HAYAT SERMAYESİ - Kitabımızı Tanıyor muyuz?

Dr. Hüseyin Emin Sert
 

Müslümanın hayatında Kur’ân’ın yeri nedir? Ne olmalıdır? Zamanında okumasını öğrenemediysek, bu son nefesimize kadar böyle mi devam edecektir? Yoksa kitabımızı okumaya niyetlenip öğrenmenin yollarını mı aramalıyız? “İlmin yaşı ve başı yoktur” derken kendimizi neden işin içine katmayız? Yaz tatili geliyor, “ağaç yaş iken eğilir” hükmü gereğince çocuklarımızın ehil ellerde, dini bilgiler edinmesinin yollarını açacak mıyız? Yoksa onları televizyon ekranlarına mahkûm etmeye devam mı edeceğiz?

Müslümanlar için Kur'ân ve İslam’ın dünya görüşü hiç şüphesiz çok önemlidir. Üstelik Kur'an, diğer kutsal kitaplardan farklı olarak, sosyal hayatın bütün yönlerini gerek kıssalar gerekse benzetmeler yoluyla mü'minlerin dikkatine sunmuş ve bu durum Hz. Peygamber döneminde pratik olarak yaşanmıştır. Gelişen ve değişen dünyada toplum hayatımızı inşa ederken Kur'an'ın bize sunduğu veri ve değerleri göz önünde bulundurmamız gerekmektedir.

Okunup anlaşılamayan bir kitap müslümana nasıl rehberlik eder? Siz hiç okunup anlaşılmayan bir kitabın faydalı olduğunu gördünüz mü? Evet Kur’ân-ı Kerîm’in bir evde bulunmasının bile bir değeri vardır. Abdest alarak onu okumak, manası anlaşılmasa bile bir ibadettir. Zaten Kur’ân’ı diğer kitaplardan ayıran en önemli özelliklerden birisi de budur. Evet Kur’ân’ı dinlemek de bir ibadettir. Hatta o okunurken dinlemek farzdır ve konuşmak da haram kılınmıştır. Ancak “hayat rehberi” onu hayatımızda tatbik etmeye çalıştığımızda bizi huzura götürecektir.

Müslümanların birçoğu kitabını okumasını bilmediği gibi, içeriğinden haberdar değildir. “Andolsun ki, Kur'an'ı düşünüp anlamak için kolaylaştırdık; fakat var mı düşünen?” (Kamer, 54/17, 22, 32, 40) Mirasyedi bir İslam anlayışı ile İslamı kendimiz yaşayamadığımızdan, diğer insanların da, İslam gibi mükemmel bir din ile buluşmasına da mani olmaktayız. Bunun hesabı da bizden sorulacak olursa hesabını zor veririz.

Kur’an-Kerim, muhatabı olan insanı her konuda iyi ve güzele yöneltmeyi hedeflemiş ve insanın, yaşadığı hayatın bütün cephelerinde mutlu olabileceği temel ilkeleri getirmiştir.

Yenidünya düzeni ve birilerinin sözde refahı için terör silah olarak kullanılmakta masum insanların kanları dökülmektedir. İnsanlığın huzuruna kastedenler, kendileri hakiki huzuru bulamadıkları gibi, temiz fıtratların İslam ile buluşmasını önlemek için, İslam dinini de kendi kötü emellerine alet etmektedirler.

Müslüman bir toplum için Kur’ân-ı Kerîm’in değeri takdirlerin üzerindedir. Son zamanlarda çeşitli şekillerde gündeme gelen kitabımızı ne kadar tanıyoruz ve muhtevasından ne denli haberdarız? Çoklarımızın okuyamadığı kitabımızın, bazı ayetlerinin meallerini okumakla hüküm vermeye kalkmak, bazı ihtilaf, fitne ve yanlış anlaşılmalara sebebiyet vermektedir.

Kur’ân hükümleri ve konuları açışından bütünlük arz etmektedir. Aynı zamanda Kur’ân üslubu gereği insanın sosyo-psikolojik yapısını ön planda tutan ayrı bir özelliği de bünyesinde bulundurur. Kur’ân-ı Kerîm mukayeseli (düalist) yaklaşımı sayesinde her okunuşu ve anlaşılmaya çalışılmasında, zihinlerde ayrı bir açılıma sebebiyet verebilecek bir zenginliktedir.

Kuran, indirildiği günden itibaren bütün zamanlara ve dönemlere hitap eden bir Kitap'tır. “Âlemlere uyarıcı olsun diye kulu Muhammed'e hakkı bâtıldan ayırma ölçüsü Furkan'ı indiren, Allah, yüceler yücesidir” (Furkân, 25/1). “Elif. Lâm. Râ. (Bu Kur'an), Rablerinin izniyle insanları karanlıklardan aydınlığa, yani her şeye galip (ve) övgüye lâyık olan Allah'ın yoluna çıkarman için sana indirdiğimiz bir kitaptır” (İbrahim, 14/1).

İslam’ın insanlık ufkuna doğmasıyla başlayan Kur 'an araştırmaları, günümüze kadar büyük gayretlerle süregelmiştir. Bu konuda geçmiş âlimlerin yapmış olduğu ufuk açıcı çalışmaları takdir etmemek mümkün değildir. Ama biz bunlardan ne kadar haberdarız? İslam ve Kur’ân hayatımızı aydınlatacak mı, yoksa başkalarına uydu mu olacağız? Buna bizler halimizle karar vereceğiz.

 

 
 
Elâzığ - 16.10.2007