Müslümanın
hayatında Kur’ân’ın yeri nedir? Ne olmalıdır?
Zamanında okumasını öğrenemediysek, bu son
nefesimize kadar böyle mi devam edecektir? Yoksa
kitabımızı okumaya niyetlenip öğrenmenin
yollarını mı aramalıyız? “İlmin yaşı ve başı
yoktur” derken kendimizi neden işin içine
katmayız? Yaz tatili geliyor, “ağaç yaş iken
eğilir” hükmü gereğince çocuklarımızın ehil
ellerde, dini bilgiler edinmesinin yollarını
açacak mıyız? Yoksa onları televizyon
ekranlarına mahkûm etmeye devam mı edeceğiz?
Müslümanlar için Kur'ân ve İslam’ın dünya görüşü
hiç şüphesiz çok önemlidir. Üstelik Kur'an,
diğer kutsal kitaplardan farklı olarak, sosyal
hayatın bütün yönlerini gerek kıssalar gerekse
benzetmeler yoluyla mü'minlerin dikkatine sunmuş
ve bu durum Hz. Peygamber döneminde pratik
olarak yaşanmıştır. Gelişen ve değişen dünyada
toplum hayatımızı inşa ederken Kur'an'ın bize
sunduğu veri ve değerleri göz önünde
bulundurmamız gerekmektedir.
Okunup
anlaşılamayan bir kitap müslümana nasıl
rehberlik eder? Siz hiç okunup anlaşılmayan bir
kitabın faydalı olduğunu gördünüz mü? Evet
Kur’ân-ı Kerîm’in bir evde bulunmasının bile bir
değeri vardır. Abdest alarak onu okumak, manası
anlaşılmasa bile bir ibadettir. Zaten Kur’ân’ı
diğer kitaplardan ayıran en önemli özelliklerden
birisi de budur. Evet Kur’ân’ı dinlemek de bir
ibadettir. Hatta o okunurken dinlemek farzdır ve
konuşmak da haram kılınmıştır. Ancak “hayat
rehberi” onu hayatımızda tatbik etmeye
çalıştığımızda bizi huzura götürecektir.
Müslümanların birçoğu kitabını okumasını
bilmediği gibi, içeriğinden haberdar değildir.
“Andolsun ki, Kur'an'ı düşünüp anlamak için
kolaylaştırdık; fakat var mı düşünen?” (Kamer,
54/17, 22, 32, 40) Mirasyedi bir İslam anlayışı
ile İslamı kendimiz yaşayamadığımızdan, diğer
insanların da, İslam gibi mükemmel bir din ile
buluşmasına da mani olmaktayız. Bunun hesabı da
bizden sorulacak olursa hesabını zor veririz.
Kur’an-Kerim,
muhatabı olan insanı her konuda iyi ve güzele
yöneltmeyi hedeflemiş ve insanın, yaşadığı
hayatın bütün cephelerinde mutlu olabileceği
temel ilkeleri getirmiştir.
Yenidünya düzeni ve birilerinin sözde refahı
için terör silah olarak kullanılmakta masum
insanların kanları dökülmektedir. İnsanlığın
huzuruna kastedenler, kendileri hakiki huzuru
bulamadıkları gibi, temiz fıtratların İslam ile
buluşmasını önlemek için, İslam dinini de kendi
kötü emellerine alet etmektedirler.
Müslüman
bir toplum için Kur’ân-ı Kerîm’in değeri
takdirlerin üzerindedir. Son zamanlarda çeşitli
şekillerde gündeme gelen kitabımızı ne kadar
tanıyoruz ve muhtevasından ne denli haberdarız?
Çoklarımızın okuyamadığı kitabımızın, bazı
ayetlerinin meallerini okumakla hüküm vermeye
kalkmak, bazı ihtilaf, fitne ve yanlış
anlaşılmalara sebebiyet vermektedir.
Kur’ân hükümleri
ve konuları açışından bütünlük arz etmektedir.
Aynı zamanda Kur’ân üslubu gereği insanın sosyo-psikolojik
yapısını ön planda tutan ayrı bir özelliği de
bünyesinde bulundurur. Kur’ân-ı Kerîm mukayeseli
(düalist) yaklaşımı sayesinde her okunuşu ve
anlaşılmaya çalışılmasında, zihinlerde ayrı bir
açılıma sebebiyet verebilecek bir
zenginliktedir.
Kuran,
indirildiği günden itibaren bütün zamanlara ve
dönemlere hitap eden bir Kitap'tır. “Âlemlere
uyarıcı olsun diye kulu Muhammed'e hakkı
bâtıldan ayırma ölçüsü Furkan'ı indiren, Allah,
yüceler yücesidir” (Furkân, 25/1). “Elif. Lâm.
Râ. (Bu Kur'an), Rablerinin izniyle insanları
karanlıklardan aydınlığa, yani her şeye galip
(ve) övgüye lâyık olan Allah'ın yoluna çıkarman
için sana indirdiğimiz bir kitaptır” (İbrahim,
14/1).
İslam’ın insanlık ufkuna doğmasıyla başlayan Kur
'an araştırmaları, günümüze kadar büyük
gayretlerle süregelmiştir. Bu konuda geçmiş
âlimlerin yapmış olduğu ufuk açıcı çalışmaları
takdir etmemek mümkün değildir. Ama biz
bunlardan ne kadar haberdarız? İslam ve Kur’ân
hayatımızı aydınlatacak mı, yoksa başkalarına
uydu mu olacağız? Buna bizler halimizle karar
vereceğiz.