HAYAT SERMAYESİ - İnsani Kalkınma

Dr. Hüseyin Emin Sert
 

23–25 Mayıs tarihleri arasında Fırat Üniversitesi ve diğer yardımcı kuruluşların organizesinde, I.Doğu Anadolu (Bölgesel Kalkınmada Yeni Ufuklar) Sempozyumu yapıldı. Bu sempozyumda sunmayı planladığım, “Kalkınmada Kültürel Değerlerin Etkisi ve Yöre İnsanının Katkısı” başlıklı tebliğimi, yerinde, yeni tespitlerle zenginleştirmek gayesiyle bölgede bir seyahate çıkmıştım.

Bu seyahatim esnasında yaptığım görüşme ve gözlemlerin ötesinde, atalarımızdan kalan eserlerin ileri görüşlülük ve çağları delip gelen mükemmelliği, beni ciddi anlamda düşündürdü. Günümüzde sürdürülebilir kalkınma ve toplam kalite gibi konulara atıfta bulunulmasına rağmen, daha kat edilmesi gereken ciddi mesafelerin olduğunu üzülerek müşahede ettim. Çoklarımızın şikâyet ettiği, günübirlik yaşayışlar ve günü kurtarmaya dönük küçük hesaplar ancak yapanları küçültecektir. Bayındır olma hesaplarıyla bir ilçemizin karayollarına dizilen katil bordür taşları bunun en acı örneklerinden birisiydi.

Doğubayazıt-İshak Paşa sarayı ziyareti esnasında öğrendiğim bir husus yukarıdaki paragrafı yazmama sebep oldu. O muhteşem eseri vücuda getirenler, zamanın yıpratmasına karşı, yapıyı oluşturan her taşın yedeğini hazırlama ileri görüşlülüğünü göstermişlerdi. Yine Ağrı-Erzurum yolundaki 13. yüzyılda inşa edilen, aynı cesametiyle günümüze gelen Çobanoğlu Köprüsü bu ileri görüşlülüğün bir örneğiydi. Ancak muasır medeniyet seviyesine erişme iddiasında bulunan bizler, bu eserleri muhafaza edip tanıtma, bırakın tanıtmayı tehlikeli hale gelebilecek yönleri önlemeden aciz bir durumdayız. Nitekim zikredilen köprüde dehlizlerin tahrip edilen kapakları tehlikeye davetiye çıkarmaktadır.

Fert ve toplumların kalıcılığı, kültürel değerler ve eserler ile mümkün olabilir. Kalıcılık, mükemmellikle başarılabilir. Kendi mükemmel olmayan, mükemmel eser veremez. İnsan bu mükemmelliğe potansiyel olarak sahiptir. Nitekim ilahi rehberimizde bu husus şöyle yer almaktadır: “Biz insanı en mükemmel sûrette yarattık. Sonra onu, aşağıların aşağısına döndürdük. Yalnız, inanıp yararlı iş işleyenler bunun dışındadır. Onlara kesintisiz ecir vardır.” (Tîn, 95/4-6).

Kurum kültürü ve toplam kalite, ancak insan unsuruna yapılan yatırım neticesinde ortaya çıkabilir. Kişisel bütünlüğe sahip olmayanlar, temsil kabiliyetine erişemezler. İnsani kalkınma olmadan, diğer kalkınmalardan bahsetmek mümkün değildir.

Kalkınmada devlet millet kucaklaşması ve güven ortamı ciddi öneme sahiptir. Geleceği görüp hesap edemeyen yatırımcı, ciddi projeleri hayata geçirecek enerjiyi kendinde bulamaz. İnsanı insan, milleti millet, dini din yapan unsurlar, harekete geçirilmeksizin, insanların özverili çalışmalarını sağlamak mümkün değildir. “Birlikten güç doğar” sözünü, her sahada hayata geçirebilecek yapılanmalara gitmek gerekmektedir. Beyin fırtınasından, bu sinerjiyi ortaya koyma noktasında istifade etmek gerekmektedir.

Kalkınmada önemli görevler üstlenmek durumundaki kurumlar, muhatap kitlelere ulaşmak için, özverili bir çalışma içine girmelidirler. Yöre insanının inanmışlığı ve adanmışlığı için gerekli altyapı hazırlanmalıdır.

Ben çoğu defa olayları yorumlarken, “kime ne verdik ne istiyoruz sorusunu kendime sorarım”. Takip edilmeyen veya birilerine peşkeş çekilen kredilerin devletimize ve milletimize maliyetini, kalkınma ve yatırım yolunda ilerleme mecburiyetinde olan bir ekonominin kaldırması mümkün değildir.

Kalkınmanın en önemli göstergelerinden olan yolların durumu içler acısıdır. Derin kasisler, zamanında alınacak basit tedbirler ile ortadan kaldırılmadığı için başıma gelen elim trafik kazası yukarıda zikri geçen tebliğimi sunmama da mani oldu. Muhtemelen kasis sebebiyle şerit ihlali yaparak üzerime gelen kamyonun altında kalmamak için mıcıra kapılan aracım, kontrolümden çıktı. Kazaya sebebiyet veren kamyon kaçtı. Görevlilere kamyonun eşkali verilmesine rağmen, gerekli önlem alınmadı. Biz de tek taraflı bir kazanın mağdurları haline geldik. Bu satırları bir başka ilde, hastanedeki eşimi,  kolu kırık bacağı çatlak kızımı, kol ve bacağı kırılan çok değerli arkadaşımın çocuğunun içler acısı durumunu hissederek yazdım.

Hastanedeki geçirdiğim her dakikada yakın ilgisini gördüğün sağlık personeline ve kaza yapan şoföre aracını teslim etme cesaret ve kardeşlikteki isar derecesini gösteren avukat kardeşime, arayan ve ilgilenen bütün dostlarıma en samimi teşekkürlerimi arz ediyorum.

İnsan unsurunun yeterli geliştirilmediği hiçbir yerde kalkınma olmaz. Her kurum ve kişi üzerine düşen vazifeyi gereği gibi yapmadıkça toplam kalite ortaya çıkmaz, kalkınma olmaz. Günü kurtarmaya dönük, küçük hesaplar, ancak yapanları küçültür. Taklit ile bir yere varılamaz. Reddi miras ve mirasyedi evlat zihniyetiyle ancak içinde bulunduğumuz acı tablo karşımıza çıkabilir. Kökünden beslenmeyen ağacın meyvesi olmaz.

Eğer gerçekten kalkınma isteniyorsa, insani ve kültürel değerlerden alınacak güç ile yeni hamleler yapmak gerekmektedir. Muhatabını aşağılamaya kalkan hiçbir kişi ve kurum o muhataptan verimli bir netice alamaz. Güven ve özgüven için ne gerekiyor ise, ihmal edilmeden temin edilmeli, kurumlar, temsilciler ve insan unsuru ön planda tutularak gelişim yolları açılmalıdır.

 

 
 
Elâzığ - 06.05.2008