“Tanışmadan, konuşma olmaz.” “Önce selam ve
tanışma, sonra konuşma.”
Birçok
farklı mecliste uyguladığım bir prensibi
okuyucularımla da paylaşma vakti geldi diye
düşünüyorum. Verimli iletişim için tanışma
asgari gerekliliktir.
Toplumumuzda iletişim kanallarımız gittikçe
tıkanır hale gelmektedir. İletişim çağında
insanlar sevgisizlikten ve ilgisizlikten şikâyet
etmektedirler. Çokları birinci derece iletişim
halinde olduğu insanlar ile dürüst iletişim
kuramazken, internet ve cep telefonları gibi
vasıtalarla farklı ve hayali kahramanlar
edinerek faydasız bir özenti ile kendilerine
yazık etmektedirler.
Üç
vasıflı tanışma ve iletişim, “en değerli kişi o
an beraber bulunduğunuz kişidir” anlayışından
kaynaklanmaktadır. Eğer o kişinin değerli
olmadığını düşünüyorsanız, bir an önce zorunlu
işinizi tamamlayarak bir başka noktaya geçiniz.
Üç
vasıflı tanışma; 1- isim soy isim, 2- nerede ne
iş yaparsınız ve 3- nerelisiniz, başlıklarını
taşır. Bunların her birinin açılımı vardır.
Bilirsiniz yabancılar elini uzatırken ismini
söyler, bunu filmlerde görmüşsünüzdür. Karşılık
olarak siz de isminizi söylersiniz.
Ben
bulunduğum ortamlarda tanışmaya ehemmiyet
veririm. Çünkü muhatapları tanımak neye nasıl
ifede edeceğim noktasında bana yardımcı olur.
Çoğu
defa sizi tanıyalım diye sorduğumda insanlar,
meslekleri veya memleketleri ile cevap verirler.
Ben de peşimden sorarım, şimdi sizi tanıdık mı?
Çünkü o kişi ismini söylememiştir. Bazen
“aileniz acaba size neden isim verdi? diye de
eklerim. Biz acaba isimlerimizi zahmetsizce
edindiğimiz için mi kıymetini bilmeyiz. Hatta
çokları isimlerinin ne manaya geldiğinden
habersizdir. Bilindiği üzere eski Türklerde,
kişi bir kahramanlığa imza atmadıkça isim ve şan
sahibi olamazdı. Üç vasıflı tanışmanın birinci
boyutu isim ve soy isimdir. Ve tanışırken
ağzınızdan çıkacak ilk sözün isminiz olmasına
dikkat ediniz. Çünkü en kalıcı ve kayda giren
söz ağzınızdan ilk çıkan kelimedir. Bunu
bilgisayar kullananlar daha iyi anlarlar,
açtığınız bir belgeyi kaydetmek istediğinizde,
ilk kelimesi o dosyanın ismi olarak kaydedilir.
İkinci
vasıf nerede, ne iş yaptığınızla alakalıdır. Bu
muhataba vereceğiniz ilgi ve bilgi için altyapı
oluşturur. Kiminle, neyin, nasıl konuşulacağı
noktasında iletişime yardımcı olur.
Dinlemediğiniz kişiye bir şey anlatamazsınız.
Bir kişiyi konuşturmak istiyorsanız ona
mesleğinin açılımıyla ilgili bazı kilit sorular
sorabilirsiniz.
Üçüncü
vasıf nereli olduğudur. Kişi yetiştiği yer ile
direk bir bağ hisseder. İklim ve coğrafyanın
kişilik ile irtibatı vardır. Ama bunların
hiçbiri önyargı haline getirilmemelidir ve
genellemelerden sakınmalıdır. Aynı şekilde
bunların hiç birini sorgulama şeklinde yapmamaya
dikkat etmelidir. Kimse sorgulanır gibi
iletişimden hoşlanmaz. Kimden ne almak veya
öğrenmek istiyorsanız onu vermelisiniz.
Bu
tanışma eğer bir topluluk halinde olacak ise,
herkesin kendisini tanıtmasına fırsat veriniz.
Bunun birçok güzelliği vardır. Öncelikle o
mecliste herkese bir söz hakkı gelir. İkinci
olarak tanıştığınız kişi sesi ile kayıtlarınıza
girer. İnsanın en kalıcı unsurlarından biri ses
tonudur, diğeri, çehresidir. Bunu söylediğim bir
mecliste bir kişi, 40 yıllık arkadaşını sesinden
tanıdığını ifade etmişti. Üçüncü ve en önemli
faydalarından biri de, kendini o toplumdakileri
tanıştırma durumunda hisseden kişiyi sıkıntıdan
kurtarmaktır. Çok defa bu sıkıntıyı
yaşamışsınızdır. Bazen çok sık görüştüğünüz
kişinin ismini bile hatırlayamazsınız. Bazen
mesleğini, bazen de memleketini karıştırırsınız.
Tanışmak
verimli sohbet için kaçınılmazdır. Bir selamı
veya merhabalaşmayı esirgediğiniz kişi ile aynı
asansördeki saniyeler bile size çok uzun gelir.
Ama bir dost ile geçirdiğiniz uzun zaman ve
sohbet süresi size kısa gelir. Selamlaşma çoğu
kültürlerde söz ve tanışma başlangıcıdır. Ayrıca
selamlaşma İslam’ın da şiarıdır.
Değer görmek istiyorsanız değer veriniz.
Dürüstlük, tanışma ve iletişim açısından da en
iyi yoldur. Tanışmak ve konuşmak, aynı ortamı
paylaştığınız insanlar ile verimli bir iletişim
için gereklidir. Aksi takdirde aynı dili biliyor
olmanın bir önemi kalmaz.