Karakter Eğitimi

Dr. Hüseyin Emin Sert
 

“Hayat sermayesini karakter eğitimi yolunda değerlendirmeyenler,

boşa yaşıyor gibidir.”

Her insan farklı karakter ve kabiliyete sahiptir. İnsanın, yaratılıştan getirdiği bu potansiyel özelliklerin oluşturduğu desene mizaç veya karakter denmektedir. Her insanın mizacı, kendine has olmakla beraber belli kriterler ışığında gruplanmaktadır. İnsan iyi ve kötüye meyilli bir tabiatta yaratılmıştır. Kötüye meyli kontrol altında tutup, iyi yönlerini geliştirmeye çalışanlar, dünya ve ahirette mutluluğa erişebilirler.

Karakterli insan olmanın yolu, sadece yanlış ve kötü olan şeyler üzerine odaklanmak ve kötüden uzak durmaya çalışmak değildir. Mükemmel insan olmak için doğru ve iyi olana odaklanmak ve bunların peşinden gitmek gerekiyor. Sadece kötülüklere hayır demek, insanı ahlâklı ve karakterli yapmaz. Ahlakî değerlerle bezenip hayata geçirmek de gerekir.

İnsanın kişiliği, mizaç (huy, davranış stilleri) ve karakter olmak üzere iki bileşenden oluşur. Mizaç stilleri ve huylar, insanın iç istekleri doğuştan gelir. Karakter ise, kişiye, eğitim ve şuuraltının inşası yoluyla kazandırılır. İnsandaki karakterler ise, üç gruba ayrılır: Birincisi, yaratılışında potansiyel olarak var olan güçlü ve baskın fıtrî ahlâkî değerler.. ikincisi, yaratılışında zayıf derecede var olan ve 0-6 yaş arasında şuuraltına güçlü şekilde inşa edilen karakterler ve ahlâkî değerler... Üçüncüsü ise, kişide olmayan ve kişinin iradesiyle şuurlu bir şekilde kazandığı ahlâkî değerlerdir.[1]

Demirin şekillenmesi için yanması gerektiği gibi, insan karakterinin olumlu bir şekil alması için de bazı sıkıntı ve zorluklar kaçınılmazdır. Her zorlukla beraber kolaylıkların olduğuna[2] dair inanç karakteri güçlü ve zinde tutar. Kaliteli meyve vermesi istenen ağaç aşılandığı gibi, verimli olması istenen kişi de eğitim ile kalifiye hale gelmelidir. Nasıl hayatta belli bir mevkiye gelmek için nice kurslara katılıyorsak, seviyeli karaktere erişmek için de zaman ayırmamız gerekmektedir.

Prensip haline getirilen veya getirilmesi gereken değerler inanç ve törelerle çelişmemelidir. Aksi halde sosyal tecrit bizi kendimize bile yabancılaştırabilir. Yabancılaşmanın temeli insanın kendi tabiat ve fıtratını tanımamasına dayanır. Günümüz insanı maddi unsurları ön plana çıkarır bir yapıya sahiptir. Gençler arası sevgi dahi tamamen maddi boyuta hasredildiği için gerçek aşklar tarihe karışır gibi nerdeyse.

İyi ve kötü seçenekler arasından birini seçme ve uygulama gücü olan insanın, ahlâkî görevlerinin başında, karakterini eğitmek gelir. Ahlâkın ve davranışların güzelleşmesi, iyi bir karakter eğitimi ile mümkün olabilir. Çünkü ahlâkın güzelleşmesi işi, bir anda olup bitecek anlık bir iş değildir. Bu, belirli bir süreci ve uğraşıyı gerekli kılar. Peygamberimiz ahlâkın güzelleşmesi ile ilgili olarak şöyle dua ederdi: "Allahım, dış görünüşümü güzel yarattığın gibi, ahlâkımı da güzelleştir."[3]

 Karakter, insanın tutum ve davranışları ile şekillenir. Gerçeği kavramak ve yeni yaşantılar edinmekle, karakterin değişmesi mümkündür. Bu sebepten karakter, hem ahlâkî hükmün konusudur, hem de insanın ahlâkî gelişiminin hedefidir. İnsanın karakter özelliği demek, bir anlamda, davranış özelliği demektir. Bu açıdan karakter, insanın ayırt edici özelliği olan davranış kalıbı olarak tanımlanır. Hayatımızı etkin bir biçimde yönlendiren akıl ve vicdanımız vardır. Ancak aklımız gibi vicdanımız da, ayrılmaz bir şekilde karakterimize bağlıdır. Eğer yıkıcı ihtiras ve tutkularımız, karakterimize hakim olursa, hem aklımız hem de vicdanımız bundan etkilenir. Fonksiyonlarını gerektiği gibi yerine getiremez hale gelir.[4]


[1] http://www.sizinti.com.tr/konu.sizinti?SIN=0878fa50f8&k=117&673785562, 01.07.2004.
[2] Kuran, İnşirah, 94/5-6.
[3] Müsned, Ahmed İbn-i Hanbel, c.II, s. 403.
[4] http://www.cagriweb.com/sayfa.asp?id=1120, 01.07.2004

 

 
 
Elâzığ - 27.03.2007