izlere
uzun süredir sağlıklı haberler ulaştıran meteoroloji bu
kez yanıldı diyebilirim. Bundan
iki –üç
hafta önce hiç de beklenmeyen kar yağışını
önceden haber vererek uyaran hava durumu bilimi tahminlerinde
yanıldı. Zira koltuk yağacağını bildiremedi...
“Gökten
koltuk
yağar mıymış?” demeyin. Ben de
inanamazdım ama, milyonlarca insan gibi dakikalarca
ekranda bunu izledim. Ve inanmak zorunda kaldım. Eskiden
taş, çamur vs. yağdığını söyleyenlere karşı çıkarken
şimdi koltuk yağmasının da normal olduğunu kabul etmek
zorunda kaldık. Trabzon-Beşiktaş
karşılaşması, bu yağışın en güzel örneğiydi,
Trabzon'daki futbolseverlerin stadın altını üstüne
getirdiklerinde.
İşin
şaka yanı bir tarafa bir futbol müsabakasında koltukların
sahaya atılmasındaki vahşi durumu spor adına futbola yükleyenler
olabilir. Böyle düşünenler bence yanılıyorlar. Bu gibi
davranışlar tamamen psikolojik ve bir bunalım sonucu oluşuyor.
Belki de futbol, insanların içinde bulunan ve dışa
vurabilecekleri bir tepkiyi üzerine çekerek, çok daha fazla
zarar getirecek
olaylara mani olmada..
Toplumsal yaşantımızdaki
çalkalanmalar, alabildiğine devam ediyor. Bu aralar aileler çocuklarının
akıbetleri konusunda bir hayli endişeli.
Gündemde olan konu, Satanistler
Satanizm, gençleri
ablukaya almış durumda. Dikkati çeken bir husus satanistlerin
büyük şehirlerde özellikle İstanbul'dan
çıkması. Şimdi polis dahil, herkesin gözü, kulağı küpeli,
saçları uzun gençlerde. Polis haklı olarak onları göz altına
almaya başlayınca aileler de ister istemez tedirgin oluyor.
Benim
üzerinde durmak istediğim şey, Satanist
akıma kendini kaptıran ve değerlerini yitiren Lara
adlı kızın intiharından sonra konunun iyiden iyiye güncelleşmesi
ve dengesiz haller yaşayan insanların ister istemez satanizme
yönelmesi. Bu en azından bazı sorunlu gençleri bu akıma özendirmez
mi acaba?
Hele bazı gençler, gerçekten ciddi sorunlarla
karşı karşıya. Allah bu gençlere yardım etsin, ailelerine
sabır versin!
Şayet
'Satanizm' güçlü
bir kimlik modeli oluşturursa, (öyle olacağa benziyor)
ergenlik durumundaki pek çok sıkıntılı genci de kendisine
çekebilir. Onlara bir hayli cazip gelebilir. Zira bu akım gençlere
sahip olamayacakları şeyleri bir anda temin ediyor. Seks, içki
ve uyuşturucu gibi.Bu bakımdan Mistik
eğitim görmemiş, görmesine de gerek duyulmamış, manevi değerlerden
yoksun bu çocukların yapayalnız kaldıkları duygu dünyasında
boşluğa düşmeleri, söz konusu isteklere kapılmaları
olası.
Bu
arada çocuklarını eğitmek, bilgilendirmek, onlara doğru ve
farklı bir bakış açısı getirmek, kötüyü iyiden ayırmakla
görevli olan büyükler ne yapıyor acaba?. Bir an
olsun kendi aralarındaki hırlaşmalarından vazgeçip tam bir
boşluk içinde olan çocuklarına yönelme ihtiyaçları oluyor
mu veya buna gerek duyuyorlar mı?
Doğrusunu yapacakları yerde, büyüklük
edasıyla terbiye verme sevdasına kapılarak, onlarla ağız
dalaşına girmek pek de mantıklı bir hareket olmasa gerek.
Ve
daha pek çok sorun var hayatımızda...
Son dönemdeki olaylara bakınca “
hangisi için üzülmeli insan “ diye kendi kendime
soruyorum.
Evet,
söylemek istediğim şey şu: Toplum
olarak bir kaos içinde yaşayıp gidiyoruz. Yine üzüntü,
utanç, dehşet içinde kalmak istemiyorsak, gerçekten tedavisi
mümkün olmayan bir noktaya gelmeden, sorunlara mantıklı
tutarlı yaklaşımlar yapmak zorundayız.
Beni asıl endişelendiren
şey, toplumun, yaşamında sorun oluşturan pek çok olumsuzluğu
göz ardı etmesi ..!
İstanbul
- 24.01.2002
http://sufizmveinsan.com
|