Madde ve çıkarların ön plana geçip
manevi değerlerin ikinci plana itildiği
günümüzde, insanca yaşayabilme zemini
hızla tükenişe doğru gitmektedir. Bu
durumu tersine veya normale çevirebilmek
için, insanlığa tarih boyunca
peygamberler, kitaplar, peygamber varisi
mücedditler, alimler, mübarek ay, gün ve
geceler ihsan edilmiştir. En önemlisi de
her insana ilahi imza fıtrat
bahşedilmiştir. Büyük günah ve küfürle
mühürlenmeyen fıtrat ve vicdan,
kişiye hakikati bulma yönünde kılavuzluk
yapar. Bu iç enerji, yukarıda
sayılan hidayet rehberleriyle buluşup
ego aşılarak, iman çizgisinde gelişim
yoluna girildiğinde mükemmellikler
ortaya çıkar.
Sadece Allah'ın huzurunda eğilip secdeye
kapanabilmek, egoyu aşabilmenin pratik
yansımasıdır. Ateş ve soğukla yola
gelmeyen nesf-i emare, ancak açlıkla
yüce Yaratıcı karşısında acziyetini
ikrar etmiştir. İşte Ramazandaki oruç
ibadeti, bu hususun müminin hayatına
yansıyan şeklidir. Muhtaç ve yoksulun
haliyle hallenmek ve beden sağlığı gibi
sayılamayacak faydalar da diğer
artılardır.
*****
İnsanın
sahip olduğu uzun yaşama isteği, onun
sürekli kendini geliştirmesi yönünde
deruni bir enerji olarak
kullanılabilmelidir. Belki de bu emel,
insanı diğer mahlukattan üstün kılacak
potansiyel enerjidir. Sonsuzluk arzusu,
ebedi olan ruhun dünya hayatına
yansıması olarak da değerlendirilebilir.
O zaman ebedi hayatı kazanabilecek salih
amellere sarılmak gerekir. Ölüm ve
hayatın yaratılmasının hikmetlerinden
biri de, insanın en iyi amelleri yapması
imkanının bahşedilmesidir.
Kişinin maddi ve manevi potansiyelini
iyi kullanarak kendini gerçekleştirmesi,
mesuliyetini hafiflettiği için, aynı
zamanda mutluluk sebebi olmaktadır.
Belki de muhtemel mutluluk, her insanın
gizli kabiliyetlerini ortaya koyması
sonucu gerçekleşmektedir. Bu anlamda her
insan, parmak uçları ve göz bebeklerinde
olduğu gibi eşsizdir ve her bir kimsenin
yaratılışının da bir hikmeti vardır.
Zira her fert çoğu kere fark edilmese de
eşsiz kabiliyetlerle donatılmıştır. Ama
bunları gerçekleştirebilecek yolu ve
zemini bulmak da kişiye kalmaktadır.
Fert
bazında "olmak istediğimiz ben"e ulaşma
gayreti hayatımızı şekillendirir. Mutlu
bir hayat yaşamak mı istiyorsunuz?
Potansiyel enerjinizi ortaya koyarak,
karşılık beklemeden, küçük hesaplardan
uzak bir şekilde, faydalı ve hayırlı
işler yapmaya çalışınız.
Kendinizi gerçekleştirmeye uğraşınız.
Çünkü en mutlu ve huzurlu kişiler,
olgunlaşıp kendini gerçekleştiren ve iç
huzura kavuşabilen imanlı kimselerdir.
Nefis
denilen benliklerini aşarak kâmil insan
olma yolunda gelişen insanlar,
bulundukları ortama pozitif enerji
yayarlar. Egosunu yenebilen örnek
kişiler, mutluluk ve bilgelik timsali
olarak etraflarına ışık ve huzur
verirler. Onlar iman ve ilahi
hatırlatmalardan aldıkları güvende olma
enerjilerini
dışa da yansıtırlar. Peygamberler ve
gönül erleri bunların canlı
misalleridir. Ruhlarınız kendini
aşabilen gönül erlerine rastlarsa
onların yanında soluk alır, dinlenir ve
rahatlar. Dünyevi meşguliyet ve
sıkıntılar unutulur, adeta manevi bir
bayram yaşanır. Müminin ruhu, namaz,
zikir ve sohbet gibi manevi atmosferlere
ulaşabilmek için çırpınır. O namaz,
Kur'ân ve dini sohbet meclislerinde
bulunmak için can atar. Bu noktadaki
eksikliklerini bir an önce kapar. İç
dünyasındaki dağınıklıkları toparlar.
Mümin, disiplinsiz ordunun harp
kazanamayacağını bildiği gibi, egonun
istila ettiği dağınık bir benliğin de
nefis, şeytan ve şeytanın oyuncağı
haline gelmiş toplum ve medya karşısında
tutunamayacağını bilir, gerekli maddi ve
manevi tedbirleri alır.
Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi en
içten duygularla selamlar, oruç ve
teravihlerin egolarımızı aşmamıza
yardımcı olmasını, maddi ve manevi
mükemmelleşmemizi sağlamasını dilerim.