Geçen hafta Cuma günkü yazımı bu prensibe işaret
ederek bitirmiştim. Temeli İlâhi kitaba dayalı
bu prensip toplumsal hayatımızdaki birçok
problemi halledecek güçtedir. Çünkü insani
münasebetlerde kötülük, iyilikleri yutan
elemandır. Bir kimseye karşı yapılan
herhangi bir kötülük, daha önce yapılan bütün
iyiliklerin silinip gitmesine sebep olabilir.
Kin, öfke ve nefret duygularının kök salmasına
sebep olan davranış tarzı, kötülüğe af ile değil
de, kötülükle karşılık verilmesidir. Bu konuda
‘iyiliğe iyilik her kişinin kârı; kötülüğe
iyilik er kişinin kârıdır’ sözü meşhur olup bu
‘iyilik yap denize at, balık bilmezse, Hâlık
bilir’ atasözüyle desteklenmektedir. Düşmanınızı
sevin, sizden nefret edenlere siz hayır duada
bulunun,
size kötü davrananlar için dua edin.
Başkalarına, size davranılmasını istediğiniz
gibi davranın.”
Allah’ın emirlerinin yaşatılması için gayret
edenlere Allah da yardımcı olacaktır.
Tabii ki bizden nefret eden insanlara karşı
sıcak duygular besleyemeyiz, bu normal bir
tepkidir. Ama onlara karşı sevgi dolu
davranışlarda bulunabiliriz. Bu sevgi
davranışlarının, onların tutum ve tavırlarında
olumlu etkiler yaratacağını umarız. Böylelikle
en azından, onlar için olumlu bir şeyler yapmayı
seçmişizdir.
Kötülüğü iyilikle ortadan kaldırmak müslümanın
en önemli ayrıcalıklarından biri olmalıdır. Bunu
gerek Kur’ân’ın vurgularından ve gerekse
hadislerin verdiği mesajlardan anlamaktayız.
“İyilikle kötülük bir olmaz, Sen (kötülüğü) en
güzel bir şekilde önle. O zaman seninle arasında
düşmanlık bulunan kimse, sanki candan bir dost
olur.”
Diğer bir ayet-i kerimede “Sen, kötülüğü en
güzel bir tutumla sav, çünkü biz onların neler
vasfetmekte olduklarını çok iyi bileniz.”
Yapılan kötülüklere aldırmamak gerektiği gibi,
kötülüklere mümkün olan en güzel iyiliklerle
karşılık vermeye gayret göstermelidir. Yapılan
kötülüğe aldırmamak, zaten psikolojik olarak
muhatabı tesirsiz hale getirecektir. Onun
yaptığı kötülüğe karşı iyilik yapabilmek,
muhatabın anlam ve fikir dünyasını bombardımana
tabi tutacak, farklı bir düşünce tarzı
geliştirmesine sebep olabilecektir. Eğer akıllı
ve mantıklı bir kimse ise, hatalarını görüp,
ders alarak vazgeçecek ve farklı bir davranış
tarzıyla pişmanlıklarını ortaya koyacaktır.
Ancak bu, tabii ki kolay bir şey değildir.