HAYAT SERMAYESİ - Yapmadıklarınızı niçin söylüyor sunuz?

Dr. Hüseyin Emin Sert
 

Kültürel değerler ve İslam ahlâkıyla donanımlı bir

toplum, maddî ve manevî huzurun garantisi olabilir.

Günlük hayatımızda çeşitli problemlerle karşılaşmaktayız. Bunların bir kısmı iletişim, bir kısmı rehberlik sisteminin çalışmaması, eğitim ihtiyacının öğretimin gölgesinde kalması ve en önemlisi de  kültürel, ahlâki ve dini değerlerimizin hayatımızdan çıkarılmasından kaynaklanan sıkıntılardır.

Toplumda çok değişik insan tipleriyle karşılaşmaktayız.  Ancak bizi birçok yanılgı ve aynı hatayı yapmaktan koruyabilecek olan, Bakara suresinin ilk ayetlerinde açıklandığı üzere, İslâm inancı açısından tipler diyebileceğimiz; mü’min, kâfir ve münafıkları iyi tanımamızdır. Başımıza gelen sıkıntıların birçoğu, maalesef gözardı ettiğimiz ikiyüzlü, çıkarcı, sözünün eri olmayan, yalancı kimselerden kaynaklanmaktadır. Kısa yoldan zengin olma, köşe dönme ve lüks yaşama hırsı, bütün ahlâkî değerleri çiğneyerek toplumu pençesine almakta ve kemirmektedir.

Bizler, maalesef Müslüman bir toplumda yaşamanın nimetlerinden yeterince istifade edemeyen mirasyedi din anlayışıyla yaşamaktayız. Dinimizin biz fertler ve toplumumuza kazandıracağı güzelliklerden uzakta, gerçek rehber Kitabımızı ve Rabbimizin kendisinde modellenecek en güzel hasletlerin bulunduğunu haber verdiği örnek insan Peygamberimizi yeterince tanıyıp, hayatımızı O’nun sünnet-i seniyyesi çerçevesinde şekillendirmiyoruz. Rabbimizin, “Ey inananlar! And olsun ki, sizin için, Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah’ı çok anan kimseler için, Resulullah en güzel örnektir” (Ahzâb (33): 21) uyarısından habersiz gibi yaşıyoruz.

İmanın en önemli kısmı, gaibe özellikle de ahirete imandır. Bu imandaki samimiyet, kişinin hayat ve davranışlarını belirleyecek güçte olmalıdır. Aksi halde iman, kalp ve hareketlere nüfuz etmez ve sadece dilde kalır. Bu durum da, Hucurat Suresi (49):14. âyette kınanmaktadır.

Büyük ölçüde toplumu yönlendirme ve örnek olma durumundaki kişilerin modellenme noktasındaki eksiklikleri sebebiyle, artık çocuklarımızı bizler değil, televizyon, sinema, sokak, bilgisayar oyunları ve internet gibi yönetim ve kontrolünden aciz kaldığımız unsurlar eğitmektedir. Bu noktada gerek aileye, gerek cemiyete ve gerekse eğitim kurumlarımıza büyük sorumluluklar düşmektedir.

Güzel ahlâkı tamamlamak üzere gönderilen bir öndere tabi olduğumuzu söylememize rağmen, günlük hayatımızın akışı içinde, o güzel hasletlere rastlamak adeta mümkün değildir. Birçok toplumsal problemlerin temelinde de,  bu örnekleme sisteminin çöküşü yatmaktadır. Bu hususta Saff Suresi (61): 3. ayetindeki ilâhi ikaz, zihnimizde canlanmaktadır. “Yapmadığınız şeyi yaptık demeniz, Allah katında büyük gazaba sebep olur.” İnandık diyoruz, imanımızın gereğini hayatımızda yaşamıyoruz, Peygamberin rehberliğine tabi olduğumuzu söylüyoruz, O’nun güzel ahlâkından uzak bir hayat yaşıyoruz. Bu, hem kendimizi kandırmak, hem de o güzelliklerden uzak yaşamak suretiyle, ferdi ve toplumsal problemler olarak karşımıza çıkmakta, bizleri stres ve sıkıntılara sokmaktadır.

Günümüzde birçok gerçek bilinmemekten ziyade yaşanmamaktadır. Yaşanmayan hakikatler de ehliyetsiz kimselerin dil, el ve beyninde, pratik hayatta faydadan ziyade zarara sebebiyet vermekte, hakikatlerin değerini pratikte düşürür gibi görünmektedir. Sözüyle özü birbirine uyan gerçek dürüst insanların oluşturduğu toplumları oluşturmak temennisiyle, hepinizi saygıyla selamlıyor, geribildirimlerinizi bekliyorum.

 

 
 
Elâzığ - 25.03.2008