Kültürel değerler ve İslam ahlâkıyla donanımlı
bir
toplum, maddî ve manevî huzurun garantisi
olabilir.
Günlük hayatımızda çeşitli problemlerle
karşılaşmaktayız. Bunların bir kısmı iletişim,
bir kısmı rehberlik sisteminin
çalışmaması, eğitim ihtiyacının öğretimin
gölgesinde kalması ve en önemlisi de
kültürel, ahlâki ve dini değerlerimizin
hayatımızdan çıkarılmasından kaynaklanan
sıkıntılardır.
Toplumda çok değişik insan tipleriyle
karşılaşmaktayız. Ancak bizi birçok yanılgı ve
aynı hatayı yapmaktan koruyabilecek olan, Bakara
suresinin ilk ayetlerinde açıklandığı üzere,
İslâm inancı açısından tipler diyebileceğimiz;
mü’min, kâfir ve münafıkları iyi tanımamızdır.
Başımıza gelen sıkıntıların birçoğu, maalesef
gözardı ettiğimiz ikiyüzlü, çıkarcı, sözünün
eri olmayan, yalancı kimselerden
kaynaklanmaktadır. Kısa yoldan zengin olma, köşe
dönme ve lüks yaşama hırsı, bütün ahlâkî
değerleri çiğneyerek toplumu pençesine
almakta ve kemirmektedir.
Bizler, maalesef Müslüman bir toplumda yaşamanın
nimetlerinden yeterince istifade edemeyen
mirasyedi din anlayışıyla yaşamaktayız.
Dinimizin biz fertler ve toplumumuza
kazandıracağı güzelliklerden uzakta, gerçek
rehber Kitabımızı ve Rabbimizin kendisinde
modellenecek en güzel hasletlerin bulunduğunu
haber verdiği örnek insan Peygamberimizi
yeterince tanıyıp, hayatımızı O’nun sünnet-i
seniyyesi çerçevesinde şekillendirmiyoruz.
Rabbimizin, “Ey inananlar! And olsun ki, sizin
için, Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı
umanlar ve Allah’ı çok anan kimseler için,
Resulullah en güzel örnektir” (Ahzâb (33): 21)
uyarısından habersiz gibi yaşıyoruz.
İmanın en önemli kısmı, gaibe özellikle de
ahirete imandır. Bu imandaki samimiyet, kişinin
hayat ve davranışlarını belirleyecek güçte
olmalıdır. Aksi halde iman, kalp ve hareketlere
nüfuz etmez ve sadece dilde kalır. Bu durum da,
Hucurat Suresi (49):14. âyette kınanmaktadır.
Büyük ölçüde toplumu yönlendirme ve örnek olma
durumundaki kişilerin modellenme noktasındaki
eksiklikleri sebebiyle, artık çocuklarımızı
bizler değil, televizyon, sinema, sokak,
bilgisayar oyunları ve internet gibi yönetim ve
kontrolünden aciz kaldığımız unsurlar
eğitmektedir. Bu noktada gerek aileye,
gerek cemiyete ve gerekse eğitim
kurumlarımıza büyük sorumluluklar
düşmektedir.
Güzel ahlâkı
tamamlamak üzere gönderilen bir öndere
tabi olduğumuzu söylememize rağmen, günlük
hayatımızın akışı içinde, o güzel hasletlere
rastlamak adeta mümkün değildir. Birçok
toplumsal problemlerin temelinde de, bu
örnekleme sisteminin çöküşü yatmaktadır. Bu
hususta Saff Suresi (61): 3. ayetindeki ilâhi
ikaz, zihnimizde canlanmaktadır. “Yapmadığınız
şeyi yaptık demeniz, Allah katında büyük gazaba
sebep olur.” İnandık diyoruz, imanımızın
gereğini hayatımızda yaşamıyoruz, Peygamberin
rehberliğine tabi olduğumuzu söylüyoruz, O’nun
güzel ahlâkından uzak bir hayat yaşıyoruz. Bu,
hem kendimizi kandırmak, hem de o güzelliklerden
uzak yaşamak suretiyle, ferdi ve toplumsal
problemler olarak karşımıza çıkmakta,
bizleri stres ve sıkıntılara sokmaktadır.
Günümüzde birçok gerçek bilinmemekten ziyade
yaşanmamaktadır. Yaşanmayan hakikatler de
ehliyetsiz kimselerin dil, el ve beyninde,
pratik hayatta faydadan ziyade zarara sebebiyet
vermekte, hakikatlerin değerini pratikte düşürür
gibi görünmektedir. Sözüyle özü birbirine
uyan gerçek dürüst insanların oluşturduğu
toplumları oluşturmak temennisiyle, hepinizi
saygıyla selamlıyor, geribildirimlerinizi
bekliyorum.