat ruhî olarak en riskli olan gruptur. Bu 
								dönem verimli olarak geçirildiğinde, sağlıklı 
								yetişkin olma olasılığı yüksektir. Bağımsız 
								davranma çabasında olan gençlerin; karar, 
								ilişki, tutum ve davranışlarındaki bilinçlilik 
								ve duyarlılık düzeyi sağlıklı gelişim 
								özelliklerini belirler. Gençlik döneminin en 
								önemli özelliklerinden biri, gözü kara olarak 
								riskli davranışlara yönelmedir. Çünkü bu dönemde 
								pek çoğu, yetişkinlik döneminde de devam 
								edebilecek, sonuçta sakatlık ve hatta ölüm 
								getirebilecek kötü alışkanlıklar ve 
								bağımlılıklar kazanma tehlikesi de söz 
								konusudur.
								
								
								Oldukça 
								fırtınalı ve gerilimli bir dönemde bulunan 
								gençlere hayatlarına anlam katacak bilgiler 
								verilmeli, tutum ve deneyimler kazandırılmalıdır. 
								Belirlediği hedef ve ideallere sıkı sıkıya bağlı 
								olma potansiyeline sahip gençlere, sağlıklı 
								yaşama ideali kazandırılmalıdır. 
								
								
								
								Bağımsızlık 
								duygusunu yoğun yaşamalarına karşın, gençlerin 
								sağlıkla ilgili bilgi kazanma, tutum ve davranış 
								geliştirmede dış alana büyük ölçüde bağımlılık 
								gösterdikleri gözlenmektedir. Çünkü, gençlerin 
								yaklaşık % 75’i, ‘sağlık karşıtı cazibeler’ 
								olarak da adlandırılan sigara, alkol, esrar, 
								uyuşturucu ya da uyarıcı maddeleri 
								arkadaşlarının ısrarı ile kullandıklarını 
								belirtmektedirler.
								
								
								
								Günümüzde gençler, 
								sağlıkla ilgili mesajların eksik, çelişkili, 
								çarpıtılmış ya da yanlış olduğu bir medya ve 
								sosyal iletişim ortamı içerisindedirler. İdeal 
								kültür özelliklerinin bir kenara itildiği 
								arabesk kültürün etkisi altında yaşamaktadırlar. 
								Şiddet, yıkıcı davranışlar, kazalar, boş 
								vermişlik, dejenere edilmiş kadercilik anlayışı, 
								mağdur ve mazlum rolü gibi özelliklerle 
								karakterize olan yaşam biçimlerinin egemen 
								olduğu ortamlarda yaşayan gençlerin sağlığın 
								korunması ve geliştirilmesi yönünden 
								güçlendirilmeleri gereklidir.
								
								
								Üniversiteler, 
								toplum ve ekonominin ihtiyaç duyduğu insan 
								gücünü yetiştiren kurum olmanın dışında birer 
								araştırma merkezi gibi işlev görmelidir. Bu 
								özelliklerinden dolayı yüksek öğrenim 
								kurumları ülke kalkınması ile doğrudan ilişkili 
								bir misyonu da yerine getirmelidir.
								
								
								Özellikle gençlerde görülen sosyo-kültürel 
								patolojik davranışlar, ahlak anlayışının ve 
								değer yargılarının yeterince gelişmemesinden 
								kaynaklanmaktadır. Ahlak eğitimi bireylere 
								yalnızca belli değer yargılarını öğretmek 
								değildir. Bireylerin doğal davranışlarını daha 
								olgun temellere dayandırmaları için 
								desteklenmelerini de amaçlar. Verimli bir 
								nesil için; bedenî, ruhî, duygusal, ve sosyal 
								sağlığı her zaman birlikte değerlendirerek bir 
								eğitim formatı gerçekleştirmek gerekir.
								
									
									
										
									
										
										
										 
										Bulut, A., Nalbant, H., Çokar, M., 
										Ergenlerin Sağlık Bilincinin 
										Geliştirilmesi Projesi: Ergenler ve 
										Sağlık Durum Raporu, İ.Ü. Tıp 
										Fakültesi, Şubat, 2002; Adölesan 
										Sağlığı ve Gelişimi, Eğitici Eğitimi 
										Rehber Kitabı, Sağlık Bakanlığı, AÇSAP 
										Genel Müdürlüğü, Ankara, 2002.