Herkes
için sürekli eğitime gereken önemi vermeyenler,
başkalarının dümen suyunda gitmeye mahkum olur.
“Herkes
için sürekli eğitim” günümüzün yükselen
değerleri arasındadır. Gerçekte bunun temeli çok
eskilere dayanır. “Herkes için eğitim” ve
“sürekli eğitim” olarak iki farklı başlık
altında ele alınan konuyu biz ehemmiyetine
binaen bitiştirdik.
Günümüz
eğitim anlayışının önemli değerlerinden olan
“sürekli eğitim”in temellerini de aslında İslâm
Peygamberi (s.a.v.) atmıştır. Ancak bu noktada
Müslümanların ona ümmetliği tartışmaya açık
olabilecek bir konumda gibi görünmektedir. Örnek
insanın ifadesiyle “İlim öğrenmek, erkek ve
kadın, her Müslüman için dini bir gerekliliktir.”
Bu anlamda son zamanlarda UNESCO tarafından bir
ihtiyacı karşılamak üzere gündeme getirilen
“Herkes için eğitim”in patenti, biz farkında
olmasak da gerçekte Hz.Muhammed (s.a.v.)’e
aittir. Nitekim “Beşikten mezara kadar, ilim
öğrenmeye çalışınız” sözü de inanan insanın
ilimle irtibat noktasını belirleyecek düstur
olmalıdır. Dolayısıyla öğrenmenin yaşı ve
başı yoktur. Günlük hayatımızı ilmihal
bilgilerini öğrenmeksizin, hatasız bir şekilde
yaşamamız mümkün değildir.
Cehalet
insanda öğrenme ihtiyacı bitince başlar.
Dolayısıyla kişi yeni gelişmeleri takip etmeli
ve bilgi dağarcığını daima yenilemelidir. Savaş
hali bile ilim öğrenmeye mani olmamaktadır.
Dolayısıyla sürekli ve herkes için eğitime
gerekli önemi vermek hepimizin görevidir. Bu
durum evlat yetiştirme noktasında da önem arz
eder. Eğer onların gündemini yakalayamazsanız
çocuk ve yeni nesli yetiştirmede yolda
kalırsınız. Gerekli eğitim ve ufku veremediğiniz
yeni nesil, hiç ummadığınız tesirler altında
yetişir. Neticeye siz bile şaşarsınız.
İyi bir
eğitim, verimli ve huzurlu bir hayat için
gereklidir. Eğitim, dünya görüşünün istenilen
düzeyde şekillenmesi noktasında da önem arz
eder. İyi eğitim almayan gençler, iyi bir iş ve
evlilik hayatı da gerçekleştiremeyebilirler.
Çünkü iyi anne baba olabilmek için iyi eğitim
almış olmak gerekir. Nesiller arası iletişim
problemlerini asgariye indirebilmek için bu
kaçınılmaz bir ihtiyaçtır.
Baba ve
annenin evladına vereceği en güzel şey, Allah
yolunda iyi bir eğitim ve terbiyedir. Ve bu
terbiye çok erkenden başlamalı ve bilinçli
yapılmalı, gerektiğinde diğer eğitimci ve
mürebbilerden yardım almalıdır. Bu noktada “Yaz
Kur’ân Kursları”ından istifade edilebilir.
Evet
insanı birinci derecede topluma kazandıran
ebeveyndir. Ama günümüzdeki medya ve iletişim
araçları bu etkiyi farklı boyutlara çekmektedir.
Ana ve baba çocuğunun eğitiminde gerekli
tedbirleri alamazsa bu boşluğu başkalarının
doldurması kaçınılmazdır. Dolayısıyla
sonuçtan şikayete de hakkımız olmayacaktır.
Gerçek
ve hak bilginin millet ve milliyeti olmaz. Ama
günümüzde ilim sahasına dahi propaganda ve
çıkarlar müdahale edebilmektedir. Ancak bu
noktada tabi ki dikkatli olmalı, arı gibi her
çiçekten aldığımız farklı unsurları bal haline
getirmesini bilmelidir.
Her
güçlü kültür gündeme damgasını vurur. Burada
önemli olan değerlerimiz açısından faydalı ve
zararlıyı fark edebilecek durumda olmamızdır.
Nitekim Rasülullah (s.a.v.) “İlim müminin
kaybolmuş malıdır. Nerede bulursa oradan alır.”
Ve “İlim Çin’de de olsa arayınız” buyurmuştur.
Eğitim ve ilim için gurbet şart gibidir. İlim
içi yapılan yolculuklar bu açıdan güzel
örnektir. İlim ve eğitim için arı gibi bilinçli,
karınca gibi çalışkan olmalıdır. Birçok alimin
hayatında gurbet vardır. “İlim, ilim bilmektir.
İlim kendin bilmektir. Sen kendini bilmezsin, Bu
nice okumaktır.”
Diğer
bir konu bilgi ve değerlere uygun yaşama
meselesidir. Çalışmak için yeterli zamanımız hep
vardır. Yeter ki, doğru kullanmasını bilelim.
Bilgi ve eğitimin gücünü kullanabilenlerin
önünde durmak mümkün değildir. Doğru bilgi
ve eğitim, verimli ve başarılı bir hayat için
kaçınılmazdır. Ahlakî, dinî ve toplumsal
değerlerin hayatiyetini kaybettiği toplumların
istikbale ümitle bakmaları mümkün değildir.
Güzel bilgi, ve mükemmel kültürün
davranışlarımızı olgunlaştırması temennisiyle,
hepinizi saygıyla selamlarım.