irçok kez sevgi konusuna değinmiş, aklımın yettiği, gücümün elverdiği ölçülerde, bu kavramı tarif etmeye çalışmıştım. Ancak siz de takdir edersiniz ki, sevgi söz konusu olduğunda söylenecekler bitmiyor, onunla  ilgili  anılar, hikâyeler anlatmakla tükenmiyor. Aslına bakarsanız, sevgiyi tanımayanın yaşamı oldukça sade ve bir bakıma zor geçiyor. Olgunluğun geçerli olduğu ortamlarda bile en küçük problemler, incir çekirdeğini doldurmayacak şeyler bahane edilip abartılara sebep olurken; sevgi ile yaşanılan bir boyutta, dağ gibi sorunlar bile hafife alınabiliyor. İşin içinden çıkılmayacak derecede güç koşullar bir anda hallediliyor.
Sevgi deyip geçmeyin. Adım atabileceğiniz pek çok olumlu şey, onun sayesinde gerçekleşir. Sevginin varlığı ile birimsellikten arınmanız bile mümkündür. Ne var ki sevginin getirdiği olumlu havanın yanı sıra, getirdiği karmaşa da kolay kolay çözülemez.      Bu duygu, bazen insanların başını döndürüp, hiçbir şeyi görmez hale de getirebiliyor. İnsan, kendisini sadece bir noktaya odaklanmak durumunda hissediyor ve bu arada maalesef aklını, mantığını kullanmakta zorlanıyor. Nedense, sevdiğini de her yerde ve her şeyde var etmeye uğraşıp duruyor...

Örneğin; birini gerçekten seviyorsanız, onunla paylaşamayacağınız bir şey yok gibidir. Ama, bazı olaylarda, farz edelim birisi birimsellikle hareket ettiğinde veya öyle davranmak zorunda kaldığında, siz onun bu yaptığı işi düşünmeden, nedenini araştırmadan, tıpkı bir androit gibi davranarak, sırf sevdiğinizin hatırına, konuyla ilgili  kişiye acımasızca davranabilir veya eleştiri getirebilirsiniz. İster istemez haksızlığa yol açabilecek ters bir işe imza atmak zorunda bile kalabilirsiniz. Bu bir bakıma doğru düşünebilme yetinizin kaybolması demektir.

Ayrıca hiç olmadık yerde anlamsızlığın sınırlarını zorlayan  şeyler yapmakta da üstünüze yoktur. Veya sırf sevdiğinizi hoşnut edebilmek için, bir olayla ilgili güya aktif planlar yapabilirsiniz. Davranışlarınız adeta bir şova dönebilir. Yaptığınızın bir şeye yaramadığını gördüğünüzde ise iş işten geçmiştir. Bir anda sırf sevdiğinizin hatırına berbat bir duruma düştüğünüzün farkında bile olamazsınız. Bu arada asla hakim olamadığınız duygularınız yüzünden acayip, kırıcı sözler söylemeniz de mümkündür.

Sevgiyi böylesine yaşamaya çalışan, bir yerde sıkışıp kaldığı gibi, çoğu kez kimseye de yaranamaz. Şaşkın şaşkın ortalıkta dolaşır durur. Allah Resulü Hz. Muhammed (a.s)'ın ifade ettiği gibi insanlara yük olur.

Bazılarının ise sevgi hayallerindedir. Birilerini sevdiğini düşünür. Aslında aramakta olduğu sevgi bu değildir. Ona yaptığı yaklaşımda olsa olsa bir beğeni vardır. Bir müddet kendini o akıntıya kaptırır. Oyalanır durur. Ama sonra farkına varır ve “ Ben onu sevmiyormuşum ! ” der. Bu kez sevdiğini sandığı insandan kaçacak delik arar.

Kimi ise, körkütük aşıktır. Sevdiğinden bir türlü kopamamakta, sevdiğinin ona yaptığı  hileli oyunları bile görememektedir.
Bir insanın sevgisini kazanabilmek için, mutlaka birilerini itmesi ya da çekiştirmesi gerekmez. Ne yazık ki, sevgi bazen bu mantıklı düşünceleri bile yok eder.
Sevgiyi  yaşadığını sananın düşüncesine göre, sevdiğinin yaptığı işi bir başkası yapamaz. Sanki o iş başkalarına yasaklanmış, hatta haram edilmiştir. Bunu kanıtlamak için de adeta boyut değiştiren aklı ile, havsalaların alamayacağı teorileri üretir durur. Yaptıklarına kendi bile inanamaz, ama başkalarının ikazlarını göz ardı etmek pahasına bu halleri ortaya koymakta da sakınca görmez. Sonrasında hiçbir şey olmamışçasına sağa sola öğütler vererek yaşamına devam eder. Hatta, yaptıklarını kabul ettirmek için bir yandaş gurubu bile oluşturabilir. Onun artık git gide tek yanlı olduğunu ve farklı görüşlere kapandığını, temel değerlerinden kolayca sıyrılabildiğini sezinleyebilirsiniz.
Mistisizm boyutunda “ Ben yokum ” diyerek, hiçlik naraları atan bir sevenin, bugün iman kapısına sıkı sıkı sarıldığını görürseniz asla şaşırmayın. Bunları ona sadece sevgi yaptırabilir. Sevgi her seferinde yeni oyunlar tezgahlayarak bu kör döğüşünü sürdürmeyi becerebilir.  
Sevgi ve oyunları hususunda düşüncelerim böyle. Sevgiyi iyi analiz etmek lazım.

İstanbul - 29.01.2002
http://sufizmveinsan.com

25-11-2002 Akşam Gazetesi


Üst Ana sayfa e-mail