Terapötik ilişki ruh sağlığı çalışanının
becerileri ile ilgili bir konu olmaktan
ziyâde, ruh sağlığı çalışanlarının ve
hastanın tutumları ve aralarındaki
ilişkiyle ilgilidir. Bu ilişki, iletişim
ve güveni sağlayan güvenli bir ortam
yaratılmasına bağlı olarak ortaya
çıkarsa ittifak tesis edilir.
• Ruh sağlığı çalışanı için hasta,
hastanın iyiliği için ortaklaşa
çalışırlarsa ittifak kurulmuş olur.
Teropötik ilişki sağlık çalışanı ve
hastanın ilk buluştuğu andan itibâren
başlar.
Teropötik İttifakın ve İlişkinin Temel Bileşenleri
• İletişim / bağ – Bir
ilişki gelişmeden önce bağ kurabilmek
önemlidir. Açık uçlu sorular sorularak
hastanın konuşmasını teşvik etmek
faydalıdır. İlk seansta kişisel değil
genel sorular sormak hastanın
rahatlamasını sağlar. Hastayı
yargılamayan, onun iyiliği için
çabalayan bir tutum sergilemek
önemlidir.
• Güven – Terapötik
ilişkinin temel bileşeni güvendir.
Birçok hasta hayâl kırıklıkları ve
istikrarlı olmayan hâttâ kendilerini
istismar eden ilişkiler yaşamıştır.
Güven zaman içinde gelişir ve sürecin
bir parçası olarak kalır. Güven olmazsa
terapötik ilişkinin oturması mümkün
değildir. Diğer önemli bileşenler
mahremiyet, sınırların konulması ve
dengeli olmaktır.
• Saygı / Onur – Birçok
hasta istismar edilmiş ve zarar
görmüştür. Kendilerine olan saygıları
düşüktür. Teropötik ilişki sırasında
hastalara saygılı bir şekilde
davranılırsa hastalar tekrar
itibârlarını kazanabilirler.
• Empati – Empati,
sempati (hasta gibi hissetmek) demek
değil, daha ziyâde hastanın idraklerini
anlamaya açık olmaktır ve terapötik
açıklama yoluyla hastanın bunları daha
iyi anlamasına yardım eder.
• Gerçeği söylemek –
Gerçeği söylemek güvenle ilişkilidir.
Çünkü bu sâyede hastaya “ben dürüstüm ve
gerçek bir insanım” mesajı verilir. Bu
şekilde yaklaşmak hastanın gerçek
hislerini anlamaya izin verir ve hasta
da bu sâyede bu tecrübeden bir şeyler
öğrenerek gelişebilir.
Kendiliğin Terapötik Amaçla Kullanımı
Hastayla bağlantıyı sağlayabilmek ve müdahaleleri yapılandırmak için kişinin bilinçli olarak kendi kişiliğini kullanabilme kaabiliyetidir. Kendinin farkında olmak ve kendini anlamayı gerektirir.
İlişki Gelişiminin Evreleri
• Yönelim evresi – Bu evrede sağlık çalışanı ile hasta ilk kez buluşur ve ilk izlenimler oluşur.
» Bağ kurulur ve güven başlar
» İlişki ve bağ çok önemlidir.
» Hastanın problemi tanımlaması ve
kendine yardım için doktora yardım eden
bir partner olması teşvik edilir.
» Bağ ve ilişki sağlandıktan sonra
ilişki bir sonraki evreye hazırdır.
• Özdeşim evresi – bu evrede ruh sağlığı çalışanının ve hastanın
» İdrakleri netleştirirler ve ilişki
için beklentiler koyarlar,
» Birbirlerini tanıyıp, anlamaya
başlarlar.
• Çalışma evresi – Hasta, sürece ve ilişkiye aktif olarak katılır ve kendine yardım sürecinde yer alır. Bir miktar sorumluluk ve bağımsızlık sergiler.
» Bu evre içinde sıkı çalışma
başladığından çalışma evresi olarak
adlandırılır.
» Hasta terapötik araştırma sırasından
ruh sağlığı çalışanının kendisine yardım
etmeye çalıştığını ve kendi tarafında
olduğunu bilmeli ve buna inanmalıdır.
» Bu evreye daha güven oluşmadan
girilirse hastalar için sıkıntı veren
bilgiler sunulduğunda âni olarak
ilişkiyi sonlandırabilirler.
• Sonlandırma evresi – Hasta ilişkiden ihtiyacı olan şeyleri almıştır ve ayrılmaya hazırdır.
» Daha önce belirlenmiş hedeflere
ulaşılmış veya bir kriz çözülmüş
olabilir.
» Terk edilme korkusu ve birine yakın
olma ihtiyacından haberdar olun.
» Hem ruh sağlığı çalışanı hem de hasta
üzüntü yaşayabilir ki bu normâldir.
» Bağımlı kişiliği olan hastalara olumlu
yönlerinin yansıtılması ve ilişki
sırasında gerçekleşen büyümenin
gösterilmesi yoluyla yardım etmek
gerekebilir.
• Hastayı bir sorun terapiye geri getiriyorsa ilişki zâten kurulmuştur; bu sebeple yönelim evresine dönülmez ancak hem hasta hem de terapist yeni sorunlar tanımlamalı ve yönelinen sonuçlar ile ilgili yeni beklentiler oluşturmalıdır. Bu sefer ilişkinin çalışma evresine geçmek daha kolay olabilir ve bu daha hızla yapılacaktır.
KISSADAN HİSSE: Güvenmek ve kendini emniyette hissetmek terapötik ittifakın temel bileşenleridir. Çünkü birçok hasta istismar, sebatsızlık, verilen sözlerin tutulmaması ve kırılgan ilişkilerle ilgili tecrübeler yaşamıştır.
Sözel Olmayan İletişim
Hasta ile olup biten şeyler hakkında sözel olmayan iletişim sözel olarak ifâde edilen şeylerden daha iyi bir iletişimdir.
» Konuşma önemli olsa da bu
değerlendirmenin sâdece bir bileşenidir.
» Gözlem becerilerinizi geliştirmeniz
aynı derecede önemlidir.
» Bâzı hastalar hislerini ifâde etmeyip
sadece davranışları (yumruğunu sıkma,
başını öne eğme, kollarını çaprazlama)
yoluyla hisleri hakkında ipuçları
verebilir.
» Sözel olmayan iletişim hastaya da ruh
sağlığı çalışanının neler hissettiği
hakkında ipuçları verir.
• Fiziksel görünüm –
Şık bir görünüm hastanın kendisine
baktığını ve kendisini iyi hissettiğini
düşündürür. Şizofreni veya depresyon
hastaları uygunsuz giyinmiş veya
bakımsız olabilir.
• Vücut hareketleri / pozisyon
– Yavaş veya hızlı hareketler depresyon
veya maniyi düşündürebilir; öne eğilmiş
bir pozisyon depresyonu düşündürür.
İlâçlar tarafından ortaya çıkarılmış
vücut hareketleri ve pozisyonlar
arasında şunlar yer alır:
psödoparkinsonizim (antipsikotikler);
akatizi (yerinde duramama,
antipsikotikler, sıcaklık (gülümseme),
soğukluk (kolların çaprazlanması),
ayakların içe dönük çevrilmesi
(çekingenlik) de sözel olmayan
iletişimdir.
• Dokunma – Dokunma
diğeriyle bir köprü veya bağlantı kurar.
Dokunma kültüre dayalı olarak farklı
anlamlar ifâde eder. Bâzı kültürlerde
insanlar birbirlerine daha fazla
dokunurlar. Dokunma çok olumlu bir etki
yapabilir ama dokunmadan önce izin
alınmalıdır. Birçok psikiyatrik hasta
“sınır ihlâlleri” yaşamıştır ve bu
nedenle mâsumca bir dokunma yanlış
yorumlanabilir. Yaşlı hastalar
dokunulmaktan hazzederler.
• Gözler – Konuşma
sırasında göz temasının korunabilmesi
hastanın sosyal beceri ve kendine güveni
ile ilgili ipuçları sunar. Göz temâsı
olmazsa iki insanın iletişiminde bir
kopukluk vardır. Göz temâsının olmaması
şüpheciliği ve bir şeylerin gizlenmek
istediğini düşündürür. Göz temâsı ile
ilgili kültürel yorumları hatırlayın
(temel tablolara bakınız).
• Ses – Ses hastanın
duygudurumu için bir ipucu olabilir.
Sesin tonu, yüksekliği ve hızı önemli
ipucudur. Manik hastalar yüksek sesle,
hızlı ve basınçlı konuşurlar.
Anksiyeteli hastalar yüksek bir tonda ve
hızlı konuşabilirler. Depresif hastalar
yavaş konuşurlar ve bilgi sanki
dişlerinin arasından çekiliyormuş hissi
verilebilir.
İletişim Teknikleri |
||
Teknik |
Rasyonel |
Örnek |
Yansıtma |
Hastaların sözlerini kullanarak duyguları ona geri yansıtılır |
Hasta (H) : John ev işlerine hiç yardım etmiyor Ruh Sağlığı Çalışanı (RSÇ): Ali’nin yardım etmemesine sinirleniyorsunuz. |
Sessizlik |
Hastanın tüm düşünce ve hisleri araştırmasına imkan sağlar; kritik bir noktada konuşmanın kesilmesi veya önemli bir konunun atlanması önlenir |
RSÇ’nin dinlediğini belli edecek şekilde baş sallamalar veya “hı – hı” gibi sesler. |
Yakın kelimelerle tekrarlama |
Hastanın söylediklerini anladığınıza emin olmak için farklı sözlerle durumu tekrar açıklama |
Hasta: Bugün torunlarım geliyor ve ben iyi hissetmiyorum RSÇ: Torunlarınız bugün geliyor ama siz iyi olmadığınız için gelmelerini istemiyorsunuz. Bunu mu demek istediniz? |
İletişim Teknikleri |
||
Teknik |
Rasyonel |
Örnek |
Gözlem yapmak |
Hastanın davranışlarıyla bağlantılı olan ve farkında olmadığı hislerini tanımasına yardım eder |
RSÇ: Babanız hakkında her konuştuğumuzda üzülüyorsunuz . |
Açık uçlu / genel sorular |
Hastanın seansın , yönetimini almasını teşvik eder; evet / hayır yanıtlarını önler |
RSÇ :Bu seansta ne hakkında konuşmak istersiniz |
Teşvik etme |
Hastayı devam etmeye teşvik eder |
RSÇ :Bu konuda başka ne söyleyeceksiniz … sonra ? |
Yeni çatı oluşturma |
Aynı bilgiyi başka bir bakış açısından tekrar sunma (daha olumlu bir şekilde) |
H: Anahtarlarımı kay - bettim, raporu bulamadım ve raporu yeniden zor yetiştirdim. RSÇ: Tüm bunlara rağmen raporunuzu verebildiniz. |
Fikirleri ve inanç sistemlerini sorgulama |
İnkârı veya sâbit fikri kırın. Her zaman bir soruyla yapılır |
RSÇ: Yetersiz olduğunuzu kim söylüyor: Hayır diyemeyeceğiniz fikrini nereden edindiniz? |
Değişimi görme |
Hastanın ilgisini pekiştirir ve olumlu pekiştirgeç kullanılır (kompliman değildir) |
RSÇ: Görüyorum ki bugün orada öyle oturmayıp seansımıza başlayabildiniz |
Netleştirme |
RSÇ yanlış anlamadığından emin olur; daha fazla açıklanma teşvik edilir |
RSÇ: Bunu söylediğinizi düşündüm … doğru mu? |
Detaylı inceleme |
Bir konu önemli gibi durursa RSÇ daha detaylı sorar. RSÇ hastadan önderliği alır (hasta daha fazla araştırmaya direnebilir) |
RSÇ: Kız kardeşiniz hakkında konuştuğunuzu ilk kez duyuyorum; bu konuda daha fazla konuşmak ister misiniz? |
Odaklanma |
Bipolar veya anksiyeteli bir hasta hızla birçok konudan söz ediyorsa ve odaklanmaya ihtiyacı varsa kullanın |
Birçok şeyden söz ediyorsunuz ancak gelin işinizi kaybetmeniz hakkında konuşalım, bu konuda daha fazla şey duymak istiyorum |
Metaforlar / Semboller |
Bâzen hastalar bizimle sembolik yollarla konuşurlar ve bunun çevrilmesi gerekir |
H: Gökyüzü bugün çok gri ve gece daha erken geliyor RSÇ: Çökkün hissediyorsunuz gibi anladım |
Kabûl |
Pozitif bakış ve iletişime açık |
Dediğinizi işittim. Evet, uhhuh (tam dikkatini vermiş) |
Terapötik Ortam (Milieu)
• Terapötik ortam öyle bir şekilde hazırlanmıştır ki her eylem, her karşılaşma terapötiktir.• Terapötik topluluk dışarıdaki toplumun küçük bir temsilidir.• u ortamda öğrenilen davranışlar ve baş etme becerileri de dışarıdaki büyük topluluğa çevrilecektir.
Yedi Temel Varsayım
1. Her bireydeki sağlıklı yönün
farkına varılmalı ve artması teşvik
edilmelidir.
2. Her etkileşim terapötik müdahale için
bir fırsattır.
3. Hasta kendi ortamının sâhibidir.
4. Her hasta kendi davranışının
sâhibidir.
5. Akran baskısı faydalı ve güçlü bir
araçtır.
6. Uygunsuz davranışlar olduğunda
bunlarla mücadele edilir.
7. Kısaltma ve cezalandırmalardan
kaçınılmalıdır.
Grup Müdahaleleri Grup Gelişiminin EvreleriI. İlk Evre (Giriş / Çıkış)
• Grup lideri grubu tanıştırır ve
mahremiyet dâhil temel kuralları koyar.
• Grubun amacı konusunda kafa
karışıklığı ve sorular olabilir.
• Bireyler kendilerini diğerleri ile
karşılaştırır ve gruba nasıl
uyacaklarını sorgularlar.
II. Çatışma Evresi ( Zirve / Taban )
• Grup üyeleri grupta dereceler, roller
ve herkesin yeri üzerinde durmaktadır
• Eleştiri ve yargılamalar olabilir.
• Grup yolunu bulurken terapist
eleştirilebilir.
III. Birbirine bağlama (işleme) evresi (uzak – yakın)
• Çatışmadan sonra grup ruhu doğar ve
grup üyeleri arasında bağ ve güven
oluşur.
• Artık yakınlıkla ilgili konular vardır
ve gruptakilerle grup dışındakiler
arasında “biz ve onlar” şeklinde bir
tutum gelişir.
• Sonuçta olgun ve işleyen bir grup
oluşur
IV. Sonlanma
• Uzun süreli gruplar için zordur;
sonlanma öncesinde iyice konuşulmalıdır.
• Yas ve kayıp idraki olacaktır.
Liderlik Tarzları
• Otokratik - Otokratik lider asıl
olarak diğerlerini yönetir. Gruptaki en
önemli kişidir ve neyin yapılacağı ve ne
zaman yapılacağına dâir güçlü fikirleri
vardır. Otokrat lider sadece kendi
kararlarına güvendiğinden grup
üyelerinin bağımsız karar vermelerine
izin yoktur. Otokrat güç ve kontrol
üzerinde durmaktadır ve işleri çok iyi
takip eder. Üretkenlik yüksek / moral
düşük.
• Demokrat – Demokrat lider gruba
odaklanır, grubun sorumluluk alması ve
karar vermesini güçlendirir. Problem
çözme ve görev almanın yanında
problemlere alternatif çözümler de
teklif edilir (grup üyeleri tarafından).
Üretkenlik daha düşük / moral yüksek.
• Laissez – Faire – Bu üretkenlik
stilinde yönlendirme ve katılım
olmadığından konfüzyon gelişir;
üretkenlik ve moral düşüktür.
Bireysel Roller / Zorlayıcı Grup Üyeleri
• Tek kutba indirgeyici (monopolizer) – Her konuşmada bir şekilde yer alır, aşırı detay sunar veya her zaman haftanın kriziyle gelir.
» Her zaman o duruma uygun bir şey
yaşamıştır; “ne demek istediğini
anlıyorum; birkaç yıl önce köpeğim
ölmüştü ve çok acı çekmiştim, hâlâ
atlatabilmiş değilim”.
» Lider durumu kontrol etmezse bu kişi
grupta öfke ve nefret uyandıracaktır ve
insanlar grubu terk edecektir.
• Yardımı reddeden şikâyetçi – Gruptan yardım ister ve daha sonra durumun ne kadar ümitsiz olduğunu göstermek için önerilen her muhtemel çözümü reddederler.
» Başka hiç kimsenin durumu onunki kadar
kötü değildir (başınıza kötü bir şey
geldiğini düşünüyorsunuz, bir de benim
öykümü dinleyin).
» Sıklıkla yardım için grup liderine
bakar ve bu yardım için diğerleriyle
yarışır; o mutlu olmadığı için başka hiç
kimse mutlu olmamalıdır.
» Hastayla uğraşıp onu kurtarmaya değil,
grubun kohezif gücüyle hastanın davranış
tarzını görmesi için çalışan deneyimli
bir lider gerekir.
• Sessiz hasta – Katılmaz ancak gözler.
» Kendini ortaya koyduğunda
zayıflıklarının açığa çıkacağından
korkabilir. Lidersiz gruplarda korku ve
güvensiz hissedebilir.
» Bâzı hastalar sadece gözlemden fayda
görebilirler ancak genellikle bir
gruptan fayda görmek için katılım
gereklidir.
» Dikkatlerin üzerine çevrilmesi veya
baskıya iyi cevap vermez ancak saygılı
bir şekilde ona da söz verilmeli ve yer
alması sağlanmalıdır.
» Uzun dönemde ne hasta ne de grup
sessiz hastadan fayda görmezler ve
muhtemelen gruptan ayrılması gerekir.
• Sıkıcı hasta – Sıkıcı hastalarda spontanlık, eğlence, görüş yoktur.
» Eğer bir hastadan sıkılıyorsanız
muhtemelen hasta sıkıcıdır.
» Bireyin yıllardır içine gömüldüğü
engellerin kademeli olarak kaldırılması
gerekir.
» Sıklıkla tolere edilir fakat gruptan
ayrılırsa nadiren özlenir.
• Narsisist – Gruptaki diğer bireylerin farkında değildir, onları fazlalık olarak görür ve kendisi için var olduklarını düşünür. Kendisi özeldir ve grubun (kalabalığın) bir parçası değildir.
» Başkalarından bir şeyler bekler fakat
bir şey vermez.
» Bâzı gruplar ve liderlerden bir şeyler
kazanırlar.
• Psikotik hasta – Grubun oluşması sırasındaki erken evrelere katılmamalıdır.
» Oluşmuş bir gruptaki bir birey dekompanse olduğunda daha önceki bağlantı ve hastanın psikotik durumunun bilinmesi sâyesinde grup destekleyici olabilir.
• Borderline hasta – Duygusal oynaklığı, istikrarlı olmayan kişiler arası ilişkileri, terk edilme korkuları, öfke kontrolü sorunları gibi nedenlerle grup için zorlayıcı olabilir.
» Borderline hastalar idealize ederler
veya aşırı değersizleştirirler
(splitting). Lider başlangıçta hârika,
sonra berbattır.
» Grup üyeleri ve lider için hayâl
kırıcı ve yorucu olabilir.
» Bir gruba bağlanan bazı borderline
hastalar güven geliştikçe bâzı
engellemeleri ve hafif eleştirileri
kabûl edebilir ve bu kişilere yardımcı
olunabilir.
KISSADAN HİSSE
Büyük gruplar içinde küçük grupların gelişebileceğini ve geliştiğini (daha küçük gruplara bölünme) anlamak önemlidir. Bir alt gruba bağlı hisseden üyeler büyük grubun hedeflerini önemsemeyebilir. Lidere karşı dolaylı öfke gösterilebilir. Büyük gruptan ayrılmadıkça veya öfke göstermedikçe alt gruplar ve bazı grup dışı aktiviteler olumludur. Alt gruplar ve grup dışı aktiviteler konusunda açıkça konuşulabilmesi gerekir – ayrımcılık veya gizlilik devam ederse bu durum grubun birleştiriciliğini ve terapötik faydayı azaltır.
Yalom’un Terapötik Faktörleri
Grup yaşantısında yer alan ve bu sâyede kazanılan, grup üyelerine ve terapötik başarıya katkı yapan faktörler şunlardır:
• Ümidin aşılanması – Bu grup
deneyiminin etkin ve terapötik olduğu
ümit edilir.
• Evrensellik – Biricik olmamıza karşın
başka insanlarla bağlantımızı sağlayan
ve yalnızlık hissini azaltan ortak
paydalar vardır.
• Didaktik etkileşim – Bâzı durumlarda,
eğitim ve yol gösterme içinde
bulunduğumuz koşulları anlamamızı sağlar
ve bu bilgi anksiyeteyi giderip güç
sunar; örnek olarak kanser, bipolar
hastalık veya HIV’i anlamak sayılabilir.
• Doğrudan tavsiye – Bâzı gruplarda bir
üye diğerinden daha fazla biliyor ve
diğerine yardım edebilecekse doğrudan
tavsiye vermek faydalı olabilir
(kanserden kurtulan bir kişinin yeni
tanı almış birine yardım etmesi). Çok
fazla tavsiyede bulunmak sakıncalı
olabilir. Tavsiye etme / konuşma /
reddetme grup üyeleri ve grubun evresi
hakkında çok fazla bilgi verebilir.
• Diğerkâmlık (altruism)
– Diğerkâmlıkta insan bencil olmayıp
başkaları için endişe duyarsa da
başkalarına bir şey verdiğinde aslında
kendisinin kazandığını öğrenir. Vererek
yaşama anlam katabiliriz.
• Primer âile grubunun terapötik yeniden
yaşanması – Birçok hasta primer grup
olan âilesiyle ilişkili bozukluk
geliştirmiştir. Sıklıkla çözülmemiş
ilişkiler, güçlü duygular ve
bitirilmemiş işler vardır. Bilinç altı
da olsa grup üyeleri ve lider
birbirlerine primer âile üyelerini
hatırlattığından grup bu konuların bir
kısmının çalışılabilmesi için bir fırsat
sunar.
• Sosyalleşme teknikleri - Sosyal
becerilerin doğrudan veya dolaylı
öğrenilmesi. Sosyal becerileri kötü
olduğu için kişiler arası ilişkileri
yetersiz olan kişilere faydalıdır.
Sıklıkla grubun geri bildirimleri ile
olur “ konuştuğum zaman hep geriye
çekiliyor ve sıkılmış görünüyorsun”.
Birçok durumda bireyler başkalarıyla
ilişkiyi koparan veya onları rahatsız
eden davranışlardan habersizdir.
• Taklit edici davranış – Üyeler diğer
grup üyelerini taklit edebilir ki bu
yeni davranışların araştırılmasında
faydalıdır.
Âile Terapisi Modelleri / Kuramları
•
Kuşaklar arası – Murray Bowen’in (1994)
kuramına göre problem çok kuşaklıdır ve
ele alınıncaya kadar nesilden nesile
aktarılır. Mümkünse önceki kuşağın
üyeleriyle doğrudan konuşma ve
netleştirme gerekebilir. Her bireyin
farklılaşma ve anksiyete düzeyi
üçgenler, çekirdek âile duygusal sistemi
ve çok nesilli duygusal süreç
konularıyla ilgilenir. Terapist nötr bir
üçüncü şahıs olmalıdır.
• Bağlamsal – Boszormenyi – Nagy’nin
terapisi âile üyeleri arasında verip
almaya ve âilenin kazançları ve
kayıplarının hesaplanmasına odaklanır.
• Yapısal – Salvador Minuchin tarafından
geliştirilmiştir. Âileyi yapısı ve
kendine özgü örüntüsü olan sosyal bir
organizasyon olarak görür. Terapist
aktif bir rol alır ve varolan düzeni
değiştirmeye çalışır.
• Stratejik – Jay Haley geliştirmiştir,
aktif müdahale kullanılarak problemin
tanımı ve çözümüne odaklanılır.
• İletişimler – Satir’in modelidir; âile
içindeki iletişime odaklanır ve
karşılıklı etkilenme ve sevginin önemi
vurgulanır.
• Sistemik – Milan modeli olarak da
bilinir; çok boyutlu düşünme ve
paradoksun (terapi hedeflerine zıt gibi
görünen ancak amaçlara ulaşmak için
tasarlanmış taktikler) kullanımını
içerir.
KISSADAN HİSSE
Âilelerle çalışırken hangi model kullanılırsa kullanılsın, âilelerin nasıl çalıştığını anlamak önemlidir. Bir model, âileye bakış için bir çatı sunar. Âile daha büyük bir sistemin (toplum) alt birimidir ve bu toplumun değerleri ve kültürünü yansıtır. Bireylerle çalışırken olan durumun aksine hasta olan âiledir.