Çok
boyutluluk gibi evrensel özellikleri olan insanın evrimleşme
süreci içinde, yitirmeler, felaketler ve gelişememişlik gibi
sorunları var. Ne yazık ki doğa felaketleri ve
getirdiği kayıplar için pek yapılacak bir şey yok. Takdir böyle!...
Benim asıl
değinmek istediğim konu; bir türlü tensikata uğramayan,
toplumumuzun ileriye bakış açısını, düşünüş biçimini
engelleyen, önleyen tutkularımızla ilgili.
Neye
ve hangi akla hizmet ederse etsin, insanın kendisi için güncel
olan bir yığın duygunun arasından, özene bezene seçtiği
ve takılıp
kaldığı tutkuları olmuştur.
Kim,
“ tutkularım yok ”diyebilir ki?
Ünlü şair Yahya Kemal’e sormuşlar:
-Üstad, Ankara’nın neyini seversin ?
Yanıtı bir hayli ilginç olmuş:
- İstanbul’a dönüşünü...
Anlaşılan, o tam bir İstanbul tutkunu imiş...
Kar Leoparı Nasuh Mahruki’ye ise tutkuları ile
ilgili soru sorsanız, “ Tüm zorluklara ve hayati
tehlikeye karşın, zirveye tırmanmak ” gibi bir yanıt
almanız muhtemeldir. Bir başkasının, yanından bile geçmek
istemediği yerlere tırmanmayı hayal eden Mahruki için
bu istem, bir hobi değil, yaşamının kendisi haline gelmiştir.
Hayatı pahasına bile olsa, o bu arzusundan vazgeçemez.
Çoğu yerde, hiçbir zorlama olmaksızın yaptığı bu
eylemlerden bahsederken; soğuğa ve aşırı yüksekliğe rağmen
“Hayatımın en önemli sınavından geçtim.” demesinden
belli değil mi ?
Diğer
yandan, aşırı sürat yüzünden sakatlanan, birçok şeyini,
hatta hayatını kaybeden hız tutkunlarına ne demeli?
Bu tutkukoligler için, birbirinden güzel ve güçlü araba
modellerinin ve ilginç takip sahnelerinin yer aldığı filmler
bir hayli revaçta. Ekranda ve beyaz perdede her zaman nefes
kesmeye devam ediyor.
Puroya
tutkun olanlar ise kendi aralarında “ puro severler kulübü
” kurma çalışmalarına giriştiler bile... Gazetelerde
onlar için özel köşe yazıları var. Puro sevdalılarına
hitap ediyor. Sanki puro içmek, toplumda ayrıcalıklı bir yer
kazandırıyormuş gibi bir sanı var ortada.
Magazin
haberlerinin hemen hemen tümünün içeriği, erkeklerin
çapkınlığı ve tutku haline getirdikleri sevgili değiştirmeleri
ile ilgili. İçki ve kumar tutkuları da, akla gelen diğerleri...
Mistik alanda ise aşırı uçlara takılmak bir tutku
haline geldi. Bunların başında yer alan Darwin’in Evrim
Teorisi ve Dabbet’ül Arz olayı en güncel olanı.
Evet
kiminde koltuk tutkusu var, kiminde ise, köşe yazarı olmak
gibi bir tutku...
Karmaşık olayların peşini takip etme, ayrıntılarla uğraşma,
espri düşkünlüğü, hep bu anlayış ile ilgili.Şayet
ruhsal çıkmaz içinde, tutkuların hâkim olduğu bir şekilde
yaşamak zorunda kalırsanız, hayatınız alt üst oldu
demektir. Özgüveninizi sağlamak istiyorsanız, ivedi bir “
U ” dönüşü ile onlardan kurtulmaya çaba göstermelisiniz.
Ancak
değinmeden geçemediğim bir nokta var, şöyle ki:
Bireyin hayali, ancak tutku noktasına ulaşınca gerçekleşebilir,
imkânsızı mümkün hale getirebilir. Başarılı ve mutlu
insanların ortak özelliği, bir yerde tutku ile engel tanımamalarıdır.
Tutku ile, hayal somuta dönüşür.
“ Hırs olmadan başarı olmaz. ” diyenler haklı
olabilirler...
Ancak, tutkularını bir noktada frenleyemeyenler, sonucuna
katlanmak zorunda kalırlar.
Bugün toplumca içinde bunaldığımız eksiklik duygumuz ve özgüven
yoksunluğumuzun ana nedeni, hiç kuşkusuz tutkularımızın
bizde yarattığı boşluktan kaynaklanıyor.
İstanbul
- 26.03.2002
http://sufizmveinsan.com
11-11-2002
Akşam Gazetesi
|