Günü ve
içinde bulundukları anı verimli
değerlendirebilenler gelişirler.
Rehberlik ve danışmanlığın eğitimdeki önemini
kavrayan bir ilköğretim okulu müdür yardımcısı
öğrencilerine konferans vermemi arzu etmişti.
Ben de muhataplarımın kimler olacağını
sorduğumda, ilköğretim 2. kademe 7. ve 8.
sınıflar olacağını söyledi. Salı günü bir vesile
dışarı çıkmıştım, okula giden öğrencilerin benim
muhtemel muhataplarım olabileceğini fark edince
onlar ile tanışıp hasbıhal etmeye başladım.
Konu
başlıklarımız; okulun hayata hazırlama
fonksiyonu, arkadaşlar arası iletişim,
imtihanlar, öğrenci-öğretmen münasebetleri, aile
içi iletişim, kız-erkek arkadaşlıkları
şeklindeydi. Öğle ezanı okununca namazı cemaatle
kılmak üzere camiye yöneldim. Cep telefonumu
titreşime alırken bir çağrının olduğunu gördüm.
Namaz sonrası aramayı planladığım çağrı sahibi,
tehbih çekme sonrası tekrar aradı. Hemen müsait
bir yere çıktım. Arayan “Kur’an-ı Kerim Işığında
İnsan Tipleri ve Davranışları” isimli kitabımın
yayınlandığı Hayat Yayın Grubunun Reklam
Müdürüydü. Yarım saat içinde buluşma programı
yapıp buluşma noktasına giderken, minibüsteki
bir lise öğrencisi beni işaret ederek bir yazar
olduğumdan ve konferans verdiğimden vs.
arkadaşlarına söz ediyordu. Oturduğun yeri
değiştirip onlar ile üniversite hedefleri ve
meslek seçimi üzerine sohbet ettik. Az sonra
öğrenci ücreti veren bir gurup minibüse bindi.
Öğrenci olduklarını anlayınca dikkatimi onlara
yönelttim. Tanışma sonrası staj yapan sınıf
öğretmeni adayları olduğunu öğrendim. Onlarla da
hayatın gerçekleri ve ilköğretim I. kademe
öğretmenliğinin önemi üzerinde konuştuk.
Nihayet
yolumuz tamamlandı ve minibüsteki bu sohbet
atmosferinden ayrılıp Bilge Yayınları Reklâm
müdürümüz ile buluştuk. Onlara ev sahibi olarak
programlarını sorup ikramda bulunmak istedim.
Paylaşım ve sohbetin ikram için yeterli
olacağını ifade ettiler. Onları
yolculadıktan sonra, daha önce programıma
aldığım Dünya Kadınlar Günü münasebetiyle
tertiplenen “Türkiye’de Kadınlar ve Siyaset”
konulu konferansı dinlemek için ilgili salona
gittim. Konferans başlamadan önce öğrenci
kantinine bir uğradım. Geleceğimizi emanet
edeceğimiz geçlerin teneffüs ettiği dumanlı hava
doğrusu içimi ürpertti. Yan tarafta ilmi bir
toplantının yapılacağı nezih bir atmosfer kısmen
boş gibi dururken, daha ziyade sıradan şeylerin
konuşulduğu kantin, gürültü, sigara dumanı ve
belirsizliklerin ön planda olduğu bir havayı
yansıtıyordu.
Yanımdaki 10 yaşındaki oğlum da aynı manzarayı
gördü. Ona her iki manzarayı nasıl
değerlendirdiğini sordum. Yan taraftaki dumanlı
havadan o da pek memnun kalmamıştı. Konferansta
daha ziyade kadın meselesinin tarihi arka
planına ve günümüze yansımalarına vurgular
yapıldı. Aynı saatte bir başka salonda “Geçmişten
Günümüze Filistin Meselesi” isimli panel
vardı. Onu da takip etme ihtiyacından ötürü,
konferans tamamlanmadan ayrılmak zorunda kaldım.
Fırat Üniversitesi Tarih Kulübü organizesindeki
panelin konuşmacıları öğrenci ağırlıklıydı.
Filistin meselesi, tarihten günümüzdeki duruma
kadar, ilmi ve güzel bir perspektif ile tahlil
edildi.
Tarih şuuru, milletleri millet ve devlet yapan
en önemli kültür unsurlarından biridir.
Geçmişini bilmeyenler, günün olaylarını
anlayamadıkları gibi, geleceğe yönelik kestirim
(projeksiyon) da yapamazlar. Rehberlik ve
verimli iletişim, yeni neslin geleceği
taşıyabilecek güçte yetişebilmesi için önem arz
etmektedir.