“İnsan olmak; ölüm bilincine sahip olarak,
hayatın akışına
kimliğinizle çelişmeden ayak uydurmak, zor
zanaattır.”
“Ebedî hayatı kazanmak için bulunduğumuz dünya
hayatımız,
istek ve hayâllerimizle değil, ilgi, bilgi,
tutum ve davranışlarımızla şekillenir.”
Hayata
gelirken görüşümüz alınmadığı gibi, hayat
sermayesi zamanın akışında da fikrimiz
sorulmamaktadır. Ancak kabiliyet ve vaktimizi
değerlendirip, hayatın gerçek hedeflerine
ulaşabilmek için, belli bir kapasiteye sahip
olduğumuz tartışılamaz.
Herkesin, genç-ihtiyar, kendisine göre bir uğraş
ve meşguliyeti vardır. Öğrenci; okula
geliş-gidiş, ödev, ders, imtihan, tatil...
İşadamı; çek, senet, ödeme, yatırım, vergi...
Memur ve emekli; sınırlı maaş, aylık geçim,
kira, su, telefon, elektrik parası ödemeleri...
Ev hanımı; yemek, bulaşık, çamaşır, ütü,
temizlik, vs. bunları uzatmak mümkün.
Ama hiç
kimse sadece bu saydıklarımızı yapmak için, bu
dünyaya gelmedi. Bu meşguliyetlerin yanı sıra,
hayata anlam katacak, kalıcı olabilmek
için gayret etmek ve bunu sağlayacak bir ruh
lazım! İnanan insan için bu anlam, nihaî
hedef olan Yaratıcı'nın rıza ve memnuniyeti,
ebedî hayatın kazanılması... Ancak bunun için
kim ne kadar gayret ediyor. Böyle bir hedef ve
gayeyi, günlük hayatında canlı tutuyor? Bu
düşünülmeli ve tartışılmalıdır.
Rabbimizle ilişki ve iletişimimiz hangi boyutta?
O’na kul olabilme derdinde miyiz? Yoksa
efendisinden kaçanlardan mıyız? İnsanî
ilişkilerimiz, bize huzur ve mutluluğu sağlıyor
mu? Bunun için gönderilen Kitab’ın ve en
güzel örneğin pratik hayatımızda yeri var mı?
Yoksa küçük hesaplar içinde kaybolup, bazı
menfaatlere ulaşabilmek için, yakın ve uzak
geleceğimizi mahvetmekle mi meşgulüz?
Bunları
düşündüğümüzde; hayatımızı biz mi yönlendirip
yöneteceğiz, yoksa anlamsız, hedefsiz, gayesiz,
bizi huzur ve mutluluğa taşımayan anlamsız
bir hayatın çarkları arasında kaybolup
gideceğiz? sorusuna tatmin edici bir cevap
vermek durumunda olduğumuzu anlarız.
"Hayatın
Akışı" bu düşüncelerle, inandığını ifade
eden insanlar olarak "dünya hayatımıza anlam
kazandırma ihtiyacı"ndan, 30 yıldır fikir
çilesiyle yetişmeye çalışan gönül doktorunun
kaleminden satırlara ve ekranlara taşındı...
Geribildirim, tenkit ve tekliflerinizle,
herkesin kendini bulabileceği, kendini ifade
edebileceği projelerle, sizlerle beraber
yaşayacak...
Anlamsız
bir hayat yaşamayı kimse arzu etmez. Ancak
hayata anlam katmak çaba ister, bunun için neler
yapılabilirin müzakeresini gündemde tutmaya
çalışacağız. Yolda yürürken tanıdığımıza
verdiğimiz "selam" veya "iyi günler"
temennisi ve yüzümüzdeki gülümseme, çıkar ve
menfaat hesaplarından uzak olursa anlamlı...
"Mutlu olmak mı istiyorsunuz? Etrafınızdaki
insanları mutlu etmeye çalışınız." Onların
gönüllerinden yayılan ışık, etrafımızda sevgi,
saygı ve huzur hâleleri oluşturacaktır.
Gerçek
dost, acı konuşur. Size, eksik ve
kusurlarınızı hatırlatıp, sizi mükemmelleştirmek
isteyenlerle arkadaş olunuz. Hakiki dostun,
sizi hayatın gerçeklerine ve ebedi hayata
hazırlaması gerektiğini unutmayınız.
Hayat,
sadece rızık veya konfor endişesiyle yaşamaya
değmez. Hayata anlam katmak, ebedi hayata
hazırlanma stratejisine uygun olarak
yaşamakla mümkün olabilir. Bilinçli, dürüst ve
güvenilir bir kimlik oluşturabilir, Allah
katında makbul kalıcı bir eser
bırakabilirseniz, hayatı gerçekten
değerlendirmiş, zamanın acımasız çarkları
arasında ezilmemiş olursunuz.
"Hayatın Akışı" Yaratıcı’nın imzası insan
fıtratının derinliklerinden kaynaklanarak,
gerçek hayatla buluşmayı hedefleyen bir misyonla
sizlerle beraber olacak. Geribildirimlerinizle,
hep beraber hayatımızın akışına yön vermek için,
kabiliyet ve kapasitelerimizi en iyi şekilde
değerlendirmek temennisiyle...