HAYAT SERMAYESİ - Kişilik ve Davranış Münasebeti

Dr. Hüseyin Emin Sert
 

Olgunlaşmayı isteyen kişi, davranışlarına dikkat etmelidir.
Çünkü biz farkında olmasak da, davranışlarımız kişiliğimizin aynasıdır.

Kişilik, her insanın kendine özgü davranış eğilimlerinin dinamik bir bütünüdür.[1] Toplumsallaşma sayesinde fert, bir kişilik oluşturur ve belirli bir toplumda yaşamaya elverişli davranışlar kazanır.[2] Her kişide, başka insanlarla münasebet sayesinde doğan bir benlik kavramı, yani insanın kendi kişiliği hakkında bir kanaati vardır. Genel anlamıyla ahlakî davranış bu benlik ile dış dünya arasındaki münasebetin görüntülerinden ibarettir. Şahsiyetin gelişmesi, insanın kendi özünü tanımasıyla mümkündür. İçindeki vicdanının sesini şuurlu olarak tanıyan, anlayan ve kabullenip kontrol edebilen insan şahsiyet sahibi olabilir. Zihnî faaliyetler ve düşünce, üstünlük kazandıkça kişiler olgunlaşır.[3] Benlik ve kişilik kavramının oluşması, insanın toplumsal bir hayatı paylaşmasıyla yakından ilgilidir.

Kişilik ve davranış arasında sıkı bir bağ vardır. Bir davranış ekilirse, bir alışkanlık biçilir, bir alışkanlık ekilirse bir karakter biçilir, bir karakter ekilirse, bir kader biçilir. Bundan da, anlaşılacağı üzere kişi bütün davranışlarına dikkat etmek durumundadır. Basit gibi görünen bir davranış; olumlu veya olumsuz yönde insanın kaderini etkileyebilir. Kişilik gelişimini tamamlamış insan, kuvveti elinde bulundurduğunda büyüklenmez, kaybettiğinde de zillete düşmez.[4] O kimliğinden aldığı enerjiyle daima güçlüdür. Bu anlamda olgunlaşmış müslüman kimliğinin önemli vasıflarından birinin ‘kınayıcıların kınamasından korkmamak’ vasfı konuyu daha iyi anlamayı sağlayabilir. İnsanı bütün öteki kişilerden ayıran ruhsal ve bilinçsel özelliklerin tümü olan kişilik, ferdin zihni, bedenî ve ruhî farklılıklarının hepsinin kendi davranış biçimlerine ve yaşama tarzına yansımasıdır.[5] Kişiye toplumun yüklediği rol, insanın kendisini hissediş tarzı ve başkalarının onu nasıl değerlendirdiği ile ilgili kanısı, onun tutum ve davranışlarını etkilemektedir.[6]

Kişinin o an içinde bulunduğu halet-i ruhiye ve kimliği ile, olması gereken kimliği arasını ayırt etmesi, utanma, suç veya kaygı durumunu oluşturabilir. Bu açıdan uyuşturucu, içki ve intihara teşebbüs kişinin kendi kimliğinden kaçışının bir göstergesi olarak değerlendirilebilir.[7]

Kendi içindeki fırtınaları dindirememiş, bunalımları aşamamış, şahsiyeti oturmamış kişilerin başkalarının problemlerine çare üretmeleri mümkün değildir. Sağlam bir ahlakî karaktere sahip olmak, fert ve toplumun huzuru için kaçınılmazdır. Karşılaşılan problemlere doğru ve makul bir çözüm üretmek ancak, istikrarlı şahsiyetlerin işidir. Bunu tarih boyunca Peygamberlerin, inançlı ve kararlı kişilerin serencamında görmek mümkündür.

İnsan, sadece karmaşık değil, aynı zamanda değişkendir. Olumlu yöndeki gelişim ve değişim kişilerden başlamadıkça olumlu neticelere ulaşmak mümkün değildir. Çünkü, kendisini olumlu yönde geliştirip değiştiremeyen başkasını değiştiremez. Bu hususta da akıl, insan şahsiyetini değiştiren en büyük güçtür. İnsan psişik yapısını (nefsinde olanı) geliştirip olumlu yönde değiştirdiği zaman, kaçınılmaz olarak davranışları da değişecek ve toplumda güzellikler yaygınlaşacaktır.[8]

Kişilerin sahip oldukları özellik ve yetenekleri, nasıl ve ne şekilde kullanacaklarının sınanması, ilâhî hikmetin gereğidir. Kendi davranışlarını değerlendirebilen kimse, kurmuş olduğu ilişkilerin temelinde yatan psikolojik süreçleri anlar ve farkına varmadan ortaya çıkabilecek "iletişim kazaları"nı önleyebilme imkanına kavuşur.[9] Olumlu kişiliklerle güzel  ve verimli iletişim dileğiyle…

 


[1]      Zeydan, es-Sulûkü’l-İctimâî li’l-Ferd, s. 115, 198, 208 ; Fevzi Sâlim Afîfî, es-Sulûkü’l-İctimâî beyne I’lmi’n-Nefsi ve’d-Dîn, Tanta, 1991, s. 60; Güngör, Ahlâk Psikolojisi ve Sosyal Ahlâk, s. 12.

[2]      Ülken, Sosyoloji Sözlüğü, s. 297.

[3]      Köknel, Kişilik, s. 119-123.

[4]      Cevdet Said, Değişmenin Yasaları, s. 82.

[5]      Hançerlioğlu, Felsefe Sözlüğü, s. 220; Eroğlu, Davranış Bilimleri, s. 139.

[6]      Ellsworth Farıs, The Nature of Human Nature, McGraw, New York, 1969, s. 9.

[7]      Brehm, Social Psychology, s. 78.

[8]      Cevdet Said, Değişmenin Yasaları, s. 80.

[9]      Cüceloğlu, Yeniden İnsan İnsana, s. 17.

 

 
 
Elâzığ - 06.11.2007